Companero Rosita – Neşe Kutlutaş
Hayatımın, beni bekleyen kaçınılmaz ölümün yok etmeyeceği bir anlamı var mı?
Akleden her kişi, hayatının o veya bu döneminde mutlaka anlam üzerine düşünmüştür, Neşe Kutlutaş da onlardan biri… Hayatının anlamı, yaptıklarının anlamı, düşüncelerinin ve hissettiklerinin anlamı… İnsanların çoğu, bu düşünme dönemlerini hızlıca atlatıp oldukları hali değiştirmemişler veya küçük değişikliklerle hayatlarına devam etmişlerdir. Ama bazı kimseler geçirdikleri sorgulama süreçlerinden adeta kozasını yırtan bir kelebek gibi çıkmış; değişmiş, dönüşmüş ve çevrelerini de etkilemişlerdir. İşte Companero Rosita da böyle bir örnek.
Vadi Yayınları’ndan Ocak 2017’de Neşe Kutlutaş kalemiyle yayımlanan Companero Rosita, bizlere alışık olmadığımız bir hikayenin kapılarını aralıyor. Kitabın ve dolayısıyla Rosa Amoros’un hayatının derinlerine inmeden önce şunu söylemek gerekiyor, okuyacağımız her şey gerçek. Yazar, Rosa Hanım’dan dinlediği anıları derleyerek bu eseri yazmış. İlerleyen satırlarda detaylarına girmeksizin kitabın özeti anlatılacak. Eğer yakın tarihte okumak gibi bir niyetiniz varsa “spoiler uyarısı” yapmış olalım. Ve Companero Rosita’nın hayatına adım adım yaklaşalım:
Rosita, Perulu genç bir kız… Kendisi de görece fakir bir aileden gelmesine rağmen ilk gençlik yıllarından itibaren kendini ihtiyacı olanlara yardım etmeye adıyor. Sağdan soldan bulduğu paralarla şehir merkezine uzak çadırlarda yaşayan ailelere yemek ve kıyafet götürüyor. Elleriyle yardım toplarken zihniyle de toplumsal meseleler üzerine düşünüyor. Neden düzen böyle? Bir tarafta içecek suya muhtaç çocuklar varken nasıl oluyor da diğer tarafta insanlar lüks içinde yaşıyorlar?
Kitabın geçtiği dönemdeki Peru gerçekten de sosyal eşitsizliğin kol gezdiği, komünizm sonrası gelen yönetimin halkı inim inim inlettiği bir yer. Rosita’nın ise buna dayanabilmesi mümkün değil. Bu yüzden üniversiteye başlar başlamaz kendi gibi düşünen arkadaşlar bulup onların gruplarına katılıyor. Önce toplanıp sohbet etmeyle başlayan buluşmalar bir süre sonra dağlara taşınıyor.
Komün halinde yaşayan grup gittikçe büyüyor. Fanzinler, broşürler bastırılıyor, ufak çaplı eylemler yapılıyor. Companero sıfatını da bu yıllarda ediniyor Rosita. Companero, İspanyolca’da yoldaş anlamına geliyor. Yoldaş Rosita, dağlarda komünist bir gerilla olarak direnişini sürdürdüğü yıllarda büyük bir protesto gösterisine katılıyor. Gösteri sırasında polis tarafından tutuklanan bu genç ve cesur kadın, 2 yılı hücrede olmak üzere ömrünün 10 yılını hapishanede işkencelere katlanarak geçiriyor. Hapishanedeyken hayatının anlamını ve gidişatını sık sık sorguluyor.
Rosita İslam İle Tanışıyor
Hapishaneden çıktıktan sonra evlenen Rosita’nın kocası yönünden de yüzü gülmüyor. Ancak yıllardır ettiği duası kabul oluyor ve 40 yaşında olmasına rağmen sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya getiriyor. Kızı ve eski yoldaşlarıyla sakin bir hayat sürdürdüğü sırada bir gün yolu, yaşadığı şehre açılan mescitle kesişiyor. Yıllardır ona yol gösteren rüyaları, sezgileri; karşılaştığı tevafuklar, birden aklına düşen diyarlar, işte o gün tüm açıklığıyla önünde toplanıyor.
