Görev yaptığım Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine gidip gelirken Shibuya isimli bir sokak ilgimi çekerdi. Sokağın, İstanbul’un Üsküdar semti ile Tokyo’nun Shibuya semti arasındaki bir anlaşma sonucunda bu ismi aldığını öğrendiğimde bir gün bu semte gideceğimden habersizdim. Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezine resmi olarak görevlendirildiğimde hayatıma tatlı iki anı eklenmiş oldu. Bunlardan ilki, Marmara İlahiyatın yanındaki Shibuya caddesinden Tokyo Camii’nin bulunduğu Shibuya semtine gitmemdi. İkincisi ise Tokyo Camii’nin de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nin de mimarının Muharrem Hilmi Şenalp olduğunu öğrenmem oldu. Kendisini ziyaret edip “Siz camiler yapın bizler de içinde görev yapalım.” diyerek Tokyo Camii’nin yolunu tuttum.
Öncelikle caminin tarihinden bahsedeyim. 1917’de Rusya’da yaşanan Bolşevik İhtilali’nden sonra Müslümanlar büyük gruplar halinde başka ülkelere göç etmeye başlamış. Bu şekilde uzun bir yolculuğa çıkan Kazan (Tatar) Türklerinin bir kısmı Çin’e, yola devam eden diğer kısmı ise Japonya’ya yerleşmiş. Daha öncesinde bireysel gidiş gelişler olsa da gruplar hâlinde Müslümanların Japonya’ya ilk gelişi bu grupla olmuş. Böylece Tokyo’ya yerleşen Kazan Türkleri, dini ve milli kimliklerini korumak amacıyla 1925 yılında “Mahalle-yi İslamiyye” isminde bir dernek kurmuşlar. Bu dernek toplantıları sonucunda dini inançları ve milli kültürlerini yeni nesillere aktarmak ihtiyacı doğduğuna karar vererek 1927 yılında bir Japon evi kiralayıp burayı “Mekteb-i İslamiyye” adı altında okul olarak kullanmışlar. Bu okul, Japonya’da açılan ilk Müslüman okuludur. Ardından Kazan Türkleri kendi aralarında para toplayıp arsa satın alarak 1930 yılında buraya bir bina inşa etmişler. Bu bina, okul ve mescit olarak kullanılmış.
Okulda verilecek eğitimin materyallerini hazırlamak için bu binanın bir odası matbaa haline getirilmiş. Türkiye’de harf inkılabının yapıldığı yıllara tekabül eden süreçte İstanbul’daki bir gazetenin matbaa makinaları buraya taşınmış ve “Tokyo Matbaa-i İslamiyye” adı verilen bu matbaada ilk olarak Osmanlı Türkçesi ile ders kitapları yayınlanmış. 1934 yılında ise bu matbaada ilk Kur’an-ı Kerim basılmış. Bu Mushaf, Japonya ve Uzakdoğu’da basılan ilk Kur’an-ı Kerim’dir ve halen Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi’nde sergilenmektedir. Matbaada Kur’an-ı Kerim basımı uzun süre devam etmiş ve basılan Kur’an-ı Kerim Mushafları civar ülkelerdeki Müslümanlara da gönderilmiş. Günümüzde yeni kurulan Tokyo Camii Yayınları da bu matbaanın amblemini taşımaktadır.
Tokyo Camii’nin bu eski binası 1986 yılında yıkılmak zorunda kalmış. Yeni adıyla Tokyo Türk Cemiyeti de caminin arsasını yeni cami yaptırılmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hibe etmiş. O sırada derneğin başkanı olan ve cami arsasının Türkiye’ye verilmesine ön ayak olan Enver Apanay beyefendiyi birkaç kez ziyaret etme fırsatı bulduğum için mutluyum. 2020 yılında tam 90 yaşında olan Enver Bey’e ülkemiz adına teşekkürlerimizi ilettim. Konuşma güçlüğü dışında oldukça dinç olan Enver Bey ile uzun ve tatlı sohbetler ettik. Duvarında asılı olan Üsküdar tablosunu işaret ederek “İşte buradan geliyorum.” dediğinde gözlerindeki parıltıyı görmeliydiniz. Tokyo Camii gerçekten pek çok insanın emeklerinin mücessem hali.
