Stavanger’i Geziyoruz
Viking diyarı Norveç Krallığı’nın güney bölgesinde, Başkent Oslo’nun batısındayız. Burası 2014 nüfus sayımına göre yaklaşık 130 bin kişinin yaşadığı, Norveç’in Oslo, Bergen ve Trondheim’den sonraki en büyük kenti Stavanger.
Stavanger’in Haritadaki Yeri
Stavanger’e Türkiye’den aktarmasız uçak bulunmuyor. Biz de İstanbul’dan önce başkent Oslo’ya, Olso’dan yaklaşık 8 saatlik bir tren yolculuğu ile ulaştık Stavenger’e. Aslında Oslo’dan uçak ile de geçebiliyorsunuz. Bizim treni seçmemizin önemli bir sebebi en azından gidiş ve geri dönüşte iki geceyi trende geçirerek kalacak yer masrafından tasarruf etmekti. Norveç, Avrupa’da yaşayanların bile pahalı bulduğu ülkelerden birisi. Varın bize göre ne kadar pahalı siz düşünün.
Oslo-Norveç Tren Yolculuğu Kuşbakışı Gözergahı
Tren yolculuğunu gece 22:00, sabah 06:00 arasında yapacak olmak beni biraz üzüyordu. Trende giderken etrafı seyretmeyi seven birisi olarak bu süreyi gündüz vakitlerinde geçirmeyi tercih ederim her zaman. Tren yolculuğu başladığında bu üzüntümün aslında yersiz olduğunun farkına vardım. Neden mi? Çünkü burada hava kararmıyor zaten. Sadece biraz griye dönüyor 🙂
Bakın bu fotoğrafı gece 00:11’de trenden çektim. Şimdiye kadar Türkiye’de akşam en geç 20:00’de havanın kararmasına alışmış birisi olarak bu durum tek başına ilgimi çekmeye yetti. İşin kötü tarafı ise uyumamız gerektiğinin biraz geç farkına vardık. Stavanger’e vardığımızda 3-4 saat ancak uyuyabilmiş haldeydik 😊
Stavanger’e bizim gittiğimiz dönemde büyük bir müzik festivali vardı. Bu sebeple otellerde yer bulmak imkansıza yakındı. Biz de bir ev kiraladık. Ev deyince apartman dairesi aklınıza geliyor olabilir ama biz bu tarz bir eve Türkiye’de villa demeyi tercih ediyoruz 😊
Evi Türkiye’de de örneklerine rastladığımız şekilde içindeki yiyeceklerle birlikte kiralıyorsunuz. Tüm baharatları, baklagilleri, makarnaları, içecekleri, kısaca her şeyi yemek serbest. Tabi Müslümansanız serbestliğin boyutları o kadar büyük çaplı değil çünkü burada domuz ürünleri hassasiyeti yok ve çoğu kişi domuz eti yemekte bir sakınca görmüyor. Bu sebeple her bir ürünün içindekiler kısmını özellikle dikkat ederek okuduk ve şüphe duyduklarımızı ayırdık. Diğer yandan çoğunlukla yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerden tükettik ne olur ne olmaz diye.
Stavanger Şehir içi Gezi Rotamız
Herhangi bir şehri gezmeden önce kendime Google Haritalar yardımıyla bir rota hazırlıyorum. Rota hazırlamanın güzel yanı ziyaret etmek istediğim yerleri yakınlık sırasını kuş bakışı bilmek ve buna göre sırayla fazla vakit kaybetmeden gezebilmek. Özellikle bir şehirde vaktiniz kısıtlıysa bu yöntem çok işe yarıyor.
Önce Mahalle Gezmesi
Şehir merkezine inmeden önce mahalle gezisi yapalım istiyoruz. Evimizin bulunduğu bölge Vaulen diye adlandırılıyor. Şehir merkezinin 4 km kadar güneyindeyiz.
Dışarı çıkıyoruz. Karşılaştığımız maddi refah düzeyini sözlerle anlatmak zor olsa da anlatmaya çalışacağım. Öncelikle geçici mahallemiz müstakil evlerden oluşuyor ve iki katı geçmeyen yatay mimariyle inşa edilmiş. Her evde en az iki araba bulunuyor. Bunlardan en az biri elektrikli, diğeri benzin ya da mazotla çalışıyor. Bunların yanında garajında teknesi olan evler de var. Tasarımsal bir bütünlük olduğunu da söyleyebiliriz, mahalledeki hiçbir ev sırıtmıyor.
Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi evler tamamen yeşilliklerin arasında. Sanki hiç doğaya dokunulmamış da boş olan yerlere evler kondurulmuş gibi. Sokakta gezerken yeşilin verdiği huzur sarıyor insanı. Fotoğraflarda gördüğünüz kapalı hava ise sadece bugüne özgü değil. Norveç, hava kapalılık oranının çok yüksek olduğu ülkelerden birisi (Ben en çok bu yönünü seviyorum).
Elektrikli Araçlar
Etrafa bakınarak dolaşırken birden arkamızda bir araba beliriverdiğini hissediyor ve hemen kenara çekiliyoruz. Geldiğini hiç duymadık. Çünkü bu elektrikli arabalar neredeyse hiç ses çıkarmadan ilerliyorlar. Norveçlilerin korna çalma alışkanlıkları da olmadığından yürürken çevrenize bakarak olmanız gerekiyor.
Elektrikli araçlardan söz açılmışken, neden çoğu kişinin elektrikli araç tercih ettiğini orada yaşayan birine sorduk. Gerçekten onlara göre ucuz mu burada yoksa başka bir sebebi mi var diye. Hükümet çok düşük vergi politikası uyguluyormuş elektrikli araçlar için. Böyle bir araç aldığınızda kredi kullanımında da kolaylıklar sağlanıyormuş. Hükümetin 2025 yılına kadar ülkede petrolle çalışan arabaları tamamen kaldırma hedefi doğrultusunda yapılıyormuş tüm bunlar. Asıl amaç tabi ki çevreye olabildiğince daha az zarar vermek ve belki ikinci amaç daha sessiz sakin bir şehir ortamı oluşturmak. Bunları duyunca, ülkemizde de bu günleri görebilsek keşkeleri dolanıyor dilimize.
Petrol ve Stavanger
Norveç, Birleşmiş Milletler raporlarına göre yaşam standartları bakımından dünyanın en ileri ve en pahalı ülkelerinden biri. Norveç’in bu maddi refah düzeyine çıkmasını sağlayan ana unsur ise denizlerinde çıkan petrolü. 1960’lı yılların sonlarında Norveç sularında keşfedilen petrol ve doğal gaz Norveç’e büyük bir refah kazandırıyor. Şu an dünyanın 3. en büyük petrol ihracatçısı konumunda. Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın %25’ini petrol gelirleri oluşturuyor.
Stavanger petrolün bulunması öncesinde balıkçılık ve konserve üretimleriyle gündemde olan bir şehirken birden petrol merkezi haline geliveriyor. Şehir merkezinde büyük bir de Petrol Müzesi var. Müzede petrol çıkarılmasında kullanılan ekipmanlar, geçmişten günümüze 50 yıldan yaşanan tecrübeler sergileniyor.
Valberg Kulesi
Şehir merkezine 4 km’lik bir yürüyüş yaparak ulaşıyoruz bulunduğumuz konumdan. Önce Petrol müzesine uğruyoruz, oradan da ara sokaklara girerek Valberg kulesine. Bu yapı, eski bir gözetleme kulesi. 1853 yılında şehrin en yüksek noktasına inşa edilmiştir. Burada bir bekçi bekler ve yangın çıktığında herkesi uyarırmış. Burası şehrin en yüksek noktası olduğundan manzarası da ayrı güzel.
Otel Fiyatı
Bu tarihi kuleyi gördükten sonra artık aşağıya inme vakti. Bu tarihi yarımadanın biraz daha ilerisine doğru yürüyoruz. Karşımıza görünüşüyle bizi etkileyen bir otel çıkıyor. Merak edip fiyatlarına bakıyoruz. Hotel Victoria’da bir gece iki kişi konaklama ücreti bu yazının yazıldığı gün itibariyle 6000₺.
Bu ücret tarifesini görünce zaman kaybetmeden uzaklaşıyoruz tabi ki otelden. Bu örneği buradaki pahalılığı anlatmak için verdim. Türkiye’de hali vakti yerinde biri bile olsanız, eğer önceden uygun fiyata rezervasyon yapıp hazırlıklı gelmezseniz Norveç sizi üzebilir.
