El-Halil Şehri: Halilu’r Rahman
El-Halil şehri, dünya üzerinde sürekli yerleşimin olduğu en eski şehirlerden biridir. Şehir m.ö. 2000 yılının ilk yarısında Kenaniler tarafından kurulmuştur. Filistin’in Gazze’den sonraki en büyük ikinci şehridir. El-Halil şehri Batı Şeria bölgesinde ve Kudüs’ün otuz iki km güneybatısı ile Gazze’nin elli beş km doğusunda yer alır. Yaklaşık iki yüz elli bin nüfuslu şehir halkı tarım ve ticaretle geçinmektedir. Şehir; üzüm bağları, inciri, zeytini, seramiği, deri işlemeciliği ve el sanatları ile ünlüdür.
Ahd-i Atik’te önce Kiryat Arba sonra da Hebron adıyla anılmıştır. Yahudiler tarafından halen bu isimle anılmaktadır. Rivayetlere göre peygamberlerin atası Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup ve onların zevceleri ile Hz. Yusuf’un kabirleri burada bulunmaktadır. Bu sebeple şehir, ilahi dinlerin üçü için de kutsal sayılmaktadır ve Müslümanlar arasında Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra en çok hürmet edilen dördüncü şehir olarak bilinir. Haçlı seferlerinden bu yana Kudüs ile birlikte Mekke ve Medine gibi Haremeyn-i Şerifeyn adı ile anılmaktadır.
Memlükler Döneminde (1250-1516) şehir, tasavvuf hareketinin ünlü bir merkezi haline gelmiştir. Harem-i İbrahim’deki kabirlerin yakınlarına yüzlerce İslami ve tarihi izler taşıyan binalar yapılmıştır. Bugün dahi şehrin mimari dokusuna Memlük tarzı hakimdir. Tarihi Memlük usulüne dayanan meşhur toprak ve cam çömlek sanatı gibi mesleki sanatlar hâlâ devam ettirilmektedir.
El-Halil’in İmarı
Osmanlı Devleti Döneminde geniş imar faaliyetleri yapılmış ve ülkenin dört bir yanından hacca gidenlerin buradan geçerken dinlenmeleri için vakıf tesisleri kurulmuştur. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman Döneminde havuzlar ve sarnıçlar yaptırılmıştır.
Çarşıları, birbirine bağlı gösterişli kemerleri, ticari yerleri, çömlek, cam eşyalar ve zeytinyağı, ıtırlı baharatlar, kuru meyveler ile satışa sunulan daha nice yöresel lezzet ve el işçiliği ile göz alıcı güzelliktedir.
El-Halil şehri, İsrail işgali altındaki bölgelerin Yahudileştirme faaliyetlerinin Kudüs’ten sonra en yoğun görüldüğü bölgedir. İsrailoğullarının ata peygamberlerine ait kabirlerin bulunması El-Halil’i Yahudiler açısından önemli kılmaktadır. Bölgeye ilk Yahudi yerleşimleri Ekim 1968’de Sovyetler Birliği’nden gelen Yahudilerin iskânı ile olmuştur.
Şehrin en önemli ziyaret sebebi olan Halil İbrahim Külliyesi Emeviler Döneminde mescit olarak inşa edilmiştir. Daha sonra Abbasiler Döneminde cami haline getirilmiştir. Osmanlı’nın son döneminde tadilatı yaptırılmıştır. Günümüzün hem mabet hem de tarihi eser açısından görülmeye değer bir yapısıdır.
Hz. İbrahim Camii’inde Yapılan Katliam
25 Şubat 1994’te Müslümanların ve Yahudilerin dini bayramlarının (Ramazan ve Purim) çakıştığı bir günde camiye gelen radikal görüşlere sahip Kahanist akımın üyesi Baruch Goldstein adlı bir Yahudi sabah namazı sırasında M16 otomatik silahıyla ateş açarak yirmi dokuz kişiyi şehit etmiş ve yüz yirmi beş kişiyi yaralamıştır.
Yaralıların hastaneye taşınması sırasında da işgal askerlerinin ayrı bir katliam gerçekleştirdiği, şehit sayısının altmış yediye, yaralıların üç yüze yakın olduğu bildirilmiştir. İşgal yönetimi Hz. İbrahim Camii katliamını dünya kamuoyuna, akli dengesi yerinde olmayan aşırı dinci bir Yahudi tarafından işlenmiş bir katliam olarak kabul ettirmeye çalıştı ancak şahitlerin ifadelerinden olayın bizzat işgal yönetiminin bilgisi dâhilinde ve yardımıyla gerçekleştiği anlaşılmıştır.
İbrahim Camii’nde hâlâ görebileceğiniz kurşun delikleri katliamın izleri olarak günümüze ulaşmıştır. Bu acı katliam sonrası cami dokuz ay boyunca tadilat gerekçesiyle kapalı kalmıştır. Açıldığında ise caminin girişine manyetik kontrol cihazları yerleştirilmiş, üçte ikilik kısmı sinagoga çevrilmiş bir halde bulunmuştur. Müslümanlara ayrılan kısımda yalnızca üç yüz kişi ibadet edebilecektir. Ayrıca otuz yaş altı Müslümanlara camiye girme konusunda kısıtlamalar getirilmiştir. Bugün cami çevresinde Müslümanların girişini engelleyen yirmi iki kontrol noktası bulunmaktadır.
Hz. İbrahim Camii’nde bulunan Peygamber Mezarları
Hz. İshak ve hanımının bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalırken, diğer peygamber ve zevcelerinin kabirleri caminin Yahudilere ayrılmış olan bölümünde kalmıştır. Zamansal ve mekânsal bölünmenin olduğu Hz. İbrahim Camii Yahudi özel gün ve bayramlarında sadece Yahudilere açılmakta ve Müslümanlara bırakılan alan dahi Yahudilerin kutlamaları için kullanılmaktadır.
Askeri kontrol noktaları sadece İbrahim Camii’nde değil, şehrin tümünde konuşlanmıştır. Ortaya çıkan hukuksuz uygulamalar nedeniyle yürüyüşler ve eylemler düzenlenmiş, çok sayıda esnaf dükkânını kapatmak zorunda kalmıştır. Cami çevresinde iskân edilmiş dört yüz civarı yerleşimcinin korunması amacıyla İsrail, El-Halil kentini askeri kontrol altında tutmaya devam ediyor.
Son zamanlarda Filistin’deki altı haberden dördünde El-Halil şehrinden bahsedilmektedir. İşgal yönetiminin hukuksuz ve adaletsiz uygulamaları olarak; çocuk tutuklamaları, ev baskınları, şehir baskınları, ev yıkımları, elektrik direklerinin yıkımı, ticari dükkânların zorla kapattırılması ve yaşanan çatışmalar karşımıza çıkmaktadır.
1994’te cami saldırısı ile başlayan gerginlikler 2015 yılında İbrahim Mescidi’nde altı yüz vakit ezan okunmasının yasaklanması ile devam etmiştir. 1997 yılının ocak ayında imzalanan El-Halil anlaşması ile şehir fiili olarak ikiye bölünmüştür. Yüzde yirmilik kısım İsrail’e yüzde seksenlik kısım ise Filistin yönetimine bırakılmıştır. 7 Temmuz 2017 tarihinde Unesco, El-Halil kentini ‘‘Tehlike Altındaki Kültür Mirası’’ listesine eklemiştir. Bu tarih itibariyle kente Dünya Mirası Fonu’ndan acil yardım ödeneği ayrılması gerekmektedir.