Bi' Dünya Liste

Altın Çağa Damga Vurmuş 11 Seyyah

Bîrûnî, 11. yüzyılda Tahdidü Nihayati’l-Emakin kitabında İslam’ın doğu ülkelerinden Batı’ya nüfus ettiğini yazdı. İslam; batıda İspanya’ya, doğuda Çin sınırına ve Hindistan’ın ortasına, güneyde Habeşistan’a ve Zenc ülkelerine (Mali’den Kilwa’ya ve Moritanya’dan Gana’ya), doğuya doğru Malay takımadalarına ve Java’ya ve kuzeye doğru Türk ve Slav ülkelerine yayıldı. Müslüman sultanların hüküm sürdüğü ülkeler aralarında zaman zaman çatışma olmasına rağmen sıradan bir gezgin rahatlıkla bütün bu bölgelerde seyahat edebilirdi.

Kur’an-ı Kerim, imkânı olan her Müslüman hayatında en az bir kere hacca gitmeli dediği için binlerce Müslüman en uzak ülkelerden bile Mekke’ye ziyarete geldi. Tabii gezginler, seyahat ettikleri ülkelerle ilgili kitaplar da yazdılar. Onların en ünlülerinden bazıları şunlardır:

Yâkubî (8. Yüzyıl)

El Yâkubî uzun bir süre sonra seyahatini tamamladığında 891 yılında “Ülkelerin Kitabı” eserini yazmıştır. Bu eserinde kasabaların ve ülkelerin adlarını, toplum yapılarını, idarecilerini, şehir ve kasabalar arasındaki mesafeleri ve o bölgelerdeki vergileri, topografyayı ve su kaynaklarını ele almıştır.

Al Yâkubî kitabında Çin hakkında “Çin, yedi deniz aşılarak ulaşılabilen uçsuz bucaksız bir ülkedir. Bu denizlerin her birinin kendine özgü rengi, rüzgârı ve esintisi vardır. Yedinci deniz olan Cankhay Denizi’nde yalnızca güney rüzgârları ile yol alınabilir.” yazmıştır.

Ebu Zeyd Hasan (9. Yüzyıl)

Ebu Zeyd Hasan

Ebu Zeyd Bender Siraflı bir Müslümandır. Kitaplarında Çin’e gitmek için Basra’dan ve Bender Siraf Körfezi’nden suya açılan gemileri anlatır. Bender Siraf’a gelen Çinlilerin Basra’dan satın aldıkları malları yükledikleri gemiler, Müslümanların gemilerinden çok daha büyüktü. Ebu Zeyd ayrıca günümüzde Kamboçya olarak bilinen Khmer’in toprakları ve muazzam nüfusu ile ilgilenmiştir. Notlarında o topraklarda hiç ahlaksızlığın olmadığını yazmıştır.

İbn Vahhab (9. Yüzyıl)

İbn Vahhab, Çin’in başkentini ikiye bölünmüş olarak tanımlayan Basralı bir tüccardır. Bir tarafta hükümdar ve çevresindeki yönetim memurlarının, diğer tarafta ise tüccarların ve sıradan halkın yaşadığını yazmıştır. Anlattıklarına göre memurlar ve hizmetçiler günün erken saatlerinde hükümdarın tarafından diğer tarafa geçer, malları satın alır ve halka karışmadan oradan ayrılırlardı.

El-Makdisi (945-1000)

El-Makdisi

El Makdisi, İbn Batuta’dan yüz yıllar önce Kudüs’teki evinden yola çıkmış bir coğrafyacıydı. O yakın Müslüman dünyanın bütün bölgelerini ziyaret etmiş ve 985’de tamamladığı “Ahsan al-Taqasim fi Marifat al-Aqalim” kitabını yazmıştır.

İbn Hurdazbih (10. Yüzyıl)

İbn Hurdazbih

İbn Hurdazbih, Müslüman dünyasından Çin, Kore ve Japonya’ya giden esas ticaret yolunun tarifini verdiği ve Brahmaputra Nehri, Andaman Adası, Malaya ve Java’ya kadar olan Güney Asya kıyılarını tanıttığı “Kitab Al-Masalik wa al-Mamalik” adlı kitabı yazdı. 912’de vefat etti.

İbn Fadlan (10. Yüzyıl)

İbn Fadlan

İbn Fadlan Arap bir tarihçidir. 921’de Bağdat Halifesi tarafından diplomatik görev ile Doğu Volga Kralı’na gönderilmiştir. Bu seyahatini anlattığı “Risaleler” adlı kitabını yazmıştır. İbn Battuta’nın “Rihle” eseri gibi, onun Risaleleri büyük değer görmüştür çünkü eserinde Kuzey Avrupa bölgesini ve orada yaşayan Rus ve Slav denilen farklı insanları tanıtmıştır. İbn Fadlan şöyle yazar:

“Ticaret için gelip Volga kıyısında kamp kuran Rusları gördüm. Bunlar benim tüm hayatımda gördüğüm en kusursuz fiziğe sahip insanlardı. Palmiye ağacı gibi uzun boylu, sarışın ve kırmızı yanaklılar; ne tunik ne de kaftan giyerler, lakin erkekleri vücudun bir tarafını örtüp bir eli açıkta bırakan urba giyer.”