Stavanger Şehir Merkezi
Stavanger’in bizim deyimimizle “çarşısına” geldik sonunda. Burası konser platformlarının kurulduğu, birçok restoranın yan yana dizildiği, şehrin nabzının attığı yer kısaca. Buradaki koyda bir sürü teknenin park halinde olması ayrı bir güzellik katmış manzaraya. Fotoğrafta arkada biraz önce uğradığımız Valberg Kulesi de görülebiliyor.
Şehir merkezinde büyük bir de park var. Bu parktaki banklarda oturup çevreyi izledik bir süre. Güneşin batmaya yaklaştığı saatlerde suya yansımasıyla oluşan güzellik bizi bizden aldı. Güneş batmaya yaklaşıyor dememe bakmayın, sadece biraz daha yan taraftan vuruyor 🙂
Stavanger Eski Şehri (Gamle Stavanger)
Parkta biraz oturup dinlendikten sonra yarımadanın diğer tarafından yürümeye devam ettik.
Bizi kendisine çeken şirin bir sokaktan yukarı doğru çıktık ki, işte Stavanger eski şehrindeyiz.
Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla Gamle Stavanger evlerinin sağlı sollu yerleştiği sokakta tarihte bir yolculuk yapıyor gibiydik.
Konserve Fabrikası
Eskiden dünyanın her köşesine sardalya konservesi üreten bir fabrika var Stavanger’de. 1916-1950 yıllarında aktif olarak çalışan fabrika sonrasında müze olarak kullanılmaya devam ediliyor. Eski şehrin sokaklarında dolaşırken bu fabrikaya da uğradık ancak kapalı olduğu için ziyaret edemedik. Bir dahaki gelişimizde görürüz dedik bir daha geleceğimize emin bir şekilde.
Stavanger Konser Salonu
Stavanger eski şehir sokakları bizi Stavanger Konser Salonu’da çıkardı. Yapımı 2012 yılında tamamlanan bu yapı 10 yıldır birçok konsere ev sahipliği yapıyor.
Merkez Tren İstasyonu
Konser salonuna geldiğimizde artık yorulduğumuzu farketmeye başladık. Martı tarzı scooter’lara binmek istedik ancak hattımız yurtdışına kapalı olduğu için ödeme onay sms’i alamıyorduk. Biz de Merkez Tren İstasyonu’na kadar yürüyüp oradan trene binip eve geri dönmeye karar verdik. Aslında planımızda bir yeri daha görmek vardı: Stavanger katedrali. Yapım tarihi 1900’lü yıllara dayanan katedrali tadilatta olduğu için maalesef göremedik. Eğer tadilat biterse bir dahaki sefere görürüz diye umuyoruz.
Stavanger Merkez Tren İstasyonu
Saat 22:30 oldu ama hava kararmadığı için bize hala 17:00 sıralarıymış gibi geliyor. Saat ve zaman algımız değişse de bedenlerimiz yorgunluğumuzu bize ayak bileklerimizden bildirmeye başladı. Eve geri dönüşte toplu taşıma kullanmaya karar veriyoruz, yürüyecek halimiz kalmadı çünkü. Trenle sadece iki durak gittikten sonra ineceğiz.
Biletlerimizi temassız ödemeyle aldık. Kartımız olmasaydı bilet alamayacaktık çünkü bilet gişesi yok burada. Norveç’te neredeyse her yerde kart kullanılıyor, tuvaletlerde bile. Nakit para kullanımı yok denecek kadar az yerde var. Buraya gelirken döviz bozdurmak yerine yurtdışı kullanımına açık (Visa ya da Mastercard markalı) bir kart getirmek çok daha mantıklı olacaktır. Yoksa tuvalete bile gidemezsiniz benden söylemesi.
Bu arada, bir tam bilet 41 kron yani ortalama 76₺. Arkadaşım öğrenci olduğu için yarı fiyatına biniyor. Hayatımızdaki en pahalı şehir içi yolculuğunu yaptıktan sonra trenden iniyoruz.