Rosita, İslam’la tanışmasından çok kısa süre sonra aradığı hayatın bu olduğuna karar vererek Müslüman oluyor. İslam nimetine kavuştuktan sonra hayatı adeta anlam buluyor. Ancak yine de onu huzursuz eden olayların ardı kesilmiyor. Yönetim, eski komünist mahkumları suikast ile öldürerek fotoğraflarını gazetelere bastırıyor. Rosita, kendine çok zor gelse de kızının güvenliğini düşünerek göçmeye karar veriyor. Bu fikrini açtığı insanlardan biri de tabi ki cami imamı Ömer Bey oluyor. İmam, ona Arjantin’de yaşayan Türk bir Müslümanın iletişim bilgilerini veriyor. Fakat Rosita’nın kafası çok karışıyor. Arjantin’e gittiğinde kimi aramalı? Komünist bir yoldaşı mı yoksa din kardeşi olan Müslümanı mı?
Yolun Sonu Türkiye’ye ve Neşe Kutlutaş’a Varıyor
Bir süre düşündükten sonra kararını veren Rosita, Arjantin’e girer girmez din kardeşini, yani Mehmet Bey’i arıyor. Hayat yolculuğunda tüm zorluklara rağmen ayakta duran bu cesur anne ve kızı, Arjantin’de kendilerini ucu bucağı olmayan bir sevgi, saygı ve misafirperverlikle karşı karşıya buluyorlar. Mehmet Bey ve ailesi hem bir süre Rosita ve kızına ev arkadaşlığı yapıyor hem de devamında onların Türkiye’ye gitmesine vesile oluyorlar. Bir Müslüman ve eski hükümlü olarak tehlikelerden uzak olacağı ve İslam’ı rahat bir şekilde yaşayabileceği yerin Türkiye olduğunu anlayan Rosita, hicretine başlıyor.
Türkiye’ye geldiğinde de yine tanıştığı Müslümanlar vesilesiyle iş bulan Rosita, kızını okula yazdırarak hayatının Türkiye sayfasını ince ince işlemeye başlıyor. İşte Türkiye’de edinilen arkadaşlardan biri olan Neşe Hanım’dan da elimize bu güzel kitap geçiyor.
Kitap bittiğinde, hepimize Rosita’nın cesaretini ve hakikat arayışını örnek almak düşüyor. Allah Teala, Saff Suresi’nin 4. ayetinde şöyle buyuruyor:
Allah, kendi yolunda (birbirine) kurşunla kenetlenip kaynaşmış bir yapı gibi saf halinde (kendi yolunda) savaşanları sever.
Türkçeye “kurşunla kenetlenip kaynaşmış bir yapı” şeklinde çevrilen ifadenin Arapçası “bünyanü mersus”. Rosita, Peru’dan dağlara, dağlardan hapislere, hapislerden de İslam’a yol almış, aramıza karışıp bize kenetlenmiş, bünyanü mersusumuzun bir parçası olmuş. Allah ondan ve kendisi yolunda çabalayan herkesten razı olsun. Bizlere de her gördüğümüze ibret gözüyle bakabilmeyi nasip etsin.
Bonus
Elimizdeki eserde, dört önemli kitap referansı bulunuyor. Birincisi Rosita’nın hayatını değiştiren Kur’an-ı Kerim tabi ki. İkincisi ise Martin’in dönüşümüne vesile olan ‘Şeker Portakalı’ kitabı. Martin bu kitap sayesinde sahip olduğu şeylerin geçiciliğini fark ediyor, insanlara sahip olduklarına bakarak değer biçmekten vazgeçiyor. Üçüncü kitap referansı, hapishanedeyken Tanya’nın Rosita’ya gizli gizli verdiği Tolstoy’un ‘İtiraflarım’ kitabı. Bu kitaptaki sorgulamalarla Rosita, derin alemlere gidiyor ve hakikate bir adım daha yaklaşıyor. Sonuncu kitap referansı ise Bolivya üzerinden yapılan uzun Arjantin yolculuğu sırasında Rosita’nın yanına aldığı ve okuduğu Martin Lings’in ‘Hz. Muhammed’in Hayatı’ isimli siyer kitabı. Maraklıları, Companero Rosita’yı okuduktan sonra bu üç kitaba da göz gezdirebilir, hatta daha iyisi hepsini sırayla okuyabilirler. Büyük düşüncelerin büyük yazarlarına ve Rosita’ya selam olsun!