Düşlediğimiz Cennet: Dinaw Mengestu
![Dusledigimiz Cennet Dinaw Mengestu](/wp-content/uploads/2023/08/Dusledigimiz-Cennet-Dinaw-Mengestu-780x470.png)
Kahvenin anavatanı Etiyopya, yalnız Afrika kıtasının değil, dünyanın en eski medeniyetlerinden biri. Hem Hristiyanlık hem de İslam tarihinde tartışmasız önemli bir yere sahip. Tüm kıtayı sömüren Batılı güçlerin başarısız olduğu yani hiçbir zaman sömüremediği ülke olmasıyla da öne çıkan Etiyopya’da seksene yakın yerel dil konuşuluyor. Resmi dil olan Amharca, Ge’ez adı verilen özel bir alfabeyle ifade ediliyor. Etiyopya’nın bir diğer ayırt edici özelliği ise yüzyıllardır miladi takvimin 7 yıl 8 ay gerisinde kalan kendi dini takvimini kullanıyor olması.
1974 yılında askeri cuntanın yönetimi ele geçirmesi sonucu komünizm ile yönetilen ülkede, yaşanan karışıklıklar ve iç savaş sonucunda 1.4 milyon insan hayatını kaybetmişti. Bu iç savaş döneminde henüz bir çocuk olan Etiyopyalı yazar Dinaw Mengestu’yu ve Afrikalı göçmenlerin Amerika’da sürdürdükleri yaşamları boyunca boğuştukları kimlik bunalımlarını anlatan romanı ‘Düşlediğimiz Cennet’i size tanıtacağız.
Etiyopya İç Savaşı’nın Mağduru: Dinaw Mengestu
![dusledigimiz cennet](https://www.bidunyahaber.org/wp-content/uploads/2023/08/dusledigimiz-cennet.png)
Dinaw Mengestu, 1978 yılında Addis Ababa’da doğdu. Ülkedeki komünist devrim nedeniyle henüz iki yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika’ya yerleşen yazar, çocukluğunu Chicago’da geçirdi. Lisansını Georgetown Üniversitesinde “İngiliz Dili ve Edebiyatı” üzerine, yüksek lisansını ise Columbia Üniversitesinde “kurgu” sahasında yaptı.
Yalnızca edebiyat alanında yaptığı çalışmalarla yetinmeyen Mengestu, savaşın geride bıraktığı izleri takip etmek için Darfur, Kuzey Uganda ve Doğu Kongo gibi beldelere giderek bağımsız gazetecilik de yaptı. Haberleri The Wall Street Journal ve The New Yorker gibi seçkin mecralarda yer aldı. Dinaw Mengestu, halen Georgetown Üniversitesinde görev yapmaktadır.
Yazarın, Guardian İlk Kitap Ödülü’ne ve Los Angeles Times Art Seidenbaum Ödülü’ne layık görülen ve Türkçenin de aralarında bulunduğu 12 dile çevrilen kitabı “Düşlediğimiz Cennet” kitabını sizinle paylaşıyoruz.
Ne Gidebilen, Ne de Kalabilenlerin Öyküsü:
Düşlediğimiz Cennet
Etiyopyalı yazar, ses getiren hikâyesinde kendi tecrübelerinden ve gözlemlerinden ilham alarak, Afrika kökenli göçmenlerin Amerika’da verdiği yaşam mücadelesini okurlarına aktarır. Romanın kahramanı Sepha Stephanos, Etiyopya devrimi esnasında evi basan askerlerin, babasını gözünün önünde öldüresiye dövmesinin ardından, kendi hayatını kurtarmak için ülkesini terk etme kararı alan ve Amerika’ya yerleşen Etiyopyalı bir göçmendir. Çoğu göçmen gibi, gideceği diyarda onu bir akrabası karşılar. Sepha, Amerika’daki ilk haftalarını amcasının yanında geçirir. Amcasının kaldığı binanın neredeyse tamamı Etiyopya kökenli göçmenlerden oluşmaktadır.
Ülkeyi tanımaya başladıkça, bir otelde tanıştığı Kongolu Joe ve Kenyalı Ken ile yakın arkadaş olur, onların desteğiyle kendi ayakları üzerinde durabilmek için küçük bir bakkal açar. Bakkalı açtığı mahallede de bir ev tutar ve oraya yerleşir. Bu mahallede de kendisi gibi Afrikalı göçmenler yaşamaktadır. Ancak Sepha, bakkalına gelen müşterilerden 11 yaşındaki melez kız çocuğu Naomi ve onun beyaz annesi Judith ile yakınlaşır. Moritanyalı eşinden boşanan Judith bu mahalleye taşınan ilk beyazdır. Judith’ten önce mahalleye beyazlar, ya resmi bir not bırakmak ya suç soruşturmak yada çocuklarını ihmal eden aileleri tespit etmek gibi amaçlarla gelmiştir.
Sepha, iyi bir başlangıç yapmış olsa da, yıllar geçmesine rağmen pek ilerleyememenin verdiği sıkıntılarla yüzleşir. 17 yıldır yaşadığı Amerika’da, zamanı dondurmuşçasına tıkanıp kalmış bir kişiliğe dönüşmüştür. Geçmişte yaşadıklarının etkisinden kurtulamadığı için, ne duyguları ne de eylemleri gelişir. Aslında Amerika’ya daha iyi bir hayat kurmak için değil, geçmişindeki yaraların izini silmek ve kötü hatıralarından kurtulmak için gelmiş gibidir. Kendisini, sadece kendi milleti içinde yaşayan kitleden uzak hissederken, bir Amerikalı gibi de olamaz. Çoğu göçmen gibi, yaşadığı kimlik bunalımı onu arafta bırakır. İçinde bulunduğu çıkmaz, onu ekonomik olarak da etkiler, yeni ürünlerle desteklemediği bakkalı iş yapmaz hale gelir, mevcut ürünler de raflarda bayatlar gider.
Judith ile olan ilişkisi de hayatının diğer alanlarında takındığı çekingen ve kararsız tutumun yarattığı sonuçtan kurtulamaz. Bir türlü harekete geçemeyen Sepha, sevdiği kadına duygularını bir türlü açamaz.
Göçmenlerin Kimlik Bunalımı ve Aidiyet Sorunu
![Gocmenlerin Kimlik Bunalimi ve Aidiyet Sorunu 4](https://www.bidunyahaber.org/wp-content/uploads/2023/08/Gocmenlerin-Kimlik-Bunalimi-ve-Aidiyet-Sorunu-4.jpg)
Mengestu’nun melankolik romanı, okuru zaman zaman gülümseten, zaman zaman hüzünlendiren akıcı bir üsluba sahip. Afrika edebiyatında daha önceki yazılarda da değindiğimiz, göçmenlerin yüzleştiği kimlik bunalımını Sepha karakteri üzerinden betimleyen yazar, yan karakterlerle diğer göçmenlerin hayatlarından da kısa kesintiler sunuyor.
Afrikalı göçmenler, kaçmak için çabaladıkları geçmişlerinin karanlık izlerinden ve zihinlerini esir alan ürkütücü anılardan kurtulmakta zorlandıkları gibi, inşa etmeye çalıştıkları yeni hayatlarında da başta renk ve ırk sorunu olmak üzere, ekonomik ve sosyal nice problemle karşılaşıyor. Afrikalı göçmenlerin dünyasına yolculuk yapmak isteyenler için “Düşlediğimiz Cennet” romanı, şimdiye kadar tanıttığımız ve tavsiye ettiğimiz diğer Afrika romanların yanında okuma listenizde muhakkak yer almalı.
Okur, yazar ve çizer.