1 Ülke 1 Yemek: Libya
Ramazan ayı, tüm etnik köken, dil, ırk gibi faktörlerin önemsizleştiği bütün Müslümanların tek bir gayede buluştuğu bir ay. Bu ayı güzel kılan şeylerden biri de bizimle aynı gayeyi taşıyan, aynı sevinci paylaşan binlerce Müslüman kardeşimiz olduğunu bilmek. Hepimizin içinde aynı heyecan var ancak farklı kültürlerin içinde Ramazan’ı yaşıyoruz. Bu farklı kültürlerin oluşturduğu zenginliği tanımak, anlamaya çalışmak ise çok kıymetli. Ramazan söyleşilerimizde ve Bi Dünya Ramazan kitabımızda bunu yakalamaya çalıştık. Bu yıl ise yine aynı hedefle farklı kültürlerin özellikle Ramazan’da sıklıkla tükettiği yemeklerini keşfetmeyi istiyoruz.
1 Ülke 1 Yemek serisi ile dünyanın farklı coğrafyalarında bulunan ülkelerin Ramazan’ı nasıl geçirdiğini, bu ay içinde neler yiyip içtiğini, oraya özgü yemek kültürünü size aktarmayı hedefliyoruz. Serinin bu yazısında ise Libya var. Öncelikle Libya’da Ramazan ayı yeme-içme kültürü açısından nasıldır bir değerlendirme yapıp Libya’nın geleneksel lezzetlerinden ve Ramazan’da sıkça tüketilen ana yemeğinin tarifini sizlerle paylaşacağız.
Libya’da Ramazan Ayı Nasıl Geçer?
Libyalı Müslümanlar Ramazan ayını çok büyük bir özlem içinde kutlu bir misafiri karşılamanın heyecanıyla evlerini, camileri, sokakları, çarşıları ve hayatın tüm alanlarını tertemiz edip Ramazan’ın anlamına uygun biçimde süsleyerek karşılıyor. Ramazan ayının gelişi her yerde capcanlı hissediliyor. Libyalı hanımlar, Ramazan ayı gelmeden mutfak alışverişini ve yiyecek hazırlıklarını yapıyorlar. Bilhassa marketlerde, gıda pazarlarında gözle görülür bir hareketlilik oluyor, bazı kuru gıdalar toptan alınıyor.
Libyalı Müslümanlar büyük camilerde ve özellikle Medine-i Kadime olarak bilinen tarihi şehir meydanlarında her gün halk iftarları veriyor, uzun iftar sofralarında her yaştan Libyalı aynı sofrada buluşup topluca iftar saatini bekliyorlar. Osmanlı döneminden kalma iftar topu geleneği Libya’da Ramazan ayında halen yaşatılıyor.
Libya’nın en meşhur yemekleri bazin ve kuskusi olup etli ve ince bulgur ağırlıklı yemeklerdir. Yine başta sampuse olmak üzere değişik hamur işleri ve böreklerinin yanı sıra başta baklava olmak üzere Osmanlı tatlı kültürünün aynıyla burada yaşadığını ifade edelim. Yalnızca bal kullanılıp, şeker ilave edilmeden yapılan çok meşhur ve lezzetli bir bademli baklavası vardır. Ayrıca sofraların baş tacı olan dolma ve sarmalarımız da ortak damak tatlarımızdandır. Velhasıl kelam, Libya’nın çok çok zengin bir mutfağı var.
İftardan sonra Libyalılar, çaydan ziyade kahve tüketirler. İtalyanlar bu ülkeyi otuz yıla yakın bir süre işgal ettiği için, geride bir kahve kültürü bırakmışlardır. Bizdeki Türk kahvesi gibi cezveyle pişirilen kahve de vardır, diğer usullerde kahve de. Kimi kahvesini öğütürken kakule dediğimiz bir bitkiyi de ekler, bu bitki de kahveye ayrı bir tat ve aroma verir. Çay olarak siyah çay yerine yeşil çay tüketimi daha yaygındır. Yeşil çaya da badem koyarlar, yani bademli yeşil çay içerler. Kimisi de çaya nane yaprağı katar, neticede daha süslü ve aromalı bir çay çıkar ortaya. Çayı hazırlarken şekeri önceden kattıkları için, tüm çaylar şekerli servis edilir.
Libya’da Ramazan ayı nasıl geçer sorusuna daha detaylı yanıt almak istiyorsanız, aşağıdaki linkten Libya’da Ramazan söyleşimizi okuyabilirsiniz.
Şimdi bu yazının konusu olan Ramazan’da sıkça tüketilen bazin’in tarifi ve hazırlanışına bakalım:
Libya’nın en özel ve yapılışı zor olan bazin, uzun süre yoğurularak ve arpa unuyla hazırlanan bir hamur üzerine yöreye baharatlar ile pişirilmiş yahninin eklenmesiyle servis edilen bir yemek. Ramazan sofralarının vazgeçilmezi.
Bazin Tarifi
Görüldüğü gibi bazin’i hazırlamak iki aşamadan oluşuyor: Yahni ve hamur. Her ikisi için de malzemelerimiz hazırsa yapılışına geçebiliriz.
- Öncelikle yahni için derin bir düdüklü tencereye ihtiyacımız var. Tencereye sıvı yağ koyduktan sonra iri küpler halinde doğradığımız soğanları tencereye koyup kavuralım.
- Soğanlar biraz sarardıktan sonra incikleri de ekleyelim ve kahverengi bir renk alana dek kavurmaya devam edelim. Sonrasında ise yahniye lezzetini verecek olan salça ve baharatları ilave ederek iyice kavuralım.
- Baharatların kokusu mutfağı sardıktan sonra artık sıcak suyu ekleyip ocağın altını kısabiliriz. Düdüklü tencerede kapağı kapalı biçimde çok kısık ateşte 45 dakika kadar etlerin pişmesi gerekiyor.
- Etler piştikten sonra tencereye ikiye böldüğümüz patatesleri ekleyelim, yumuşayana kadar kapağı açık şekilde yine kısık ateşte pişelim. Bu kısım biraz ilginç gelebilir 😊 Bu harca şimdi bir de yumurta ekliyoruz! Yahniyi ocaktan alalım, dinlenirken içerisine kabuklarını soyduğumuz katı pişmiş yumurtaları ekleyelim. Bu şekilde yahnimiz hazır olmuş oluyor.
Şimdi dilerseniz hamurun hazırlanışına geçelim.
- Hamur için derin bir kap içinde arpa unu ve tuzu karıştıralım. Suyu azar azar ekleyerek sert ve pürüzsüz bir hamur yoğuralım.
- Yoğrulan hamuru üç eşit parçaya ayırıp iki elimizin arasında bastıralım. Yuvarlak bir şekil verdiğimiz hamurların ortasını parmağımızla delip hafifçe genişletelim ve halka şeklini verelim.
- Derin bir tencerede kaynattığımız suya bolca tuz ekleyelim ve hamurları içine atıp kısık ateşte hamurlar yüzeye çıkana kadar yaklaşık 40 dakika pişirelim.
- Pişen hamurları sudan çıkarıp bir derin kaba alalım bunu yaparken pişme suyunu ayıralım. Hamurları kalın bir tokmak ya da tahta kaşıkla ezelim ve azar azar pişme suyundan ekleyip tekrar pürüzsüz, yumuşak bir hal alana kadar ezelim. Hamur toparlanıp pürüzsüz hale gelince su ekleme işlemini bitirelim.
- Büyük bir servis tepsisinin ortasına yuvarlak bir form verdiğimiz hamuru yerleştirelim, hamurun etrafına ise yahninin içerisindeki malzemeleri dikkatlice dizelim. Son dokunuş olarak da suyunu üzerine gezdirip servis edelim.
Afiyet olsun!
Bu yemeği denerseniz lütfen bize yorum bırakın, nasıl bir keşif oldu merak ediyoruz 😊