İslam Tıbbının Batı Tıbbına Etkisi
İslam dini her dönemde bilgiye önem vermiş, insanlığı ilme teşvik etmiştir. Tıp bilimleri de İslam dini için önemli görülen bir alandır. Özellikle tarihe baktığımız zaman, İslam tıbbından etkilenen bir Batı tıbbı görüyoruz. Tarihte yetiştiği gibi günümüzde de Müslüman hekimler, cerrahlar yetişiyor. Umuyoruz ki gün gelir bu hekimler de tıp bilimine önemli katkılarda bulunup ilminden faydalanılan kişiler olurlar.
İslam’da Tıp
İslam dünyasında görülen pozitif düşünceye ve deneye dayalı çalışmalar arasında, tıp ile ilgili çalışmalar önemli yer tutar. Klinikte gözlem, deneye yer verme ve bunun sonucunda çeşitli tıbbi buluşların ortaya çıkması ile ilgili çalışmalar da vardır. İslam tıbbı, geleneksel Arap tıbbıyla beraber birçok toplumdan etkilenmiştir. Bunun yanı sıra birçoğunu da etkilemiştir. Avrupa bunlardan biridir. Peki İslam tıbbının Batı’ya etkisi nasıl olmuştur?
İslam Tıbbının Avrupa’ya Etkisi
11. yüzyılda İslam dünyası; bilginleri, hekimleri, kitapları, alimleriyle aydınlık bir dönem yaşarken Avrupa karanlık bir dönem geçiriyordu. Avrupa, 12. yüzyılın başlarından itibaren İslam tıbbını yoğun ve programlı bir şekilde takibe çıkmış. Aralarında İbn Sînâ, Zehrâvî, Râzî, Ali bin Abbâs’ın da olduğu bazı Müslüman bilim adamlarını araştırmış; takip etmiş ve benimsemiştir. Batı’yı ayağa kaldıran bu çağdaşlaşma hareketi “12. Yüzyıl Rönesans’ı” olarak adlandırılmıştır.
Aslında İslam tıbbı Avrupa’ya ilk olarak Abbasiler döneminde Sicilyalılar yoluyla girmiştir. 10. yüzyıldan itibaren Palermo; İslam tıp eğitiminin yapıldığı bir merkez olmuş, buraya İtalya yoluyla gelen öğrenciler eğitimleri sonrasında ülkelerine İslam tıbbını götürmüşlerdir. 1185’te Sicilya’yı ziyaret eden Endülüslü gezgin İbn Cübeyr, Kral II. William’ın Arapça okuyup yazdığını ve Palermo’daki Hristiyanların Arapça konuştuğunu ve Müslümanlar gibi giyindiklerini söyler.
Birçok tıbbi eserin tercümesi yapılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Katabu’l-Hummâyât, Kitabu’l-Bevl, Kitabu’l-Anâsır, Zâdu’l-Misâfîr. Bu ilk tercümeler sayesinde, 13. yüzyılın sonlarında Avrupa’da bilim öğrenmeye hevesli bir grup oluşmuştur. Bu dönemde Bolonya Tıp Okulu‘nda İbn Sînâ’nın Kânûn isimli eseri, İbn Rüşd’ün risaleleri okunmaya başlamıştır. Teşhis ve tedavinin ilkel şartlarla yapıldığı, tıbbın rahipler tarafından yürütüldüğü Avrupa çeviriler sayesinde aydınlanmış ve canlılığa kavuşmuştur.
13. yüzyılda Avrupa’da hastane sistemi henüz gelişmemişti. O dönem, Haçlı Seferleri sırasında darüşşifaları görerek hastaneler kurmaya başlamışlardır. Ayrıca birçok Avrupalı, ilim öğrenmek için Endülüs’e gönderilmiş ve bu seyahatler sırasında Müslüman olan Avrupalılar olmuştur. Ayrıca bu seyahatlerden birinde İngiltere Kralı George, Endülüs’ün halifesi Hişam’a şöyle bir mektup göndermiştir:
İngiltere, Gal, İsveç, Norveç kralı II. George’dan Endülüs Müslümanlarının yüce halifesi Hişam’a; Mamur beldenizdeki bilim ve sanat kurumlarınızın feyziyle meydana gelen büyük gelişmeyi duyduk. Her yerde cehaletin hüküm sürdüğü ülkemde, bilim nurunun yayılması, eserinize tabi olmakta iyi bir başlangıç olması için, şu faziletlerden bir parça çocuklarımızın faydalanmasını istiyoruz. Kardeşimin kızı prenses Duban’ı İngiliz soylularından meydana gelen heyetin başına koydum. Kendilerine ihtimam gösterilmesini, arkadaşlarıyla birlikte yardımınız ve himayenizde öğrenimlerinde ilerlemeleri hususundaki lütfunuzu bekleriz. Prensesle yüce makamınıza mütevazı bir hediye sunuyorum.
İtaatkâr hizmetkarınız George
İngiltere kralının mektubuna verilen cevaptan İslam coğrafyasındaki bilgi zenginliğine rağmen ne kadar alçakgönüllü olduklarını da görebiliriz:
İngiltere, İskoçya ve İskandinav kralına; giriştiğiniz teşebbüse muttali oldum ve devlet erkânıyla yaptığım istişareden sonra teklifinizi kabul ettim. Krallığınıza karşı muhabbetimizi sağlamlaştırmak için, gönderdiğiniz heyetin geçimini hazineden karşılayacağız. Hediyenizi memnuniyetle kabul ettim. Ben de size hediye olarak Endülüs’ün kıymetli halılarından gönderiyorum.
Endülüs diyarında Allah’ın resulünün halifesi Hişâm
Tarihe baktığımız zaman Batı tıbbı, İslam tıbbından ve Müslüman bilim adamlarından fazlaca etkilenmiştir. Hatta 15 ve 16. yüzyıllarda Avrupa tıbbı, İslam tıbbının biraz değişikliğe uğramış şeklidir diyebiliriz. Fransız tarihçisi Claude Cahen’in dediği gibi:
Orta Çağ’da İslam dünyasındaki entelektüel canlılık, Avrupa ve Bizans ile mukayese edildiğinde hayranlık verici şaşkınlık oluşturmaktadır.
Yeryüzü doktorluğu ve şiir yazarlığı yolunda öğrenci