Aksaraylı Bir Âlim: Said Emre
Yunus Emre hayranı, Hacı Bektaşi Veli’nin öğrencisi, İç Anadolu’nun önemli sofilerinden, Aksaray’ın âlimlerinden, asıl adı Molla Sadettin olan Said Emre ile tasavvuf edebiyatı serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. “Hudavenda kulum emrine ferman / Zire sensin benim derdime derman” diyen sofu şairimizin şairliğine geçmeden önce gelin birlikte hayatını öğrenelim.
Hayatı
Hakkında ilk araştırmayı Mehmet Fuat Köprülü’nün yaptığı Said Emre, Yunus Emre’ye ait bir cönkte şiirlerden 15 tanesinin farklı olduğunun tespit edilmesiyle araştırılmaya başlanmıştır. Bu tespiti yapan Alman bilim adamı Prof. Dr. Hellmut Ritter “Said” mahlaslı 15 şiiri Fuad Köprülü’ye göstermiştir. O da yaptığı çalışmalarla Said Emre’nin Yunus Emre’nin izinden giden bir şair olduğunu göstermiştir. Said Emre hakkında bir diğer araştırma yapan Abdülbaki Gölpınarlı da onun Yunus’un en yakın takipçisi olduğunu söylemiştir.
Doğum ve ölüm yılları bilinmeyen şairin Aksaraylı olduğu, Aksaray’da doğduğu bilinir. Asıl adı Molla Sadettin olan sofunun Aksaray’da 400’e yakın talebeye ders okutup yetiştirdiği bilinir. Kendisinin hayatı ile ilgili bilgileri Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî’den öğrenmekteyiz. 13.yüzyıl sonları, 14.yüzyıl başlarında yaşamış olan Molla Sadettin ile Hacı Bektaşi Velî’nin tanışması Kayseri’de olmuştur. Kendisi okuttuğu bazı talebeleriyle birlikte Kayseri’de bulunan bir ereni ziyarete gittiğinde Hacı Bektaş ile tanışır. Önce karşı çıktığı Velî’ye, kerametlerini gördükten sonra intisap eder. Bilinene göre de on sekiz yıl onun yanında kalır, hizmetinde bulunur. Hacı Bektaşî’nin Velayetnamesinde Molla Sadettin’in İç-il (İçel) bölgesine gönderildiği yazmaktadır.
Onun vefatından sonra halifesi Hacım Sultan’a intisap eden Molla Sadettin Batı Anadolu’ya yol alır. Germiyan ili olarak adlandırılan Karahisar, Sandıklı, Susuz, Uşak gibi şehirleri içine alan bölgede faaliyetlerine devam eder. İntisap ettiği halife Hacım Sultan’ın Uşak’ta yer alan zaviyesinden 100 km öteye giden Molla Sadettin, Manisa’da kendi zaviyesinde irşat ve eğitim faaliyetlerine devam eder. Medresesinden günümüze Manisa’nın Kula ilçesinin Sarnıç köyünde bulunan türbesi ulaşmış, bu yüzden burada vefat ettiği düşünülmüştür. Sarnıç köylülerinin bugün hala saygıyla hürmet ettiği Said Emre ile ilgili menakıplar halen anlatılmaktadır.
Edebi Kişiliği ve Eserleri
Menakıba göre Molla Sadettin on sekiz yıl Hacı Bektaşî Velî’nin yanında hizmette iken onun Makâlât adlı eserini Arapça’dan Türkçe’ye çevirmiştir. Bu onun tıpkı Yunus Emre gibi Türkçe’ye verdiği önemi ve özeni gösterir. Ayrıca yine menakıba göre onun “muteber bir divanı” olduğundan bahsedilmektedir. Makâlât tercümesinin aslı elimize geçmese de bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Molla Sadettin’e “Said” mahlasını veren Hacı Bektaş olmuştur. “Said” kelime olarak “kutlu, uğurlu” manasına gelmektedir. Yunus Emre’nin şiirlerinden etkilenmesinden ötürü de kendisine Said Emre demiştir. Yaptığı tercümenin başında da kendi şiirlerine yer veren Said Emre’nin başka şiirleri de Yunus Emre’nin bir el yazması şiirlerinin içinde bulunur. Bektaşî geleneğini de devam ettirmiş olan Said Emre, aynı zamanda şiirde benimsediği üslup olarak Yunus Emre’nin de geleneğinin sürdürücülerinden olmuştur.
Şiirlerindeki dil Anadolu’nun ilk Türkçe metinlerindeki dil ile aynıdır. Elimizde yalnızca 17 tane şiiri bulunmaktadır. Yunus Emre’ye yazdığı nazire şiirlerinden birinde Yunus’un “Ete deriye büründüm Yunus diye göründüm” mısrasını “Adım âdem urundum üşde zuhura geldüm” şeklinde ele almıştır. Tıpkı Yunus Emre’de olduğu gibi onun şiirlerinde de Türkçe söyleyiş hâkimdir. Türkçe söyleyişi gerek kelimelerin seçiminde, gerekse deyişlerin ve cümlelerin kuruluşunda görmek mümkündür. Sanatlı olmaktan ziyade sade ve anlaşılır bir dil kullanan Said Emre, şiirlerinde teslimiyet kavramı, Tanrı’yla bir olma duygusunu işler.
Said Emre’den Bir Seçmece
Ayıdam gönye gönye
Halimi döne döne
Düştük aşkın oduna
Canı gönül yana yana
Ne olduk bilemeziz
Bir yerde olumazız
Aklımız deremeziz
Ne diyelim sorana
Nedir neyi sevelim
Neden ne isteyelim
Nerden nere varalım
Olduk mest ü divane
Akl u can yavı kıldık
Sermest ü Şeyda olduk
Yüzbin can feda kıldık
Bizi bizden alana
Yarlık içre barıştık
Kadimliğe karıştık
Kopuk tenden kavuştuk
Said’e can olana
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.