Mimar Muharrem Hilmi Şenalp’in imzasını taşıyan bugünkü zarif Tokyo Camii, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak 2000 yılında ibadete açılmış. 2018 yılında ise camin yanına kültür merkezi inşa edilerek bu külliye, Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi adını almış. Bu merkez, halen pek çok Japon’un yanı sıra Japonya’ya yolu düşen her milletten insanın bir araya geldiği önemli bir uğrak noktası konumunda. Osmanlı mimarisine uygun olarak yapılan Tokyo Camii, minare ve kubbesiyle, içerdiği sanatsal eserlerle, yapılan ibadetler ve etkinliklerle şehre bambaşka bir renk katmakta.
Japonya ve diğer ülkelerden gelen Müslümanların beraber ibadet ederek tanıştıkları ana merkez olan Tokyo Camii, uzak doğuda ümmet bilincinin en üst düzeyde yaşandığı yerlerin başında gelmektedir. Özellikle cuma ve bayram namazlarında cami, dolup taşmakta bazen iki bazen ise üç kez bayram namazı kılınmaktadır. Yeni Müslüman olanların şehadet törenleri, evlenenlerin nikah ve düğün merasimleri, Kur’an-ı Kerim dersleri, hafızlık çalışmaları, dini sohbet ve konferanslar gibi pek çok din hizmeti Tokyo Camii bünyesinde verilmektedir. Genç Müslümanlar Kulübü (Young Muslim Clup) yaptığı etkinliklerde tüm gençleri bir araya getirmekte, kültür merkezindeki yemek atölyeleri, hat dersleri, dil kursları, çiçek çalıştayları da Tokyo Camii’ni kapıları herkese açık sıcak bir ortam haline getirmektedir. Uluslararası Helal Market’in açılışıyla da cami ziyaretçilerinde artış olmuş, külliyede tüm milletlerin birbiriyle tanışıp kaynaştığı bir hava oluşmuştur. Bu havanın oluşmasında Japonya Kültür Müşaviri, Muhammed Raşit Alas ve Tokyo Camii imamı Muhammed Rıfat Çınar hoca ve eşlerinin büyük emekleri olduğunu belirtmeliyim.
Tokyo Camii, Müslüman olmayan ancak İslam dini ve Türk kültürüne ilgi duyan ziyaretçilerin sıklıkla uğradığı bir odak noktasıdır. Bireysel ziyaretlerin yanı sıra kalabalık turist kafileleri de camiye gelerek bilgi almaktadır. Ayrıca ilkokuldan üniversiteye pek çok eğitim kurumu, öğrencilerini gruplar halinde camiye getirerek onların doğrudan cami görevlilerinden bilgi almalarını sağlamaktadır. Ben de bu gruplarla tanışma ve onlara araştırma yapma imkanına sahip oldum. Tokyo Camii’nin etkisini gösteren bir örneği sizinle paylaşayım. 2020 yılında caminin bulunduğu bölge olan Shibuya Belediyesi, burada gezilip görülecek yerleri içeren bir tanıtım afişi hazırlamıştı. Japonya’nın dört bir tarafına asılan bu afişlerde “Shibuya’ya gelmeniz için ne çok sebebiniz var.” mesajı veriliyordu. Bu afişin tam ortasındaki en büyük boyuttaki görsel, Tokyo Camii’ne aitti. Halen de Tokyo Camii, seyahat sitelerinde Japonya’da görülmesi gereken yerler listelerinde çok üst sıralarda yer almaktadır. Ülkemizi bu kadar güzel temsil eden bir merkezde görev yaptığım için Allah’a şükürler ediyorum. Başta Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere caminin tasarımından yapımına, sanatından faaliyetlerine kadar bu kıymetli mabette emeği geçen herkesten Allah (cc) razı olsun diyorum. Bu vesile ile sizlere de Türkiye ile Japonya arasında tarihte ve günümüzde kurulmuş ne çok köprüler olduğunu hatırlatmak istiyorum. Önümüzdeki günlerde yeni çalışmalarla da bu köprülerin artmasını diliyorum.
Bu gün Tokyo camisini ziyaret ettim çalışan türk görevli göremedim ya ben rast gelmedim yada yetersizdi restaurantta pişen yemekte 1500 yen olarak yazılmıştı bana fazla geldi markete gittim fiyatlar yüksekti türk ürünü azdı camiye girişte ayakkabı kaosu yaşanıyordu herkez birbirinin ayakabılarının üzerine basarak camiye giriş yapıyordu bir ayakkabılık konsa iyi olmazmı
Daha temiz olur diye düşündüm
Görüşlerim bunlar herkesin emeğine sağlık