Örnek Bir Müslüman Ahlakının Spora Yansıması: Muhammed Ali Rashwan
Bir Müslüman olarak, her birimiz dinimizi tebliğ etmekle mükellefiz. Bu görevi ifa etmenin sayısız yolu olsa da, en iyi tebliğ onu yaşamaktır. Muhammed Ali Rashwan bunu kanıtlayan nice örnekten sadece biri.
16 Ocak 1956’da Mısır’da doğan Rashwan, bir judo dövüşçüsüydü. 1972’de ilk kez uluslararası kulvarda yarışan, 1982 ve 1983’te Afrika’da yapılan turnuvalarda altın madalya kazanan Rashwan, tarihler 1984’ü gösterdiğinde, hayatının en önemli anlarını yaşıyordu. Los Angeles’ta düzenlenen uluslararası olimpiyatlarda finale çıkan Rashwan, bir judo efsanesi olan Yasuhiro Yamashita ile karşılaşmıştı. Karşılaşma öncesinde herkes Rashwan’ın maçı kazanacağından emindi. Çünkü bir önceki maçta rakibinin bacağında kas yırtılmaları meydana gelmişti ve sahaya çıkarken dahi zorlanmıştı. Ancak beklenen gerçekleşmedi. Rashwan, hakkı olmasına rağmen rakibinin sakat bacağına tek bir hamle dahi yapmadı ve maçın galibi Yamashita oldu. Maç sonrası istese rakibin sakat ayağına vurup altın madalyayı alabilecekken neden bunu yapmadığını soran gazetecilere şöyle cevap verdi:
Ben Müslümanım. Benim dinim insana zarar vermeyi yasaklar. Eğer o durumdayken bir de ben oradan yüklenip oraya vursaydım, sakat kalabilirdi. Madalya için bunu ona yapamazdım.
Kayıtlara göre 50.000’den fazla Japon, onun bu tavrından etkilenerek Müslüman oldu. Aynı yıl Uluslararası Fairplay Komitesi tarafından ödüle layık görüldü.
1985 ve 1987 yıllarında Dünya Judo Şampiyonaları’nda da gümüş madalya kazanan Rashwan, 1992 yılında emekli olduktan sonra judo hakemliği yaptı ve halen Mısır Judo Federasyonu üyesi. Şu vakte kadar hala geçmişteki rakibi Yamashita ile görüşen Rashwan, geçtiğimiz sene Japon hükümeti tarafından Yükselen Güneş Nişanı ile ödüllendirildi.
Bazen küçük gördüğümüz detaylar, gereksiz ve önemsiz addettiğimiz davranışlar göründüğünden çok daha büyük sonuçlar doğurabiliyor. Rabbim dinimizi hakkıyla yaşayıp onu doğru bir şekilde temsil edebilmeyi cümlemize nasip eylesin.