Boşluk – Yunus Çetinkol
Mart 2022 tarihinde Çığır Yayınları’ndan çıkmış olan Boşluk, İnsani Hayat Derneği genel başkanı olan Yunus Çetinkol’un ilk kitabıdır. “Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.” cümlesi ekseninde şekillenen bir hikayeyi sayfalarında barındıran bu kitap, bizlere suç ve suçlu kavramlarını yeniden sorgulatıyor.
Kitap birbiriyle bağlantılı üç farklı alt bölüme ayrılmış vaziyette. Kitabın ilk bölümü zaman açısından diğer iki bölümden çok daha ileri bir zamana ışık oluyor. Ve biz aslında ilk bölümde hikayenin sonunu okumuş oluyoruz. Ancak okumaya başladığımızda, ne bu hikayelerin birbiriyle bağlantısı olduğundan ne de ilk hikayenin sona işaret ettiğinden haberimiz var. Bilmediğimiz bir yolda yürümek ve yolu yolda keşfetmek gibi bir vaziyet bu. Ayrıca üç bölümde geçen her hikayede de farklı kahramanların ağızlarından bizlere aktarılmakta.
“Anahtar” bölümündeki kahramanımız bir gardiyan ve hikayeyi bir hapishaneden bizlere anlatıyor. Suç ve suçluya dair ilk düşünceleri bir gardiyanın zihin dünyasından tecrübe etme fırsatı buluyoruz böylece. Ve iki gencin varlığından da haberdar oluyoruz; diğer iki hikayenin kahramanlarından.
“Kapı” isimli ikinci bölümde ise babası öldükten sonra annesi ve kız kardeşine bakmak zorunda kalan bir çocuk ile tanışıyoruz. Adı Musa. Bu çocuk aslında suça itilen, suç işlemek zorunda kalan o çoğunluktan biri. Zorunda bırakılan diyorum çünkü komşularından, mahallesinden, arkadaşlarından, durumu iyi olanlardan yardım görmeyen bu çocuk; yaşamak, annesi ve kardeşini korumak ve intikam almak için suç işlemekten başka çıkar yol bulamıyor. Kimsenin el uzatmadığı bir insan nereye tutunabilir, nasıl ilerleyebilir? Ona yaşamak için bir şans tanınmazsa nasıl yaşayabilir? Bütün bu sorgulamalar ve vicdan azapları ile istemeden de olsa bir şekilde suçun kirine bulaştırmış oluyor kendisini. Ve bu hırsızlık deneyimleri esnasında yeni insanlar da tanıyor. Metruk bir evde yaşayan bu yeni insanlarla arkadaş oluyor ve büyük bir hırsızlık işine giriyor. İkinci bölüm bu hırsızlık olayının gerçekleşmesi ile biterken üçüncü bölümde biz başka bir hikaye ile karşılaşıyoruz. Başarılı bir iş adamının karısını öldürdüğü ve oğlunu da öldüresiye dövdüğü bir sahne ile başlıyor bu bölüm, sonradan ise bu dövülen çocuğun bir hukukçu olup güçlülerin yazdığı hukuku bozma savaşına şahit oluyoruz. İki hikayeyi birleştiren nokta ise üçüncü bölümün kahramanının kuzeninin ikinci bölüm kahramanının olması ve o büyük hırsızlık olayında beraber çalışmaları. İki farklı hikayede kesişen bu benzer yaralara sahip hayatlar aynı zamanda kan bağıyla da benzerliklerini güçlendiriyorlar.
Kitabın bize söylemek istediği asıl şey ise şu; hiç kimse suç işlemeyi arzu ederek bu işe başlamıyor. İnsanları suçun eşiğine getiren bazı durumlar var ve bu durumları bazen de biz kendi ellerimizle oluşturuyoruz. Yardıma ihtiyacı olana el uzatmayarak, düşmüş olana bir tekme de biz atarak, insanları hor görerek, kılık kıyafete göre adam seçerek, dedikoduların pençesine takılarak suçun ortaya çıkmasına ve büyümesine biz sebep oluyoruz. Çünkü yüz çeviriyoruz. Yüz çevirdiklerimizin bizlere olan kin ve nefreti büyüyor. İnsan gibi davranılmak için gücün sahibi olmayı arzu ediyorlar. Güce ulaşmak içinse onlar için suça bulaşmaktan başka yol yok. Onlara yer vermeyen hayatı kuranların hayatlarını mahvetmek, onları sisteme dahil etmeyen sistemi yok etmek, onların mahrumiyetini görmek istemeyen kanunu kendileri yazmak istiyorlar.
Boşluk, “suç” kavramına farklı bir gözden, “suçlu” olarak adlandırılan kişilerin gözünden, bakma imkanı veren bir kitap. İnsanları yargılarken ne büyük önyargılarla yaklaştığımızın da bir göstergesi aynı zamanda. Bizler çoğu zaman insanlara, onların üzerine yapıştırılan yaftalarla yaklaşıyor ve onları sadece bu tanımlardan ibaret zannediyoruz. Halbuki kimsenin hikayesini bildiğimiz yok. Oysa biz insanlara sadece hikayelerini bildiğimiz zaman yardım edebiliriz. Bir yanlışı düzeltmek, bir yarayı kapatmak ancak o yanlışın ve yaranın ne olduğunu bilmekle mümkün değil mi? Öyleyse bugün biz de bir hikaye öğrenelim. Hem de bu hikaye büyük önyargılarla yaklaştığımız birinin hikayesi olsun.