Müslümanın Diyeti-Kemal Özer
Kitap Tavsiyeleri köşemizde bugün yerini alan eser; birçok alanda çalışan, başarı sağlayan 1968 doğumlu Gazeteci-Yazar Kemal Özer’in Müslüman’ın Diyeti adlı kitabı. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanlığını yürütmekte olan ve bu alanda birçok eser kaleme alan yazar aynı zamanda FETA “emanet’” ödülünün ve “Şeytan Ye Diyor” adlı kitabın da sahibidir.
Dünyayı imtihan yeri olarak yaratan Allah-û Teâlâ, kullarını bu dünyadaki her türlü davranışından hesaba çekeceğini belirtir. Kişi, yaptıkları ve yapmadıklarından hesaba çekileceği gibi yedikleri ve yemediklerinden de hesaba çekilecektir. Bu nedenledir ki Rabbimizin bize emanet olarak bahşettiği bedene nasıl sahip çıktığımızdan sorumlu tutulacağımız muhakkaktır.
Kitabın başlıklarından ve içeriğinden genel hatlarıyla söz edecek olursak; “Neleri, nasıl ve ne kadar yemeli? Sağlıklı beslenme nedir? Kur’an ve sünnet neden ‘tayyib’i emrediyor? Rasulullah’ın yeme-içme adabı ve tavsiyeleri, Müslümanın yemek yeme ölçüsü nasıl olmalı? Fazla kilolardan nasıl kurtuluruz? Az yemenin önemi nedir? Ramazan ayının ve oruç ibadetinin sağlığa ve ruha faydaları nelerdir?” gibi sorulara sahih hadisler ışığında cevaplar verildiğini söyleyebiliriz.
İnsan Ne Yerse Odur
Yiyip içtiklerimiz vücudumuzu etkilediği gibi manevi dünyamızı da etkilediği için yiyip içtiklerimize dikkat etmeli, Kur’an’ın ifadesi ile “helal ve tayyib olanları tercih etmeliyiz“. Aynı zamanda nasıl ki insanın geleceğini, davranışları ve amellerinin kalitesi belirleyecekse, beslenme ve gıdaların da bu amellerin en başında yer aldığı dile getirilmektedir. Doğumdan ölüme kadarki yaşamımız boyunca yemenin hayatımızdaki etkisi oldukça fazladır. Ruh sağlığı, kalp sağlığı, kronik ve ölümcül hastalıklar, yaşantımız, düşünce-eylem ve uyku düzenine kadar birçok eylemin baş faktörü aslında sağlıklı ve tayyib beslenme. Beslenme için ayrı vakit ayrılıp, tefekkür ederek yavaş ve sindirerek yemenin önemine varılmalı. İnsan ne yerse odur, o olur.
Bir Toplumun Mutfağı O Toplumun Aynasıdır
Aslında kainatta hiçbir şeyin öyle gelişigüzel olmadığı ve olamayacağını kitapta bir kez daha görebiliriz. Yeme gibi bir eylemin dahi öyle gelişigüzel yapılmayacağını Kur’an, Sünnet ve bilim ışığında görebilmek mümkün. Yeme eylemi hayatımızdan ne zaman temel ihtiyaç olarak çıkıp, zevk ve eğlenceye dönüştü ise işte o zaman insanların sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir tehdit haline geldi. Geçmişte sadece yaşamını sürdürmek için beslenen bir toplumdan, birçok duygu durum bozukluğunda çatlayana kadar yiyen ve fast-food kültürünü yaygınlaştıran bir toplum haline geldik. Kitapta da dile getirildiği gibi bir toplumun mutfağı o toplumun aynasıdır. Mutfak derman yerine dert üretiyorsa o toplum medeniyet üretemez. Bir Müslümanın İslam’ın mutfağından beslenmekten başka seçeneği yoktur, olmamalıdır.
Yazarın kitabı için dile getirdiği söz ile yazımı sona erdirmek ister, “Müslüman’ın Diyeti”ni okumak ve sonrasında hayata geçirmek adına çaba sarf etmeye niyetlenen siz okurlara şimdiden bereketli okumalar dilerim.
“İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de ‘Müslümanın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında temiz bir sayfa açmak isteyen herkese…”