Japonya’nın Altın Yaprağı Sapporo Mescidi
Kişisel bir yolculuk hikâyesiyle girizgâh yapmak belki de en iyisi olacaktır. Ben Birkan, buraya yani Sapporo (şehir), Hokkaido (prefektör, biz en kuzeydeki ada diyebiliriz), Japonya’ya yeni geldim sayılır.
Buraya gelirken belirgin olan tek maksadım iyi bir doktora eğitimi görmek ve akademik ilerleyiş için en doğru adımı atmaktı.
Hatta bu iştiyak ben de bazı noktalarda basiretsizliğe de yol açmıştı. Ben bırakın üniversitenin yerini, bulunduğu prefektörün yerini dâhi kabul aldıktan sonra öğrenmiş bir kimseyim. Yine kabul aldıktan sonra birisi geldi ve şöyle sordu: Cami çok uzak mı, rahat gidip gelecek misin okuldan? Subhanallah, ben daha o şehirde cami var mı diye bile bakmamıştım. Boncuk boncuk terlemeye başlamıştım hemen.
Hızlı bir şekilde kendimi izole ettim ve camiinin yerini araştırmaya başladım. Kalacağım yere yakın mı, yoksa üniversiteye yakın mı ya da nasıl gidip geleceğim gibi sorular hızlı hızlı aklımdan geçiyordu.
Sapporo Mescidi Konumu Nerede?
Rabbim yine kuluna lütfetmişti. Sapporo Mescidi kampüs içi hariç üniversiteye en yakın olabilecek yerlerden birinde. Elhamdülillah Cuma namazı ile birlikte 5 vakit namaz da cemaat ile kılınıyor.
Hatta benim içinde çalıştığım bina, mescide gidilen çıkış kapısının en yakınında. 7-8 dakikalık ortalama bir yürüyüş ile Hokkaido Üniversitesi’nden Sapporo Mescidi’ne ulaşmak mümkündür.
Yukarıdaki haritada da görülebileceği için mescide giden yol üzerinde üniversite hastanesi var ve doğal olarak hastane karşısında da pek çok eczane var. Burada çok şiddetli kışlarda kar yağışının ve donun oluşturduğu negatif durumu ortadan kaldırmak için hastane ve eczane önündeki kaldırımlarda ısıtma sistemi var; bu durumda mescid yolu da kişiye baya bir kolaylaşıyor.
Ek olarak; belirtilmesi gereken önemli bir noktanın daha olduğunu düşünüyorum, mescidin lokasyonunun anlamlılığına dair. Kampüsün ana girişi, üniversite hastanesinin girişinden birkaç blok ötede. Lakin mescidin paralelinde bulunan Gingko caddesi halkın çok fazla rağbet ettiği bir yer. Japonların ulusal festivallerinin kutlanması için bu cadde kapatılıyor; insanlar şenliklerini festivallerini burada gerçekleştiriyorlar. Normal zamanlarda da fotoğraf çekmek için gelip giden pek çok insanı gözlemlemek mümkün. Bu durum da Japon halkının mescidin önünden geçmesinin ihtimalini arttırıyor. Hidayetin nerede geleceği bilinmez; ama gönlümde çok güzelleyebildiğim bazı senaryolara ilham oluyor bu durum.
Ayrıca mescid Sapporo şehrinin merkezine de 10-15 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Dolayısıyla buradaki düzenlemeleri ortaya koyan Müslümanlar mümkün olan herkesin Cuma namazına katılabilmesi için öğle arasından 15 dakika sonra Cuma iç ezanının okuması şeklinde tertip etmişler. Daha erken gelen Müslümanlar da mescid adabına en uygun şekilde namaz kılıyorlar, Kur’an-ı Kerim okuyorlar ya da aralarında hasbihal ediyorlar.
Namaza yaklaştıkça ara sokaklardan çıkıp camiye doğru ilerleyen başlarında muallimlerinin bulunduğu sayıları 10’a kadar varan farklı farklı çocuk gruplarına da şahit oldum. Buradaki Müslümanların eğitim meselesine ve Japonya bütünleşmesine önem verdiklerini görmek beni çok mutlu etti. Çünkü yaşları 7-10 olan bu çocukların hemen hepsi anadilleri dışında (genellikle Arapça) İngilizce ve Japonca da konuşabiliyorlar.
Son olarak; Sapporo Mescidi gezi yazımı bir gözlem ve sonrasında bir dua ile bitirmek isterim. Yurt dışında zaman geçirme imkânı olan insanların da doğrulayacağını düşündüğüm şöyle bir durum var. İnsanlar iletişim ve ilişkilerinde Müslümanlara nazaran daha soğuklar; buradaki maksadım nezaketsiz olmaları değil ama bir muhabbet eksikliği olduğunu gözlemledim. Ümit ederim ki; buradaki sayıca az olan bu topluluk bir muhabbet kıvılcımını ateşleyeceklerdir Japon halkı için.
Es-selamu aleyküm ve rahmetullah.
Birkan Girgin 1993 yılında Pendik, İstanbul’da doğdu. Çocukluktan beri koyduğu meslek hedefini gerçekleştirip Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında lisans mezunu oldu. Güncel olarak, mesleğini gerçekleştirmek ve akademik disiplinde ilerlemek amacıyla Japonya’da bulunuyor.
En büyük tutkusu insanı ve dünyayı kitaplar aracılığıyla anlama çabasıdır.