Yâkût el-Hamavî (13. Yüzyıl)

Yâkût el-Hamavî bir coğrafyacıdır. O “Ülkeler Sözlüğü” adlı eserinde ziyaret ettiği ülkeleri, bölgeleri, kasabaları ve şehirleri alfabetik olarak sıralayarak tam konumlarını vermiş ve buraların anıtlarını, imkânlarını, tarihlerini, nüfuslarını ve lider figürlerini tanıtmıştır.

Zekeriya el-Kazvinî (13. Yüzyıl)

Zekeriya el-Kazvinî, Çin Denizi’nde yaşayan muhteşem yaratıkların tanımını yapmıştır. Özellikle büyük balıkları (muhtemelen balina), dev kaplumbağaları, ayrıca fil ve mandaları yutmak için kıyıya çıkan korkunç yılanları anlatmıştır.

İbn Sa’id al-Maghribi (13. Yüzyıl)

İbn Sa’id al-Maghribi

İbn Sa’id al-Maghribi ziyaret ettiği her bir yerin paralel ve meridyen konumunu vermiştir. O Hint Okyanusu’ndaki çoğu adaları ve Hint kıyılarında bulunan kasabaları ve şehirleri tanıtmıştır.

El-Dimeşkî (14. Yüzyıl)

El-Dimeşkî

El-Dimeşkî Malay adaları hakkında detaylı bilgi vermiştir. O orada birçok kasabalar ve şehirlerin bulunduğunu; zenginliklerin, büyük ormanların, uzun ağaçların ve beyaz fillerin olduğunu anlatmıştır. Ayrıca orada yumurtası bir kubbeye benzeyen Rukh adında dev bir kuşun yaşadığını anlatır. Rukh kuşunun kendi yumurtalarını kıran ve yiyen denizcileri kovalayarak üzerlerine acımasızca dev kayalar attığını anlatan hikâyeler vardır. Bu hikâyelerde denizciler sadece gece karanlığında kaçarak canlarını kurtarabilirdi.

Rukh kuşu hikâyesi ve gezginlerin rivayetleri İslam edebiyatını zenginleştiren çoğu masalın temelini kurmuştur. Örnek olarak Denizci Sinbad’ın Maceraları ve Binbir Gece Masalları’nı verebiliriz. Bu bin yıllık rivayetlerin zenginliği çoğu yazar ve film yapımcısına ilham vermiştir.

İbn Battuta (14. Yüzyıl)

İbn Battuta

İbn Battuta, Fas’taki Tanca’dan Mekke’ye 3000 millik kara yoluna eşeği ile çıktığında sadece 21 yaşındaydı. O, ailesinden, arkadaşlarından ve memleketinden ayrılmış, 29 yaşına kadar onları bir daha görememiştir. Yürüyerek, binek hayvanlara binerek ve 75.000 milden fazla denizde giderek 40’tan fazla ülkeye seyahat etmiştir.

Onun rivayetleri, Orta Çağ dünyasını önümüze açmıştır. Yani biz onun sayesinde biliyoruz ki altın, Afrika Sahrası’nın güneyinden Mısır ve Suriye’ye taşınırdı; hacılar sürekli Mekke’ye gidip gelirdi; mermiler Maldivler’den Batı Afrika’ya giderdi; çömlek ve kâğıt para Çin’den Batı’ya gelmişti. İbn Battuta ayrıca yün ve bal mumu, altın ve kavunlar, fildişi ve ipek, şeyhler ve sultanlar, bilge adamlar ve hacıları anlatması ile de tanınır. 30 yıl sonra memleketine dönmüş ve orada uzak toprakların hikâyelerini anlatmıştır. Fas Sultanı Ebu Inan ondan seyahat kitabı Rıhle’deki deneyimlerini yazmasını istemiştir ve o saray kâtibi İbn Juzayy ile birlikte 2 yılda bu vazifesini tamamlamıştır. Onun, Batı Afrika’daki Ortaçağ Malisi hakkındaki tanımları günümüzde bu konudaki tek kaynaktır.

9. ve 10. yüzyılların diğer gezginleri arasına İbn Fakih, Çin ve Hindistan’ın geleneklerini, yemeklerini, kıyafet desenlerini, törenlerini ve ayrıca bazı hayvan türlerini ve bitki örtülerini kıyaslamıştır. İbn Rüsteh, Khmer krallığının durumuna odaklanmıştır. Ebu El Faraj Hindistan halkı, gelenekleri ve dini gözlemleri üzerinde durmuştur. O, ayrıca Çin’den de bahsetmiştir. Çin’de 300 şehrin olduğunu ve her kim Çin’de seyahat ederse görevlilere ismini, yolculuk tarihini, soyunu, tasvirini, yaşını, yanında getirdiklerini ve görevlerini kaydettirmesi gerektiğini anlatmıştır. Bu kaydın yolculuk güvenli bir şekilde tamamlanana kadar tutulduğunu söylemiştir. Bunun ardındaki mantık, yolcunun başına bir zarar gelir de bu durum hükümdara utanç getirir korkusudur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu