Almanya, Bonn’dan Bir Müslümanla Sohbet
Bu haberimizde, ‘‘Bir Müslümanla Sohbetler’’ yazı dizisinden derlediğimiz bir röportajı sizlerle paylaşacağız. Bu dizi, dünya çapında her toplumdan değerli işler yapmış Müslüman kadınların deneyimlerini anlatan bir yazı kuşağından oluşuyor.
Marva Hamid’in Almanya Bonn IHV (İslami Etüt Derneği) Başkanı Sofya ‘ya yönelttiği sorulara geçmeden önce konuşmacımız Sofya’yı sizlere kısaca tanıtalım;
Sofya, erken yaşta Almanya’ya göç eden bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş genç bir Alman Müslüman. Aynı zamanda Bonn Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. Başlarda zor olsa da yıllar geçtikçe, yaşadığı ülke olan Almanya’yı evi olarak benimsemiş. Bu genç kadın yaş aldıkça içten içe fark ettiği, batıdaki Müslüman kadınları kovalayan, rahatsız eden klişeleri düzeltme sorumluluğunu kendine vazife edinmiş.
Dünyaya, sadece bir başörtüsünden daha fazlası olduğunu ve başörtüsünün kabul etmeye zorlandığı bir dayatma değil, özgür iradesiyle tercih ettiği kişisel seçimi olduğunu göstermek istemiş.
Şimdi de onun dilinden kendisini tanıyalım;
Almanya’ya ilk geldiğimde kendimi yalnız ve vatan özlemiyle dolu hissediyordum. Hayatımda ilk kez çoğunluğun bir üyesiyken, bir azınlığa ve maalesef çok itici bir şekilde tasvir edilen bir azınlığa geçmiştim.
Ama zaman geçtikçe, karşılaştığım zorlukların sebebinin insanların daha önce Müslüman kadınlar hakkında kendi içlerine aşıladıkları klişelerden kaynaklandığını kabul ettim. Bir bilim insanı olarak, dini inancım hakkında hiçbir fikri olmayan, ancak yaptığım araştırmadan heyecan duyan insanlardan çok sayıda teklif ve fırsat almama rağmen beni ilk gördüklerinde gözlerindeki şoku tahmin bile edemezsiniz. Bir kadının, özellikle de başörtülü bir kadının açık fikirli ve bilimde aktif olmasını beklemiyorlar. Yaşadığım deneyimler sonucunda, insanlar kıyafetimden dolayı direkt bir yargıya varmasalar, asıl bu durum bende şaşkınlığa neden olurdu diyebilirim.
Çok şükür, Müslüman kadınların baskı, cahillik ve bağımlılıkla etiketlendiği bir durumda değilim. Yine de böyle bir sınırlamanın üstesinden gelmenin kolay bir iş olmadığını biliyorum. Bu nedenle öğrenci topluluklarına, kadın loncalarına ve sosyal kulüplere ya da uyum sağlayabileceğimiz herhangi bir topluluk yapısına sahip olmak çok önemli. Aidiyet duygusundan yoksun ve yalnız olmak çoğu zaman sinir bozucu sonuçlara sebep olabilir. İşte bu yüzden; kadınlara erken yaşlardan itibaren bu tür toplumsal yapılara katılma ve hatta onlara liderlik etme fırsatı vermenin, başkalarının bizim hakkımızda yarattığı klişeleri yeniden şekillendirme noktasında çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bana dâhil olduğunuz gruptan biraz bahseder misiniz?
IHV Bonn (Alman Islamische Hochschulvereinigung Bonn) Üniversitemizin Müslüman derneğidir. İslami ve sosyal konular etrafında konferanslar, paneller, çalıştaylar, geziler ve sosyal toplantılar düzenliyoruz. Amacımız, dinimizi doğru bir şekilde anlatmak ve tanıtmak.
Sizi IHV’ye katılmaya yönelten şey nedir?
Aslında bu çok rast gele oldu. Henüz okul dönemindeyken, bazı IHV toplantılarına gittim ama IHV’nin gerçekte ne olduğunu bilmiyordum. Daha sonra öğrenci olarak gruba katıldım ve etrafımda İslami konular üzerine düşünebileceğim çok sayıda genç ve zeki insanın olması beni heyecanlandırdı. Bir arkadaşımla birlikte organizasyona destek olmak için katılmaya karar verdik. Süreç böyle başladı.
IHV’de hangi rolü oynuyorsunuz?
İlk başta, arkadaşımla beraber sayman pozisyonunda görev aldık. Yıllar geçtikçe, boşalan, ve doldurulması gereken değişik pozisyonları devraldık böylece çok şey öğrendiğim birçok ilginç ve başarılı insanla çalıştım. Geçen akademik yılın başından beri, ben ve arkadaşım başkan ve başkan yardımcısı seçildik. Ancak dürüst olmak gerekirse, bu unvanların çok önemli olmadığı kanaatindeyim Biz kendimizi herkesin istek ve eleştirilerine saygı duyulan bir ekibin parçası olarak tanımlıyoruz.
Aileniz katılımınız hakkında ne düşünüyor?
Açıkçası boş zamanlarımı İslami eğitim alanında gönüllülük yapmaya ayırdığım için ailemin gurur duyduğunu düşünüyorum. Küçük erkek kardeşim henüz üniversitede olmasa da IHV’yi biraz tanıdı ve o da gelecekte bir Müslüman öğrenci derneğine katılmayı dört gözle bekliyor.
