Dindar Bir Doktor Hanım – Nevin Meriç
Bugünkü kitap köşemize Nevin Meriç tarafından kaleme alınmış bir hayat hikayesini misafir ediyoruz. Birçok alim ve devlet adamının doktorluğunu yapmış olan Ayşe Hümeyra Ökten’i buyurun hep beraber tanıyalım.
1925 doğumlu Ayşe Hümeyra Ökten, imam hatiplerin kurulmasına öncülük eden Mahmud Celaleddin Ökten ve eşi Mahmude Ökten’in kızı. Ailenin en büyük evladı olan hanımefendi, son derece çalışkan, uslu ve zeki bir kimse imiş. Çalışkanlığının karşılığında tıp fakültesini kazanmış ve tahsilini cumhuriyetin ilk dönemlerinde görmüş. Bu dönemde dindar kimseler küçümsenirken kendisi kişiliği ile öne çıkarak çevresinden saygı ve sevgi gören bir doktor olmuş. Kitabımızın başlığından da anlaşıldığı gibi hem dindar hem de doktor bir hanım. Peki bu nasıl olur, dindarlık o zamanlarda ne demekti? İşte bu gibi sorulara, Ayşe Hümeyra Ökten’in hayat hikayesini okurken cevap buluyoruz. On bölümden oluşan kitabımızı kabaca üç kısma ayırmak mümkün: Birinci kısımda kitap, Ayşe Hümeyra Ökten’in doğumundan önceki vakitten, anne babasından ve onların çevresinden bahsetmekte. İkinci kısım ise kendi hayatı ve tahsili ile ilgili. Üçüncü kısımda ise kutsal topraklarda geçirdiği zamanlar anlatılıyor.
Ayşe Hümeyra Ökten, babasının “Her eve bir anne lazım ama yedi mahalleye de bir doktor lazım” sözünü kendine felsefe edinmiş ve göreviyle adeta bir vakıf haline gelmiş kibar bir kimse. “İşimde hastaya iyi bakar, sistematik muayene ederim. Hasta ayırmam, seçmem. Tabiatım böyle ve bunun çok faydasını gördüm.” ve “Ben yalnız hastaları değil, her Müslümanı severim. Hem de çok severim. Onlar da beni severlerdi. Aciz kullarız, duaya çok ihtiyacımız var. Sevgi olursa dua yürekten olur…” diyerek onca insanı iyileştirmiş ve duasını almıştır. Böylece bize doktor olarak sadece hastalığa değil insana da ihtimamın önemli olduğunu öğretmiştir.
Kabul Olmuş Dualar
Hastanın duası makbul olur ya, işte aldığı ve hayatına yön veren dualardan biri de “Ayağın Kabe’ye varsın” olmuş. Bunun üzerine kendisi Kızılay’ın Mekke’ye gönderdiği ilk Türk kadın doktor olmuş. Bir yandan hastaları gözetirken diğer yandan haccını ifa etmiş. O yıl Medine’ye vardığında ise gönülden bağlanmış kutsal topraklara ve anlamış ki artık buradan kolay kolay ayrılmayacak. O günden sonra her yolu deneyip ikametini Medine’ye taşımış ve bir dönem Medine’de bir dönem Türkiye’de yaşamaya başlamış. Aldığı dualar ne kadar samimi olmalı ki 51 yıl hac ibadetini yerine getirmiş. Kitabın 2011 yılında basıldığını göz önünde bulundurursak buna en az 8 yıl daha ekleyebiliriz, zira mümkün mertebe her yıl hac yapmaya çalışmış. Böyle bir şeye layık olmak için seçilmiş kullardan olmak gerekir.
Biz Ayşe Hümeyra Ökten hocamızdan ve hayat hikayesinden doktor olmanın dışında da çok şey öğreniyoruz. İnsan olmak nedir, dua almak nedir ve eğitim ne kadar önemlidir, hepsini Hümeyra Hanım’ın hatırasında buluyoruz. Babasının nasihatlerinden, büyük ve kıymetli alimler ile olan anılarından biz de nasipleniyoruz. Kitabı okurken hatıralarını o kadar detaylı anlatıyor ki yaşının ilerlemiş olmasına rağmen ne kadar zeki olduğunu anlıyoruz. Kendisi Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşamış, cumhuriyetin ilk yıllarını görmüş ve geçtiğimiz günlere kadar her şeye şahit olmuş olduğu için onun hikayesini dinlerken adeta zamanda bir yolculuk yapıyoruz. Değişen o kadar çok şey varmış ki bilmediğimiz… Bizim uçakla gittiğimiz kutsal topraklara aslında hangi araçlar ile gidiliyormuş, ne meşakkatler çekiliyormuş; İstanbul bundan 70-80 yıl önce nasıl bir yermiş… Üniversitede namaz kılmak bir zamanlar hiç de kolay değilmiş. Bunların hepsini bu değerli hatırattan öğreniyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Ayşe Hümeyra Ökten Medine’de ruhunu teslim etti. Yaşadıkları ve anlattıkları ile bize çok kıymetli hatıralar bıraktı. Rabbim ondan, ailesinden ve söyleşi için her hafta yanına giderek dinleyip, dinlediklerini yazıya geçiren Nevin Meriç’ten razı olsun. Son olarak misafirimizi kabul olmuş kendi duası ile uğurlamak istiyorum: