Tasavvuf Edebiyatı

Hacı Bayram Veli: Kudvetü’s-Sâlikîn

Ankara’nın Solfasol(Zülfazl) köyünde doğmuş, Fatih sultan Mehmet’in İstanbul’u fethedeceğini müjdelemiş, Bayramiyye’nin piri, Osmanlı’nın kuruluşunda büyük öneme sahip, barış ve dostluğun inşa mimarlarından Hacı Bayram Veli, “Tasavvuf Edebiyatı” köşemizin bu haftaki yazısında öğreneceğimiz sofu şairimiz oldu. Gelin birlikte bu önemli şahsiyeti tanıyalım.

Hayatı

Ankara’da doğduğu bilinen tasavvuf ehli sofinin babası Koyunluca Ahmed’dir. Doğum tarihi tam olarak net olmayan şairin hayatı hakkında yapılan araştırmalarda doğum tarihi 1352-1353 olarak söylenmiştir. Hacı Bayram Veli’nin asıl adı Numan’dır. Annesi hakkında bilinen, kendisinin mezarının Çubuk çayının Solfasol tarafının karşı yakasında dört duvarla çevrili mezarında yazan “ümm-i Hacı Bayram Veli” yazısıdır. Numan’ın anne karnında zaman zaman “Allah” dediğini işiten annesinin karnında kâmil birisi olacak bir bebek taşıdığından bahsettiği Bolulu Himmet Efendi’nin Tarikat-nâme adlı eserinde yazmaktadır. Doğduğu ev günümüzde restore edilmiş, Solfasol’da ziyarete açıktır.


Öğretim hayatına doğduğu büyüdüğü köy olan Solfasol’da (Zülfazl/Zülfadl olarak da bilinir) başlayan Numan, ciddi ve kapsamlı bir eğitim görmüştür. Hallaç Mahmut Efendi’den de eğitim aldığı bilinen Hacı Bayram Veli’nin, tahsilinin ardından müderrislik yaptığı bilinmektedir. İlk önce Ankara’da Melike Hatun’un yaptırmış olduğu Kara Medrese’de müderrisliğe başlamış, sonra da Bursa’da Çelebi Sultan Mehmed Medresesi’nde müderrisliğine devam etmiştir. Müderrisliği ne kadar yaptığı bilinmeyen Hacı Bayram Veli tasavvufa yönelmiş ve müderrislikten ayrılmıştır.

Hayati


Kayseri’de doğduğu için Hâmidüddîn-i Kayserî, Aksaray’da vefat ettiği için Hâmidüddîn-i Aksarayî, Bursa’da fırıncılık yaptığı için Somuncu Baba olarak anılan Hâmid-i Velî, Hacı Bayram Veli’nin şeyhidir. Kendisi ile nerede karşılaştığı tartışmalı bir konu olsa da Kayseri ve Bursa karşılaştıkları şehirler olarak zikredilir. İntisap ettiği hocası Hâmid-i Velî kurban bayramında karşılaşmalarından ötürü ‘bayram’ lakabını kendisine verir. Hocası ona ilmî olarak yükselmesinin ardından zâhirî ve bâtinî ilimlerde yetişmiş âlimleri gördüğünü söyleyerek bu iki ilimden hangisini tercih edeceğini sorar.

Hacı Bayram Velî ise dervişlerin, evliyaların yüksek hallerini görerek tasavvufa yönelir, bâtınî ilmi seçer. Hocasıyla birlikte hac vazifesini yerine getiren Hacı Bayram Velî, ‘hacı’ lakabını da almış olur. Lakabına şeyhinin lakabında yer alan ve aynı zamanda evliya kimselerden olmasından ötürü de ‘veli’ lakabı da eklenir. Hocası Somuncu Baba ile hac vazifelerinin ardından geldikleri Aksaray’da vefatına kadar burada kalan Hacı Bayram Veli’ye hocası şöyle der: “Halifem, vekilim sensin!” Hacı Bayram, şeyhinin cenaze namazını Aksaray’da kıldırdıktan sonra günümüzde bulunan yerine defnetmiştir.


Hocasının yanından vefatına kadar ayrılmayan Hacı Bayram’a verilen irşat görevi onu memleketi Ankara’ya getirtir. Hocasının “ekin ek, burçak ek” tavsiyesi üzerine işe tekke ve zaviye kurmakla değil, çiftçilikle başlar. Giderek etrafına insan toplanır, talebeleri olur ve ünü yayılır. Bu süreç Bayramiyye tarikatının başlangıcı olarak kabul edilir. Lakaplarından biri olan “Kudvetü’s-Sâlikîn” onun konumunu en iyi açıklayan ifadelerdendir. ‘Kudve’ halkın uyduğu kimse anlamına gelir. ‘Sâlik’ ise bir yol tutup o yolu takip eden kimse, manevi yolculuğa çıkmış kimse demektir. Manevi yolculuğa çıkmış bir pir, bir veli olarak halkın takip ettiği kimse olmuştur. Halk onu piri kabul etmiş, onun çevresinde toplanmış, onun vasıtasıyla kalplerindeki Allah sevgisini tazelemişlerdir.


Fatih’in babası II. Murat Han, kendisinin şöhretini duyunca onu yanına çağırır. Yanına talebelerinden Akşemseddîn’i ve birkaç müridini daha alarak Edirne’ye gider. Onda mevcut olan maneviyat II. Murat Han’ı ziyadesiyle etkilemiştir. Hacı Bayram Velî’ye aklındaki müşkülleri sormuş, tasavvuf hakkında ondan çokça şey öğrenmiş olan II. Murat, sık sık ondan nasihat ister. Hacı Bayram Velî’nin kaydedilmiş nasihatlerinden birinde II. Murat Han’a şunları söylediği görülür:

“… Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle muhatap ol. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbaplık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver…”


II. Murat ile olan görüşmelerden birinde henüz çocuk olan Mehmet’i kucağına alan Hacı Bayram Velî’ye II. Murat, İstanbul’un fethi hakkında sorular sorsa da Bayram Velî, buna dair cevap vermez, geçiştirir. Aradan geçen bir zaman sonra kahvaltı sofrasına beşikle getirilen Mehmet’e bakan Hacı Bayram Velî, Fetih suresini sesli bir şekilde okumaya başlar. Ardından yanına giderek çocuğun yüzünü açıp dualar okur. Bu esnada yine aklındaki soruyu soran II. Murat “İstanbul’u almaya ben muvaffak olacak mıyım?” diye sorar. Hacı Bayram Veli padişaha şunlara söyler: “Padişahım İstanbul’u almak size nasip değildir. İstanbul’u şu beşikte yatan şehzaden Mehmet ile yanımdaki müridim köse Akşemseddin alacaktır.” Bu hadise Hacı Bayram Velî’nin İstanbul’un fatihinin Mehmet olacağını bilmesi doğruluğu tartışma konusu olmuş halde bu zamana kadar rivayet edilerek gelmiştir.

Hacı Bayram Veli’nin Edirne’de kaldığı iki ay kadar sürede Eski Cami’de vaaz vermiştir. Onun burada kalmasını, vaazlara devam etmesini padişah çok ister. Ancak Hacı Bayram Velî, Ankara’ya tekrar gelmek ve öğrenciler yetiştirmek ister. Ankara’ya döndükten sonra devlet erkânı ile tanışma ve sohbette bulunma fırsatını yakalayan Hacı Bayram Velî giderek kendisini daha da çok insana duyurmuş, kendisine Yazıcıoğlu Ahmed ve Mehmet Bican gibi önemli isimler de intisap etmiştir.

Hacı Bayram Veli’nin kayıtlarda evlendiği ve bir kız beş erkek çocuk sahibi olduğu bilinir. Kızı Hayrünnisa, Eşrefoğlu Rumi ile evlenmiştir. Oğullarının isimleri ise şöyledir: Şeyh Ahmet Baba, Ethem Baba, Baba Sultan, İbrahim, Ali. Ölüm yılı da tıpkı doğum yılı gibi ihtilaflı olan Hacı Bayram Velî’nin 1429 yılında öldüğü söylenmektedir. Cenazesini vasiyeti üzerine Akşemseddin yıkamış ve namazını kıldırmıştır. Mezarı kendisinin inşa ettirmiş olduğu Hacı Bayram Cami’sinin kıble tarafında yer almaktadır.

Haci Bayram Veli Camisi

Hacı Bayram Veli’nin etrafında topladığı insanlar onu manevi bir rehber, dayanak, güç olarak görmüşlerdir. Anadolu’da yeniden birliği sağlamak için uğraşmış, Anadolu erenlerini bilincini tekrardan oluşturmak için uğraşmıştır. İslam’ın doğru anlaşılması için çaba harcamış olan Hacı Bayram Velî, Allah’a karşı gelmekten sakınmış, onun emirlerini bildirmiş ve yasaklarından uzak durulması için uyarmıştır. Yaşadığı dönemde dini, sosyal ve siyasi çalkantılar döndüğü gibi halk da büyük sıkıntıdadır. Bu süreçte bir vakıf kurup yardım toplamak yerine ahilik düzenini devam ettirmiş, kendisi halkla iç içe ekmiş, onlarla birlikte yemiş, içmiştir.

Edebi Kişiliği ve Eserleri

Tercihini tasavvuftan yana kullanan Hacı Bayram Velî, tasavvuf ve felsefe ağırlıklı derslerle Hadis, Tefsir, Kelam, Fıkıh gibi İslami ilimleri son derece önemsemiştir. Bu konuda Anadolu’da Türk halkına bu dersleri öğretmek için gayret göstermiştir. Yaptıklarından ötürü kendisi “bilim ve tasavvufu birleştirme başarısı göstermiş bir Türk mütefekkir” olmuştur. Anadolu’nun evlatlarından biri olarak çok iyi bildiği Arapça ve Farsça dillerine değil, Türkçe diline kendi öz diline yönelmiştir. Ulaşmak için emek sarf ettiği Türk halkı için şiirlerini Türkçe kaleme almış, milli birliğin oluşmasında etkili olmuştur.


Kendisinden günümüze ulaşan eserleri oldukça sınırlı olup bazı metinlerin de ona ait olduğu şüphelidir. Hacı Bayram Velî’nin dört şiiri bilinir. Bu şiirlerinde sade bir dil kullanmış ve hece vezniyle kaleme almıştır. Genel olarak bu şiirlerinde vahdet aşkı konu edilmiştir. İslami öğretileri konu edinerek kaleme aldığı şiirlerde kullandığı hece vezni gösterir ki o özgün bir şairdir. Halk diline yakın ya da halk diliyle yazılan birçok eserde olduğu gibi Hacı Bayram Velî’nin şiirlerinde de didaktik öğeler kendisini belli eder.

Mistik bir atmosferin içinde yazmış olduğu şiirleri dini, ahlaki değerleri öğretme çabasındadır. Bu dört şiirden başka ona aitliğinde şüphe bulunan yazma mecmuaların arasında yer alan iki mektup daha vardır. Lakin bunlar dil ve üslup açısından Hacı Bayram’dan sonraki yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Bu yüzden de ona ait olmadığı düşüncesi ağır basmaktadır. Enîsî’nin Akşemseddin eserleri arasında gösterdiği Şerh-i Akvâl-i Hacı Bayrâm-ı Velî eseri doğrudan Hacı Bayram’a ait olmayıp, aslında Akşemseddin’in Hall-i Müşkilât adlı eserinin bazı bölümlerinden oluşur.

Edebi Eserleri


Kendisinden günümüze bu dört şiirden başka ne bir mesnevi ne de bir divan ulaşması Hacı Bayram Velî’nin edebi kişiliğini anlamakta yetersiz kalmaktadır. Sofu şairimizin fikirlerini ve öğretilerini anlamamız için onun geride bıraktığı eserlerinden ziyade talebelerinden ve talebelerinin eserlerinden yararlanmaktayız. Etrafına sevgi ve muhabbetle topladığı müritlere bilim ve tasavvufu işleyen Hacı Bayram Velî’nin başta akşemseddin olmak üzere pek çok müridi önemli konumlarda ve işlerde bulunmuştur.

Allah aşkıyla çıktığı yolda insanın dışına değil, iç dünyasına yolculuk yapmaya gösterdiği gayret onun saygı ve sevgi bulmasına olanak tanımıştır. Anadolu edebiyatında geleneğin temel taşlarından olmayı başarmış, kendisinden sonra bu geleneği ilerideki nesillere aktaracak kimseler yetiştirmiştir. Yalnız bir taş duvar olmaz ama duvar bir taşla başlar. 🙂 Gelin bir de birlikte bu denli saygıya ve sevgiye mazhar olmuş sofu şairimizin şiirlerinden bir seçmece okuyalım.

Şiirlerinden Bir Seçmece

Bilmek istersen seni
Can içre ara canı
Geç canından bul anı
Sen seni bil sen seni
Kim bildi ef’alini
Ol bildi sıfatını
Anda gördü zatını
Sen seni bil sen seni
Görünen sıfatındır
Anı gören zatındır
Gayri ne hacetindir
Sen seni bil sen seni
Kim ki hayrete vardı
Nura müstağrak oldu
Tevhid-i zatı buldu
Sen seni bil sen seni
Bayram sözünü bildi
Bileni anda buldu
Bulan ol kendi oldu
Sen seni bil sen seni

Kaynakça

  1. Azamat, N. (1996). TDV İslam Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/haci-bayram-i-veli
  2. Ersan, M. Ö. Pir Hacı Bayram-ı Veli. Salon Yayınları.
  3. Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, Prof. Dr. Vahit Göktaş, Prof. Dr. Ahmet Cahid Haksever, Yard. Doç. Dr. Öncel Demirdaş, Arş. Gör. Dr. Mehmet Yıldız, Arş. Gör. Harun Alkan. (2017). II. Uluslararası Hacı Bayram Veli Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Ankara: Ankara Kalem Neşriyat.
  4. Turan, D. D. (2014, 11 27). Türk Edebiyatı isimler Sözlüğü. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/haci-bayrami-veli

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu