Dünyada Osmanlı İzleri: Bosna Hersek-2
“Dünya’da Osmanlı İzleri” serimize tekrar Bosna Hersek ile devam ediyoruz. Atalarımız gittikleri yere sadece cami inşa etmedi. Bölgenin kalkınmasında etkili olan çarşılar, bölgedeki nehirler üzerine ticareti ve ulaşımı sağlayacak köprüler, önemli şahsiyetler için mezar anıtları gibi çeşitli mimari eserler ortaya koymuştur. Bu yazımızda Bosna Hersek’te yer alan diğer Osmanlı eserlerine gelin hep birlikte göz atalım.
Köprüler
Osmanlı döneminde yapılmış olan ve şimdi de hem önemini hem işlevini sürdüren köprülerden biri olan Keçi Köprüsü Saraybosna’da yer almaktadır. 16. yüzyılda yani Sokullu Mehmet Paşa’nın sadrazamlığını yürüttüğü zamanda inşa edildiği tahmin edilir. 42 metre uzunlukta ve 4.5 metre genişlikteki köprünün önemi, hakkında anlatılan hikâye ve efsanelerle daha da artmaktadır. Anlatıla gelen hikâyeye göre Osmanlı döneminde payitahttan atanan idareciler bu köprübaşında şehre gelmeden törenle karşılanırmış. Bu törene şehrin bütün önde gelenleri katılır, şehirdeki delikanlılar köprüden nehre atlama cesareti gösterirmiş ve vezir de onları ödüllendirirmiş. Bir başka hikâyeye göre de bu köprüden hacca gidenler uğurlanır ve yine burada karşılanırmış. Anlatıla gelenlerle de bu köprünün nasıl inşa edildiği efsaneleştirilir. İki efsaneden ilki, çoban Meho’nun nehrin kenarında keçilerin baktıkları şeyin altın dolu küp olduğunu görmesi üzerinedir. Çoban Meho bu altını almış önce kendi eğitimini görmüş sonrasında da bu nehir üzerine köprü yaptırmıştır. Diğer efsane de keçi çobanı olan iki kardeş bir keçinin ayağının takıldığı altın dolu küpü bulmaları üzerinedir. Kardeşlerden biri bu nehirde buldukları küpteki altınla buraya köprü yaptırırken diğeri ise Keçeci Sinan Camisi’ni yaptırmıştır.
Bir başka köprü ise Mostar şehrinde yer alan Neretva nehri üzerine kurulu Mostar Köprüsü’dür. Bu köprü Osmanlı döneminde 1566 yılında Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından inşa edilmiştir. Mimar Hayreddin köprüde dört yüz elli altı kalıp taş kullanmış, köprüyü yirmi dört metre nehirden yüksekte, otuz metre uzunlukta, dört metre genişliğinde inşa etmiştir. Bulunduğu şehrin adını alan Mostar köprüsü şehrin ticaretini canlandırmıştır. Geleneğe de ev sahipliği yapan köprü evlilik öncesi şehrin erkeklerinin nişanlılarına cesaretlerini ispatlayarak nehre atladıkları yer oldu. Bosna Hersek’te yaşanan iç savaş sırasında yıkılan, hasar gören köprü TİKA, UNESCO ve Dünya Bankası ortaklığında 1997’de yeniden inşa edilmeye başlandı. Kilit taşı 2003’te konan köprü, 2004 yılında Galler Prensi Charles tarafından açıldı. Eski Mostar şehri ve Mostar köprüsü 2005 yılında Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.
Bosna’da yer alan bir diğer köprü ise Vişegrad şehrinde Drina Nehri üzerine Mimar Sinan’ın yaptığı Drina Köprüsü’dür. Köprü 1571-1577 yılları arasında Sokullu Mehmet Paşa adına inşa edildiği için Sokullu Mehmet Paşa köprüsü olarak da bilinmektedir. İlerleyen süreçte İvo Andriç’in Nobel ödülü kazanmasını sağlayan kitabının ismi “Drina Köprüsü” dür. Dünya Mirası Listesi’ne 2007 yılında giren köprü Osmanlı’yı yansıtması ve yıllara dayanabilen yapısı ile önem arz ediyor. Tika’nın işbirliğiyle 2016 yılında yeniden restore edilen köprü günümüzde de heybetiyle görenleri adeta büyülüyor.
Türbeler
İslam medeniyetini temsil eden Osmanlı devleti her zaman büyük kişiliklere önem vermiş, hayatta iken onları desteklemiş, öldükten sonra da önemli şahsiyetlerin mezarlarını da bir anıt haline getirmiştir. Türbe denilen bu mezar anıtlarını Osmanlı’nın hâkimiyeti altına aldığı topraklarda görmek mümkündür. Bosna Hersek’te de bilinen en az dört tane türbe bulunmaktadır. Bunlar Banya Luka’da bulunan Ferhat Paşa Türbesi, Bugoyno’daki Malkçoğlu Türbesi, Praça’da yer alan Semiz Ali Paşa Türbesi ve son olarak da her yıl şenlikleri yapılan Prusac’daki Ayvaz Dede Türbesi’dir.
Tekke
Bosna Hersek’te Osmanlı zamanından kalma bilinen bir tekke vardır: Blagaj Tekkesi. Buna Nehri üzerine kurulu olan tekke Blagaj (Blagay) şehir merkezine yakın olduğu için şehrin adını almıştır. Osmanlı’nın hâkimiyetinden kısa bir süre sonra inşasına başlanan tekkede misafirhane de bulunmaktadır. Misafirhane 1664 yılından önce yapılmış daha sonra ise 1851 yılında yenilenmiştir. Nehir, dağ ve ağaçlarla birlikte harika bir görüntü sunan tekke birkaç kez restore edilse ayakta kalmayı başarmıştır.
Tarihi Kenti
Türklerin Avrupa’da kurduğu en büyük şehir Osmanlı’nın 1463’teki fethinden sonra bayındırlık faaliyetleri ile Saraybosna şehri olur. Günümüzde de bu özelliği devam eden Saraybosna şehri tarihi süreçte pek çok önemli olaya şahitlik ve ev sahipliği yapmıştır. Çoğu açıdan Türkiye’ye benzeyen şehirde Türk kahvesi ve bizdekine yakın börek çeşitleri vardır. Türkiye’de de görüldüğü gibi tipik Osmanlı şehircilik hayatını yansıtan tek katlı dükkânlar bulunmaktadır. Günümüzde de turistlerin en uğrak yeri olan Başçarşı’da sokaklar, hanlar, bedestenler ve camiler ahengiyle tam bir Osmanlı dönemini yaşatır. Yolunuz atalarımızın izinde kıvrıldığında mutlaka diyar-ı Bosna’ya uğrayın ve tarihi koklayın. Çünkü bu tarihi şaheserler gün geçtikçe yok olmaya yüz tutuyor.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.