Dünyada Osmanlı İzleri: Cezayir&Etiyopya
Osmanlı Devleti mimariye ve kültüre önem vermiş, İslam’ın nuru ile harmanlanan eserler ortaya koymuştur. Hâkimiyetinde olan Balkan ülkelerinden Afrika ülkelerine kadar eserlerin kimisi korunmuş, kimisi yıkılmıştır. Kimisi de başka amaçlarla kullanılmakta olan eserler bırakmıştır. Dünyadaki Osmanlı İzleri serimize bu yazımızda Afrika ülkelerinden Cezayir ve Etiyopya ile devam ediyoruz.
Cezayir
Osmanlı’nın hüküm sürdüğü yıllarda Cezayir hemen hemen günümüzdeki sınırları içinde yer almaktaydı. Cezayir, 1517 yılında Ridaniye Savaşı ile Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa, Cezayir’i İspanyollara karşı güvence altına almak istemiştir. Cezayir’i ele geçirip egemen olan Barbaroslar daha sonra kendi istekleriyle Osmanlı’ya geçmişlerdir. Barbaros Hayreddin Paşa Osmanlı donanmasının başına geçince Osmanlı Cezayir’in yönetilmesi için merkezden yönetime adam göndermiştir. 17. yüzyıldan önce Osmanlı Devleti tarafından yönetilirken sonrasında 1837 yılında Fransızların hâkimiyeti altına girmiştir.
Osmanlı Devleti’nin Akdeniz bölgesinde ve Kuzey Afrika’da yaptığı mimari eserleri diğer bölgelerden farklıdır. Bembeyaz dış duvarları, parçalanmamış kitlesel tasarımları vardır. Özellikle camilerde başkent özelliğini yansıtan merkezi mekanlı planlar kullanılmıştır. Ayrıca kemerlerdeki bazı biçimler, yapıların kiremitlerle örtülmesi, alçı süslemelerinde vazodan çıkan çiçek tasviri, köşk ve saraylarda çini kullanımı vardır. Bu İstanbul’da gelişip ilerleyen akım ve üslupların Cezayir’deki yapılarda da kullanıldığının göstergesidir. 1860’lı yıllarda yazılan bir makaleye göre Cezayir’de 13 cami, 109 mescid, 32 türbe, 12 zaviye gibi toplam 176 dini yapı olduğu söylenir. Yalnızca günümüze çok azı gelebilmiş ve korunmuştur.
Keçiova Cami
Cami, Cezayir’in eski şehri olarak bilinen Osmanlı zamanının en önemli merkezlerinden Kasaba (Casbah) bölgesindedir. 1520’de Barbaros Hayreddin Paşa tarafından inşa ettirilen cami, bağımsızlığın sembolüdür. 1830 yılında başlayan işgalde halkın dinine ve ibadet yerlerine, örf ve adetlerine dokunulmayacağı hükmü verilmiştir. Buna rağmen Keçiova Camii katedrale çevrilmiştir. Bu olaya direnen halktan 4000 Cezayirli Müslüman kurşuna dizilerek şehit olmuştur. Bu yüzden caminin ön kısmında yer alan meydana Şehitler Meydanı denmiştir.
Amaçlarına ulaşan işgalciler camiyi katedrale çevirir. Ancak 1962 yılında bağımsızlığını alan Cezayir, mihrap duvarı inşa ederek tekrardan cami olarak ibadete açar. Bağımsızlık kazanıldıktan sonra ilk Cuma namazı 2 Kasım 1962 yılında burada kılınmıştır. Daha sonrasında cami depremde zarar görüp ibadete kapatılır. Camiyi TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) tekrardan orijinaline uygun restore ettirmiştir. Yıkılma tehlikesindeki minareler tekrar aynı taş ocağındaki taşlarla inşa edilmiştir.
Ali Biçin (Bitchin) Cami
Önemli bir isim Ali Bitchin 1622 yılında kendi adını taşıyan bir cami yapılması emrini verir. Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan cami o bölgede yaşan Kuzey Afrika halkı Amazighlerden de motifler barındırmaktadır.
Cami üç katlı olunca her bir katında farklı kullanım alanları oluşturulmuş. Birinci katında geleneksel el sanatları ve bölgede bilinen el işçiliklerin yapıldığı 17 ticari oda, hamam, değirmen ve otel bulunmakta. Bunlardan ayrı ve farklı olarak yine aynı yerde bir de dua (ibadet) salonu bulunmaktadır. Bu salonun tavanı 8 büyük kubbeden oluşurken caminin minaresi “Mağribi” tarzda inşa edilmiştir.
1830’lu yıllardan sonra Fransız sömürgesine giren ülkede cami askeri koğuş, kilise halinde kullanılmıştır. 1962’de bağımsızlığın ilanı ile tekrar ibadete açılmıştır. Restore işleminden geçen cami genişletilmiş, kapasitesi 500’den fazla insanı alacak şekle getirilmiştir. 1986’da UNESCO tarafından dünya kültürel mirasları arasında yer almıştır.
İslam ile müşerref olduktan sonra Cezayir’de bıraktığı izler üzerine yazımızı da sitemizde bulabilirsiniz.
Abdurrahman Cami ve Türbesi
Türbe müfessir, din adamı, yazar ve düşünür Sidi Abdurrahman El Taalibi’e aittir. Tarihi Kasaba bölgesinde bulunan cami ve türbe Cezayir halkı için büyük önem taşımaktadır. Halk bu türbeye büyük değer vermekte ve sıkça ziyaret etmektedir. Kaynaklara göre bu türbenin yakınında Ispartalı Veli Dede ve üç tane daha önemli manevi şahsiyetin türbesi bulunmaktadır. Bundan 4 yıl önce yine TİKA bu türbenin sanduka örtüsünü yenilemiştir.
Hacı Ahmet Bey Sarayı
II. Mahmud döneminde Cezayir’in Konstantin kentinde 1825–1835 yılları arasında inşa edilmiştir. Kent merkezine 5.600 metre uzaktadır. Son Osmanlı beylerinden Ahmed bin Muhammed eş-Şerif bin Ahmed el-Kuli’nin başarılarını ve İslam medeniyetini yansıtır. Dönemin uzman inşaatçılarına ve sanatkârlarına yaptırılan saray, Avrupa mimarisinden de ilham almıştır.
Kentin simgelerinden biri haline gelen saray, restorasyon çalışmalarından sonra tekrar ziyarete açılmıştır. Turistlere ve birçok kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Prenses Azize Sarayı
Saray 1791 yılında Prenses Aziza Ben Ed-Dey adına başkent Cezayir’de inşa edilmiştir. Avlusu, sayısız terası ve görkemli merdiveni olan saray beyaz renktedir. 19. yüzyılda Osmanlı’dan kalan birçok eser gibi Fransızlar döneminden beri resmi daire, müze veya kütüphane olarak kullanılmaktadır.
Etiyopya
Günümüzdeki Etiyopya, Sudan, Cibuti ve Somali devletleri Osmanlı Devleti zamanında Habeş Eyaletinde bulunmaktaydı. Osmanlı 1557 yılından itibaren kademeli bir şekilde fethettiği Habeşistan krallığı ile yönetilmekteydi. 19. yüzyılda Mısır Hidivliği’ne bırakılan eyalet, İtalyanların 1885 yılında bölgeye gelmelerine kadar Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır.
Osmanlı’nın Habeş eyaletini fetheden paşası Özdemir Paşa’nın Bundiye kentine birçok cami ve mescit inşa ettirmiştir. 1559 yılında vefat eden paşanın cenazesi buradaki türbeye gömülmüştür. Sonrasında oğlu Musavva’daki inşa ettirdiği türbeye naaşını taşıttırmıştır.
Osmanlı Devletinin hükümdarlığı zamanında yapılan inşa edilen birçok eser ne yazık ki günümüze ulaşamamış. Günümüzde Harar ismi verilen kentte hala Osmanlı soyundan gelme Türk aileleri bulunmakta. Buradaki Türk ailelerinden 5 ailenin kaldığı Osmanlı’dan kalma bir tarihi konsolosluk mevcut. TİKA birkaç yıl önce bu asırlık konsolosluğu satın alıp yeniden restore işlemlerine başladı. Restore etmekle kalmayıp Afrika’nın ilk konsolosluğuna proje kapsamında kültür ve dil merkezi, yönetim birimi, misafirhane, tarihi eserlerin sergileneceği müze tarzında bir bölüm ve dinlenme alanları inşa etmiştir.
Kaynaklar
- Hacı Ahmet Bey Sarayı, (Görsel) https://www.tika.gov.tr
- Hacı Ahmed Bey Sarayı, https://www.devletialiyyei.com/haci-ahmed-bey-sarayi-4710.html
- Osmanlı’nın Habeş’i fethi, https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1%27n%C4%B1n_Habe%C5%9F%27i_fethi
- Yenişehirlioğlu, Filiz, Türkiye Dışındaki Osmanlı Mimari Yapıtları, Dışişleri Bakanlığı, Ankara 1989.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.