Grubun toplumdaki diğer gençleri veya insanları etkilediğini düşünüyor musunuz? Etkiliyorsa, sizce nasıl bir etkiden söz edebiliriz?
Faaliyetlerimizle ilgili en önemli şey, kişinin cinsiyeti, dini, etnik kökeni ne olursa olsun herkese açık olması. Dersleri akademik bir ortamda düzenlemek, katılımcıların yargılanmadan kritik sorular sorabilmelerini de büyük bir artı kabul edebiliriz. Çünkü bazen gençler, yerel imamlarıyla sohbet etmeye cesaret edemiyor. Dahası, derslerimiz gayrimüslimleri de cezbediyor ve iyi eğitimli âlimlerden İslam hakkında daha fazla bilgi edinme şansı elde ediyorlar, genç Müslüman insanları tanıyor ve belki de en önemlisi önyargılarından kurtuluyorlar.
Cinsiyetiniz veya başörtüsünüz nedeniyle herhangi bir engelle karşılaşıyor musunuz? Karşılaşıyorsanız bunu nasıl aşıyorsunuz?
IHV’nin özellikle kadınlar için çok destekleyici ve adil bir ortam sağladığını söyleyebilirim. Aslında dernekte çok daha fazla kadın var ve biz daha çok erkeği katılmaya teşvik etmeye çalışıyoruz. Ancak bu cinsiyet dengesizliğinin gönüllülük çalışmalarında genel bir durum olduğunu düşünüyorum. Çatı organizasyonumuzun başkanı da aslında bir kadın.
IHV’ye katılan çok genç var mı?
Evet, Almanya’daki pek çok üniversitenin Müslüman öğrenciler derneğine sahip olduğunu düşünüyorum ve bunların çoğu da bizim çatımız altında yer alıyor. Bazıları onlarca yıldır çalışmalarını sürdürüyor ve üniversiteleriyle yakın işbirliği içindeler. Her yıl ülke çapında gerçekleştirdiğimiz konferanslarımızda sorunlarımızı tartışıyor, birbirimize destek oluyor ve birbirimizin deneyimlerinden ders alıyoruz.
Almanya’daki Müslüman gençlerin karşılaştığı sorunlardan biraz bahseder misiniz?
Almanya’daki Müslüman karşıtı duygu – özellikle son birkaç yıldır – Müslüman gençlerin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri. Çoğu zaman, aynı fikirde olmadığımız şeyler için suçlanıyoruz. Bu gerçekten süreklilik ifade eden bir sorun. Avrupa’da ne zaman bir saldırı olsa, sadece olayın kendisi için endişelenmek yerine çoğumuzun ilk düşüncesi “Lütfen bu Müslümanlara atfedilmiş bir olay çıkmasın” oluyor. Gençler için kimlik krizine bile yol açabilecek büyük bir zihinsel baskıya bile dönüşebiliyor. Bu yüzden her zaman yaptığımız veya söylediğimiz her şeyin dinimize kadar uzanabileceğinin farkında olmalıyız.
Diğer bir konu da, birçok gencin İslam hakkında yanlış bilgilendirilmesi veya kafalarının karışık olması. İnternette bir yığın bilgi var ve herhangi biri ki bunu yapmak için ehil olmasa bile kolaylıkla İslami konuları tartışmaya açabiliyor. Bunlar genellikle insanları dinimizden dışlayan, yalnızca kendilerini “doğru yolda” gören ve topluluğumuzu aykırı olarak adlandıran bir takım gruplar.
Müslüman gençlerin bugün uğraştıkları konularla ilgili olarak gelecekte neler olmasını istersiniz?
Umarım Müslüman gençlerimiz İslam karşıtı duygulardan dolayı cesaretlerinin kırılmasına izin vermezler. Dahası, söz hakkımız için savaşmayı asla bırakmayız ve her zaman toplumumuzu daha iyi hale getirme gayretinde oluruz. Bu, ancak Müslüman toplum içinde yargılamadan, bağımsız, herkesin kendini rahat hissettiği ve birbirinden destek alabileceği bir ortamla sağlanabilir. Ayrıca biz Müslümanların ırk ve cinsiyet konularıyla bizleri bölmeye çalışan hareketlere karşı uyanık olmalarını tavsiye ediyorum.
Okulların / hükümetin yaptığınız şeyi desteklediğine inanıyor musunuz?
Almanya’daki son gelişmeler nedeniyle hükümetin İslam ve Müslümanlar konusunun farklı seviyelerde ele alınması gerektiğini fark ettiğini düşünüyorum. Örneğin; Federal eyaletimizde (NRW) çok az okul Katolik ve Protestan eğitimine alternatif olarak İslami eğitim sunuyor. Ayrıca, IHV’miz Almanya’daki İslam ve Müslüman kimliği ile ilgili seminerler sırasında okul öğrenci gruplarıyla da çalışmalarda bulunuyor. Ancak bizim gibi Müslüman öğrenciler derneğinin destek kapsamı her zaman üniversiteye bağlıdır.
Bu desteği nasıl alabileceğiniz konusunda herhangi bir fikriniz var mı?
Ben dinimizin kıymetini bilirsek, farklılıklardan ziyade benzerliklerimizi düşünüp, bir arada yaşamanın birbirimizi hoş görmenin güzelliğini ayırt edebilirsek daha fazla destek göreceğimize inanıyorum. Çok keyifli bir sohbetti. Teşekkürler.
IHV Bonn hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz; Facebook sayfalarına göz atabilirsiniz.