En İlginç Bayram Namazı Arkadaşım
Yıllardır her bayramda camileri dolduruyoruz. Bu bayramlardan birinde benim cemaat arkadaşım çok sıradışı biriydi. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu namazı unutamıyorum. Bu yüzden kıldığım en ilginç bayram namazını sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Uzun süreler Sultanahmet‘te turistler için İslam’ı tanıtıcı sunumlar hazırladık. Sultanahmet Sıbyan Mektebi’ni mekan bellediğimiz sunumlarımız günde iki defa oluyordu. Buradaki faaliyetimizi gönüllülükten ziyade ciddi bir görev olarak gördüğümüz için özenli davranıyorduk. Bize soru soran, İslam’a ilgi duyan herkese uzun ve güzel cevaplar vermeye çalışıyorduk. Belki birinin hidayetine vesile oluruz yahut en azından İslam hakkındaki ön yargılarını sileriz diye mektepte adeta nöbet tutuyorduk. Hafta sonları daha çok turist olduğu için bizler tatil yapmıyorduk. Resmi tatiller de turist yoğunluğunu değiştirmediği için, senenin 365 günü en az bir gönüllünün orada bulunmasını sağlıyorduk.
İlginç Bir Hatıraya Yolculuk
Bu mecliste dünyanın dört bir yanından insanlarla tanıştık. Bazıları sadece sunumu dinleyip giderdi, bazıları ise ekstra sorular sorar veya bizimle biraz daha konuşmayı talep ederdi. Ancak arada sırada daha meraklı turistlerle de karşılaşırdık. Bu turistler soru sormanın da ötesinde bizimle ibadet etmek ve bunu deneyimlemek isterlerdi. Bir Kurban Bayramı arefesinde İngiliz bir gençle tanışmıştık. Bulunduğumuz zaman dolayısıyla bayram hakkında konuşmaya başladık. Anlattıklarımıza oldukça ilgili yaklaşan bu genç, bize bayram sabahı ne yaptığımızı sordu. Biz de dilimiz döndüğünce anlattık. Duş alıp temiz ve yeni kıyafetler giyilir, bayram namazı kılınır, cemaatle bayramlaşılır… Bunun üzerine o da bize katılmak istediğini söyledi. Bu talebi bizi çok heyecanlandırmıştı. Hemen birlikte Beyazıt’a gidip beyaz bir gömlek aldık. Günümüzün geri kalanı bu olayın heyecanıyla geçti. Ertesi sabah namaz saatinde Sultanahmet Camii’nin kapısında buluşmak üzere sözleşerek ayrıldık.
Sabah olunca eşimle, gönüllülerden Önder Üçüncü’nün de bize katılmasıyla caminin yolunu tuttuk. Kapıda bekledik fakat sözleştiğimiz İngiliz genç bir türlü gelmiyordu. Belki yoldadır diye son dakikaya kadar bekledik, yok. Namazdan çıktık, bayramlaştık tanıdıklarla. Çok sonra öğrendik ki bu genç meğer bizden daha erken gelmiş. Caminin içinde beklerken kalabalık onu ön saflara sürüklemiş, çıkamamış dışarı ve namaz kılanları taklit ederek namaza katılmış. Bu olay bizi hem şaşırttı hem de gülümsetti. Bu olaydan öğrendiğim şey şu oldu, yanımıza merakla gelen kimseyi geri çevirmemeliyiz ve olayları ilk anda gördüğümüz gibi değerlendirmemeliyiz. O gün İngiliz gencin gelmediğini düşündük ama aslında o belki de hepimizden büyük bir heyecanla erkenden namaza gelmişti. Hala bayram namazlarına adımımı atınca bu olay aklıma gelir ve yüzüme büyük bir gülümseme yayılır…