Minber Kayası (Preikestolen) Yürüyüş Parkuru
Ertesi gün hedefimiz Stavanger denince akla ilk gelen turistik rotalardan biri olan Minber Kayası’na tırmanmak. Tırmanmak derken tabi ki profesyonel bir tırmanış değil bu, çok dik parkurlardan yürümeyi kastediyorum. Yolumuz gidiş dönüş 4 saat kadar süreceği için yanımıza suyumuzu ve yiyeceklerimizi alarak yürüyüşe başlıyoruz. Parkur beklediğimden çok daha zor çıkıyor. Az değil 604 metrelik bir yüksekliğe çıkmamız gerekiyor. Şanslıyız ki bu yürüyüş yolu artan popülaritesi sebebiyle 2013 yılında iyileştirilmiş. Öncesinde bu dik yokuşlu rotayı katetmek çok daha zormuş.
Preikestolen (Pulpit Rock) Yürüyüş Yolu
Arada bir mola verdiğimiz 1.5 saatlik bir yürüyüş sonrası hedefe ulaşıyoruz. Burası Stavanger’in ünlü Minber Kayası. Bu zorlu yolculuk sonrası muhteşem vadi manzarasının keyfini çıkarmak daha bir değerli hale geliyor.
Bu kayayı Atlet Thomas Peter Randulf bir gemi yolculuğu esnasında görüyor ve ilk fırsatta dağ yolundan buraya ulaşıyor. Bu keşifle birlikte birçok insanın dikkatini bu doğal oluşumun misafirleri her geçen gün artış gösteriyor.
1 saat kadar dinlendikten sonra geri dönüş yolculuğuna başlıyoruz. Yeşilin çokluğu ve içimize çektiğimiz tertemiz havayla birlikte aynı yolu kullanarak iniyoruz Minber Kayası’ndan. Başladığımız konuma yeniden ulaşmak daha kolay ama sanki daha uzun sürüyor.
Preikestolen Geri Dönüş Yolu
Çok yorulmuş olacağım ki, başladığımız yere döndüğümde size bir dondurma ısmarlayacağım diye vaatte bulunuyorum arkadaşlarıma. Sonrasında bunun pahalıya patlayacak bir vaat olduğu aklıma gelmedi değil ama artık çok geçti. Resimde gördüğünüz dondurma sadece 48 kron yani 90₺. Buralarda ısmarlama vaadinde bulunurken biraz dikkatli olmakta fayda var 🙂 Diğer yandan son zamanlarda pahalılık ülkemizde de öyle arttı ki, buradaki fiyatlara çok da şaşırmıyoruz. Burada asgari ücret 27.000 kron civarındaymış merak edenler için.
Viking Festivali
Stavanger’de Viking Festivali düzenleniyormuş yılda bir defa. Şanslıyız ki bizim oraya gidişimiz de bu festivale denk gelmiş.
Ne oluyormuş viking festivali diye ertesi gün bir yağmur fırtınasına rağmen gittik.
Bizdeki yörük festivalleri gibi bir ortamla karşılaştık. Büyük bir alana eski yemek kapları, oklar, takılar geleneksel kıyafetler gibi farklı alanlarda üretim ve satış yapan çadırlar kurulmuş.
Tabi ki geleneksel viking gemileri de kıyıya demirlenmiş.
Aşırı yağmur ve fırtına sebebiyle pek ayrıntılı gezemesek de bu ortamı gördüğümüz için mutlu olduk açıkçası.
Geri Dönüş Vakti
Biz oradayken büyük bir de müzik festivali vardı. Bu festival kapsamında ünlü gruplardan Guns&Roses’ın konseri olduğunu da duyduk. Arkadaşlarım gitmeyi düşündüler ama ücretinin 120$’a yakın olduğunu duyunca vazgeçtiler. Bense bu grubu hiç dinlemedim öncesinde. Dinlesem de bu ücreti duyduktan sonra Spotify’dan dinlemeyi tercih ederdim sanırım 🙂
Önce Oslo’ya trenle 7 saat sonra Polonya Varşova aktarmalı İstanbul’a geri döndük. Arkadaşlarım İstanbul’da kaldılar. Beni Ankara’ya 4 saatlik hızlı tren yolculuğu bekliyordu ek olarak. 2 tren, 2 uçak yolculuğu yani 3 aktarmalı uzun bir yolculuktu ama buna değdi.
Bu yazıda size Stavanger’den aktarmak istediklerim bu kadar 🙂 Bir sonraki seyahatte görüşmek üzere.