İçerikler

Davetçiler Göreve

Birkaç sene evvel bir arkadaşımın fikriyle üzerinde ezanın okunuşu ve İngilizce meali yer alan kartlar tasarlayıp bastırmıştık. Ezan okunurken turistlere gidip duydukları ifadelerin anlamlarını öğrenmek isterlerse kartlara bakıp öğrenebileceklerini söyleyerek İslam’ın mesajını aktarma niyetindeydik.

Türkiye’de aslında bu tür bir davetçilik anlayışı pek yaygın değil; çoğunluğu zaten Müslüman olan nüfusta bir bakıma birbirimize dini hatırlatmak, bir kardeşimizin namaza başlamasına, dinini yaşamasına vesile olmak açısından davet vazifemizi ifa ediyoruz. Bu zaten mutlaka devam etmeli. Fakat İstanbul gibi büyük şehirlerde özellikle turizm vesilesiyle birçok gayrimüslim ülkemizi ziyarete geliyor ve başta gelen tarihi mekanları ziyaret ediyorlar. Bu mekanların büyük bir çoğunluğu da dini mekanlar; kilise, camii, manastır, medrese gibi fiziki olarak korunmuş mekanlar. Türkiye’ye gelen birçok turistin dikkatini çeken unsurların başında belki de ezan geliyordur. Gözler farklı bir şehre gelmiş olduklarını anlatsa da günde beş defa ezan duymak onlar için bambaşka bir tecrübe. İşte bu durumda ilhamla kartları hazırladık ve işe koyulduk. Bu kartları dağıtırken yaşadığım ilginç bir hatıramı paylaşmak istiyorum: Endonezyalı iki akademisyen ile karşılaşmıştım, tabii onların Endonezyalı olduklarını bilmiyorum ve gayrimüslim olduklarını düşünüyorum.

Biz Bunun Anlamını Biliyoruz

Cami
Davetçiler Göreve 1

Kartları uzatıp ezanın anlamını bilip bilmediklerini sorduğumda “Evet, biz bunun anlamını biliyoruz” demişler ve camide cemaatle namaz kılmaya davet etmişlerdi beni. Namazımızı cemaat yaparak kıldık, ardından tanıştık. Akademisyenler Türkiye’ye geliş amaçlarının üniversitelerle ikili anlaşmalar yapmak olduğunu söylediler. Benim üniversitemi öğrenince bölümümün dekanıyla görüşmeyi talep ettiler ve ben de aracı oldum, bir gün üniversiteye gelip dekan ile görüştüler. Bu arada görüşmeye gelirken bana çay da getirmişlerdi. İlk defa çay hediye edildi bana; Rizeli olduğumdan genelde hediye eden ben oluyordum 🙂 Yalnız çaylarını pek beğendiğimi söyleyemem.

Benim görüşmenin detaylarından haberim yoktu fakat bizim fakülte ile bir anlaşmaya varmışlar ve daha sonra memleketlerine dönmüşlerdi. Tam bir sene sonra kampüste Cuma namazı çıkışında ismimle beni çağırdıklarında bayağı şaşırmıştım. Anlaşma sonrasında bizim fakülte, bu iki akademisyeni ve birkaç kişiyi daha fakültenin tertip ettiği uluslararası kongreye davet etmiş meğer. Bu vesileyle daha geniş bir kadro ile gelmişler ve öğrenci değişim programları gibi birkaç iş birliği çalışması yapmışlar. Fakültedeki programın ardından bazı arkadaşlarım Endonezya ile ticari ilişki kurmak için Endonezyalı ekibin etrafına toplandıklarını da hatırlıyorum.

Camiler
Davetçiler Göreve 2

Evet, böyle beklenmedik bir hikaye çıkmıştı ortaya. Kartları o gün birçok gayrimüslime dağıtmıştık fakat nasipte Endonezyalı iki akademisyeni üniversitemiz ile tanıştırmak varmış. O zamandan beri bu kartlardan geri kalanları çantamda tutuyordum, belki denk gelir, birilerine veririz diye. İki gün evvel de Üsküdar’da, Valide-i Cedid Camii’nde İspanyol iki turiste denk geldim. Namaz vakti camiye girip sessizce namazı seyrettiler. Çıkışta yakalayıp ayaküstü biraz konuştum. Biri İslam‘a çok ilgi duyduğunu söyleyince bir kart da ona verdim, üzerine iletişim numarası da ekledim. Allah hidayet nasip etsin.

Sizler de bu kartlardan dağıtmak isterseniz aşağıdaki dosyalardan tasarımları indirerek bir baskı yerinde bastırabilirsiniz, çok da pahalı olmaz zaten. 50-100 adet bastırıp çantanızda bulundurun derim. Ezan, İslam’ın çağrısının en saf, en öz hali.

A4 Boyut İçin Tıklayınız

A5 Boyut İçin Tıklayınız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu