Endülüs Köşesi

Endülüs’te Ekonomik Hayat

Endülüs’te ekonomik hayat başlıklı bu yazımızda Endülüs ekonomisinin dayandığı temeller üzerinde duracağız. İnsanların temel geçim kaynaklarından bahsedecek ve hangi işlere yoğunlaştığını ele alacağız. Bu bağlamda Endülüs’teki tarım ve hayvancılık faaliyetlerini, madenciliği, endüstriyi, ticari faaliyetleri, çarşı-pazarı, para birimini ve vergi sistemini inceleyeceğiz.

Endülüs ekonomisi genel olarak tarıma dayalı yapıya sahipti. Üretimin tarıma dayalı yapıldığı bölgede sanayi ve ticari faaliyetlerin çoğunu zirai ürünler ve bu hammaddeye dayanan mahsuller meydana getirmekteydi. Endülüs’te ziraatın verimliliğinin artırılmasına verilen önem neticesinde tarım tekniklerinin büyük ölçüde gelişmesiyle sonuçlandı. Böylece Endülüs’te tarım çok yüksek bir verimlilik seviyesine ulaştı. Diğer taraftan vergiler de devlet ekonomisinde etkili olan bir diğer etkendi. Özellikle pazarlardan alınan vergiler hazine gelirleri arasında önemli bir yer tutuyordu. Bu nedenle devlet de ticareti canlandıracak düzenlemeler yapmış ve Orta çağ boyunca Endülüs’te iç ve dış ticaretin gelişmesine yol açmıştı.

Ekonomik Faaliyetleri Cografi Dagilimi
Endülüs’te Ekonomik Hayat

Tarım ve Hayvancılık

Endülüs’te tarım; zirai üretim, ormancılık ve hayvancılık sektörlerini barındırmaktadır. Asıl olarak ise gıda ihtiyacının giderilmesi ve imalat sanayisine ham madde temini olarak iki temel işlevi vardır. Endülüslü alimlerin ziraat alanında ilmi seviyesi yüksek eserler kaleme almaları o bölgede ziraata verilen önemi göstermektedir. Roma Dönemi İspanyasından farklı olarak Endülüs’te tarımın her türlü toprağa şamil olarak yapılması dikkat çekmektedir. Yani Endülüs’te verimli topraklarla birlikte verimsiz toprakların da ıslah edilmek üzere işlenmesi anlayışı görülmekteydi.

Tarım ekonomisinin ağırlıklı olarak sulu tarıma dayalı olması uygun sulama tekniklerinin geliştirilmesini beraberinde getirmiştir. Fetihle beraber bölgeye gelen Arap ve Berberiler, tropikal bölgelere ait ısı ve nem altında büyümeye alışkın bitkileri ülkeye getirmişlerdir. Bu tür bitkilerin sıcak ve kurak yaz koşullarına alışması için sulama oldukça önemliydi. Bu nedenle sulamanın yaygınlaştırılması hükümetler tarafından temel zorunluluk olarak kabul edildi. Sulama sistemlerinin geliştirilmesiyle birlikte Endülüs, Avrupa’da en gelişmiş ve en müreffeh ülke konumuna yükselmiştir.

Enduluste ekonomik hayat tarim
Endülüs’te Ekonomik Hayat Tarım

Endülüs toplumu, tabiat ve iklim şatlarının çeşitliliğiyle zirai ürünler bakımından çağının en gelişmiş üretim imkanlarına sahipti. Hem zirai ürün çeşitliliği hem de geliştirilen tekniklerle Endülüs kendine yeten bir tarım ekonomisine sahip olmanın yanı sıra üretim fazlası ürünleri ülke dışına ihraç ederek ticaretin de gelişmesini sağlamıştır. Hayvancılık alanında ise et, süt ve yün ihtiyacını karşılamak üzere sığır ve davar besiciliği yapılırdı. Yük ve binek hayvanı olarak da at, katır ve öküz kullanılırdı. Kümes hayvanı, arıcılık ve balıkçılık da Endülüs’te yapılan hayvancılığının arasında idi.

Madencilik

İber yarımadası maden kaynakları açısından oldukça zengin bir bölge idi. Bu nedenle ilk çağlardan itibaren bu bölgede altın, gümüş, bakır, demir ve civa gibi pek çok maden ürünü çıkarılıp işlenmekteydi. Zamanla madenciliğin ihmale uğramasıyla pek çok maden ocağı kullanılamaz hale geldi. Fetihle birlikte bölgeye gelen Müslümanlarla beraber bölgede madencilik tekrardan canlandı. Müslümanlar maden ocaklarının açılmasında ve işletilmesinde ilk olarak yerli halktan kimseleri çalıştırmaya özen göstermişlerdir. Müslümanlar madencilik alanında çok fazla bir sistem değişikliği yapmamış genel olarak eski sistemi devam ettirmişlerdir.

Dokuma
Endülüs’te Ekonomik Hayat Dokuma

İmalât Sanayii (Endüstri)

Endülüs ekonomisinin en önemli unsurlarından biri sanayi idi. Bölgede ham maddenin bolluğu ve talebin fazla olması birçok yerli sanayi türünün gelişmesine imkân sağlamıştır. Dokuma, konfeksiyon, ipek böcekçiliği, deri tabaklama, cam üretimi, seramik işçiliği, mücevher, kâğıt ve parşömen üretimi gibi alanlarda çağının en ileri gelen üreticileri konumundaydı.

İş gücünün oldukça fazla olması nedeniyle bu sektörlerde çok fazla zanaatkar çalışmaktaydı. Sanayiler başlangıçla küçük ölçekte çalışmaktaydı ve ev içi üretim özelliği göstermekteydi. Zanaatkârlar, köylülükten gelişerek bağımsız çalışmaya başlayan bir sınıfı oluşturmaktaydı. Kendi sanatlarında uzman olan bu kişiler ürettikleri ürünleri ya kendi imalathanelerinde ya da çarşı pazarda müşteriye satmaktaydı.

Çarşı ve Pazarlar

Enduluste Carsi ve Pazarlar
Endülüs’te Ekonomik Hayat Çarşılar

Endülüs ekonomisinin kalbi olan çarşı pazarlara sûk/evsâk denmekteydi. Burada iki türlü sûk’tan bahsedilir: Birincisi han ve dükkanlardan oluşan şehir çarşısı, ikincisi ise haftada bir gün kurulan seyyar pazarlar. Çarşılar merkez caminin çevresi başta olmak üzere şehrin farklı yerlerinde bulunurdu. Endülüs’ün büyük şehirlerinde merkez caminin yanında bulunan lüks eşyaların satıldığı ve içinde birçok dükkânın olduğu büyük mağazalara kayseriyye denilirdi. Kayseriyyenin içinde bulunan dükkanların mülkiyeti ise devlete veya vakıflara ait olurdu. Genelde aynı meslek grubundan olan esnaf çarşıda kendilerine ayrılan bölgede çalışırdı.

Her meslek gurubu kendi içinde teşkilatlanırdı ve her birinin başında kendilerine arif veya emin denilen kişiler bulunurdu. Bu kimseler kendilerine bağlı meslek erbabına uyulması gereken meslek ilkelerini öğretir ve bunların hayata geçirilmesini sağlarlardı. Arifler aynı zamanda meslek sahiplerini çarşı ve pazarın düzeninden sorumlu olan Muhtesib’e karşı temsil etmekteydi.

Ticaret

Enduluste Ticaret
Endülüs’te Ekonomik Hayat Ticaret

Endülüs’te ihraç kapasitesine ve ülke dışındaki pazarlarda rekabet gücüne sahip birçok malın üretilmesi, Endülüs adını ticari alanda tüm dünyada tanınır hale getirmişti. Şehirde Endülüslülerin ve yabancı tacirlerin ticaret yaptığı çarşılar bulunurdu. Bu çarşılarda daha çok iç ticaret yapılmakla birlikte uluslararası ticaret de yapılıyordu. Endülüs’te İslam hakimiyetinin ilk asırlarında ticari hayat ağırlıklı olarak gayrimüslimlerin elindeydi. Bunda, Müslüman idarecilerin onlara sağladığı can ve mal emniyetinin büyük rolü vardı. Diğer taraftan Müslümanlar başlangıçta daha çok idari ve askeri işlerle meşguldüler. Zaman içinde ise Müslümanlar bu konuda kendilerini kanıtladılar.

Endülüs, yabancı tacireler için hemen hemen her dönemde cazip bir ülke konumunda olmuştur. Hristiyan tacirler genellikle Endülüs’ün Akdeniz kıyasındaki şehirlere yerleşmişlerdir. İlerleyen dönemlerde bu tacirlere verilen can ve mal emniyeti, ticari faaliyetlerde bulunma ayrıcalığı, kilise, fırın, hamam inşa etme imkânının tanınmasıyla bu bölge özellikler ticari anlamda Akdeniz’de oldukça öne çıkmıştır.

Sikke Ornekleri
Endülüs’te Ekonomik Hayat Sikkeler

Para Birimi

İslam coğrafyasının pek çok bölgesinde olduğu gibi Endülüs’te de para birimi olarak dinar ve dirhem kullanılmaktaydı. Dinar altın, dirhem ise gümüş parayı ifade etmekteydi. Ekonomideki gerilemeye bağlı fals/fiilûs adındaki bakır paraların da tedavüle girdiği olmuştur.

Tarihi süreç içinde Müslüman idarecilerinin para basmaya daha bölgenin fethedildiği yıllarda başladığı bilinmektedir.Bunun yanında hem Vizigotlardan kalan hem de Doğu’dan getirilen paraların da kullanıldığı görülmektedir. Zaman içinde ise Kurtuba’da gerçek anlamda bir darphane (dâru’s-sikke) kurulmuş ve hem altın hem gümüş sikkeler darb edilmiştir. Endülüs’te para basımı tamamen devletin tekelinde idi ve bu yolla hazineye önemli miktarda gelir temin edilirdi.

Vergi Sistemi

Enduluste Vergi Sistemi
Endülüs’te Ekonomik Hayat Vergiler

Endülüs’te hazineye giren vergiler şer’î ve örfî olmak üzere iki ana gruptan meydana gelmekteydi. Şer’i vergiler dini kaynaklı olan her idare döneminde genelde aynı adla toplanan vergilerdi. Müslümanlardan alınan zekât ve gayrimüslimlerin baş vergisi olarak ödedikleri cizye bu gruba girmekte idi. Cizye, haraç ve humus vergileri fey adı altında toplanmaktaydı. Bu şer’i vergilerin dışında bir de örfî vergiler vardı ki bunlar adı ve miktarı idareden idareye değişen genelde mağârim denilen vergilerdi.

Çarşı pazar vergisinden hayvanlardan alınan vergiye kadar pek çok isimle anılan farklı vergiler bu grupta yer alırdı. Vergileri toplamak için ise farklı unvanlara sahip memurlar görevlendirilmiştir. Öşür vergisini aşşâr veya kâbız adı verilen memurlar toplarken haraç vergisi âmil tarafından toplanırdı. Cizyeyi toplamak zımmîlerin mahalli liderleri olan kûmisin görevi iken Mağarim türü vergiler mütekabbil veya mekkas adı verilen memurlara teslim edilirdi.

Kaynaklar

  1. Hitti, K. Philip. Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, çev. Salih Tuğ, İstanbul: Bilge Yayıncılık, I. Basım, 2020.
  2. Özdemir, Mehmet. Endülüs Müslümanları: Kültür ve Medeniyet, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, VI. Basım, 2021.
  3. Pérez, Juan Abellán. ‘’Tarım Teknikleri De Endülüs’ten Sorulur’’. Derin Tarih Özel Sayı 4 (Kasım 2015), 48-55.
  4. Şeyban, Lütfi. ‘’Kurtuba Şehrinin Hidrolik Sistemi ve Bahçe Sulama Teknikleri’’. Doğu Batı 24/98 (Ağustos Eylül Ekim 2021), 33-66.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu