Ishmael Beah ve Uzaklara Giden Yol Romanı
Yazarların gözünden ve tecrübelerinden “Afrika’da Yaşam” serimizin bu yazısında Ishmael Beah ile Sierra Leone’in yakın geçmişine yolculuk yapacağız. Zengin maden kaynakları nedeniyle Batılı güçlerin yüzyıllar boyunca sömürdüğü bu küçük Batı Afrika ülkesi; kan ve gözyaşıyla dolu bir tarihe sahip. Ne yazık ki halen yoksulluğun ve şiddet olaylarının pençesinde kıvranan topraklarda karşımıza pek yürek ferahlatan öyküler çıkmıyor. Şayet izlediyseniz, kitapta betimlenen olaylar size “Kanlı Elmas” ve “Sınırsız Canavarlar” isimli filmlerdeki kareleri anımsatacaktır. Hikâyenin en olumlu tarafı ise; ana karakter olan yazarımız Ishmael Beah’ın yaşanan bunca kan dondurucu olaya rağmen iyileşmesi ve normal bir hayat sürmeyi başarabilmiş olmasıdır.
Çocuk Askerlikten, İnsan Hakları Aktivistliğine: Ishmael Beah
1980, Sierra Leone doğumlu Ishmael Beah, ülkede iç savaş başlayana kadar sıradan bir hayat yaşayan mutlu ve umut dolu bir çocuktu. Memleketi Mogbwemo işgalci güçler tarafından ele geçirildiğinde, anne babası ve iki kardeşi öldürüldü. Kaçmaktan başka çaresi kalmayan Ishmael, henüz 13 yaşındayken çocuk asker olmaya zorlandı. UNICEF tarafından kurtarılana kadar üç yıl boyunca sayısız insanın hayatına son verdi. 1997 yılında yine UNICEF yardımıyla New York’a gelerek, kendisini evlat edinen Laura Simss isimli kadının himayesinde yaşamaya ve yaşadığı travmalardan kurtularak iyileşmeye başladı. Oberlin College’de Siyasal Bilgiler eğitimi alan Beah, yıllar sonra 29 yaşındayken ülkesini ziyaret edebildi.
Bugün insan hakları aktivisti olarak görev yapan Beah; “The Long Way Gone” (Uzaklara Giden Yol) isimli ilk romanında kendi hikâyesini kaleme aldı. Quill Ödülü alan ve Amazon’un “Mutlaka Okunması Gereken 100 Kitap” listesinde de yer alan bu eser, 40’tan fazla dile çevrildi.
Beah; yalnızca kendi ülkesinde yaşananlara değil, savaştan etkilenen diğer dünya çocuklarına da ilgi göstermektedir. Ürdün’deki mülteci kampında ziyaret ettiği Suriyeli aileler ve çocuklarla yakından ilgilenmiş; Sudan’daki çocuk askerlerin tedavi edildiği rehabilitasyon merkezinde çocuklarla buluşmuş ve kendi tecrübelerinden aldığı güçle onları geleceğe dair yüreklendirmiştir.
Uzaklara Giden Yol: Bir Çocuk Askerin Anıları
Yazarın kendi hayatını kaleme aldığı otobiyografik roman, arkadaşlarıyla rap grubu kurmaya çalıştığı günlerin tasviriyle başlar. Yoksulluğa ve imkânsızlıklara rağmen hayat bir şekilde normal hızında akıp gider. Müslüman bir ailede dünyaya gelen Ishmael yaşıtlarıyla birlikte okula gider, Kur’an öğrenir, camide namaz kılar.
Lakin Batılı güçlerin usta bir sinsilikle ateşlediği ve beslediği iç savaş Ishmael’in köyüne ulaşınca; ailesi dağılan küçük çocuk, arkadaşları ve erkek kardeşiyle birlikte kaçmaya başlar. Hayatta kalmak için köy köy gezerler ormanlarda saklanarak hayatta kalmaya çalışırlar. Fakat tüm karmaşanın ve şiddetin içinde çocuk asker olmaktan başka çareleri kalmaz. Aksi takdirde öldürüleceklerini öğrenirler.
Çocukların asker olduktan sonra yaşadıkları ise tüyler ürpertici bir şekilde tasvir edilir. Ordu tarafından beyinleri yıkanan küçük çocuklar, orduya bağlılıklarını ispat etmek için kendi öz anne babalarını öldürmeye teşvik edilirler. Her biri ölüm makinesine dönüştürülen çocuklar, kokain ve diğer uyuşturucu maddelere bağımlı hale getirilirler. Bu maddeler sayesinde tereddüt etmeden, duygusuz bir şekilde öldürebildikleri gibi, yaşadıkları olumsuz duygulardan ve boşluk hissinden de kurtulmaya çalışırlar.
Beah; bağlı bulunduğu birlikteki teğmenler, kendisini ve diğer çocuk askerleri UNICEF’e teslim edinceye kadar, sayısını hatırlayamayacak kadar çok sayıda masum insanı öldürür.
Batı Günah Çıkarıyor
Tüm bu karmaşa ve vahşet yaşanırken, alışageldiğimiz üzere başta Batı olmak üzere tüm dünya olan biteni sessizce izlemekle yetinir. Uluslararası kuruluşlar; her şey olup bittikten sonra dünya kamuoyunun gözünü boyamak amacıyla, darmaduman olmuş ülkede cılız faaliyetler yapmaya başlar. Ülkede UNICEF’in kurduğu rehabilitasyon merkezi dışında pek az kurumun varlığından söz edilir.
Ishmael Beah; UNICEF’in rehabilitasyon merkezinde geçmişte yaptıklarını anlamlandırmaya, kendisiyle yüzleşmeye, kendisini affetmeye ve farklı bir gelecek şekillendirmeye çalışır. Elbette başlarda çok zorlanır. Madde bağımlılığının üstesinden gelmek hiç kolay olmaz. Ama zamanla değişebileceğine ve her şeyin düzelebileceğine inanmaya başlar. Bilhassa Esther isimli hemşirenin sevgisi ve bağışlayıcılığı ona güç verir. Hemşirenin rap müziğe olan ilgisi aralarında ortak bir dil oluşturmaya yardımcı olur. Ishmael bu sayede geçmişteki masum günlerini hatırlayarak iyileşmeye adım adım yaklaşır. Sierra Leone’deki tek akrabası olan amcası da ona elinden geldiğince destek olur.
Yeni Bir Hayata Yolculuk
Beah, rehabilitasyon merkezinde tedavisini tamamlayan diğer çocuklarla birlikte New York’a Birleşmiş Milletler’e hayat hikâyesini anlatmak üzere davet edilir. Orada kendisini evlatlık edinecek olan annesi Laura Simms ile karşılaşır. Ülkesine geri döndüğünde artık bir umudu vardır. Amerika’ya tekrar gelebilmek için komşu ülke Gine’ye tehlikeli bir yolculuk yapar ve hayatında yeni bir sayfa açar.
Hayat hikâyesini kaleme alarak yaşanan vahşeti, savaşın küçük bedenleri ve zihinleri nasıl darmadağın ettiğini ve her zaman bir umuda ihtiyaç olduğunu anlatmayı hedefleyen yazar “Radiance of Tomorrow” ve “Little Family” isimli iki kitap daha kaleme almıştır.
Istırap dolu tarihiyle tanıdığımız Sierra Leone’e dair güzel ve umut dolu hikayeler de okuyacağımız günlerin gelmesi duasıyla.
Okur, yazar ve çizer.