Abdulfettah Ebû Gudde: Arayana İlim Kazan’dan Gelir
Abdulfettah Ebû Gudde rahmetullahi aleyh (d. 1917 – v. 1997) son yüzyılın alanında muteber hadis âlimlerinden biridir. Mısır’daki Ezher Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerine ihtisas yaptı ve Şam Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1966 yılında Suriye’de Baasçılar tarafından hapsedilmiş olan bu âlim okula döndükten sonra profesör olmuş ve hadis, hadis usulü ve fıkıh usulü derslerini okutmuştur. Çok titiz ve derinlemesine incelemeler yaptığı için İslâm ilimlerinde saygınlık kazanmış; tarih, eğitim ve öğretim metotlarıyla ilgili çokça eser kaleme almıştır. Klasik kaynaklarda gizli kalmış mühim bilgileri gün yüzüne çıkarmasıyla kitapları ilimle uğraşan herkesin başvuru kaynağı olmuştur.
Ebû Gudde yazdığı İlim Yolunda Sabır adlı eserinde ilim için canını dişine katan fedakâr âlimlerin yaşamlarını anlatmış ve kendisinin de benzer bir anısı olduğunu söyleyerek okuyucuyla paylaşmıştır. Biz de bu hikâyede fakirlikle sınandığı, nefsiyle mücadele ettiği talebelik yıllarında bir kitabı bulabilmek için gösterdiği azmi, fedakârlığı siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.
Arayana İlim, Kazan’dan Gelir
Kahire sokaklarında ayaklarını sürüye sürüye gezen bir talebe vardı. Birine çarpsa yere yığılacak, hastalandı sanılıp hastaneye yatırılacaktı. Lakin işin aslı şu idi ki; bu talebe bir gün, dört öğündür bir lokma yememişti. Halep’te ikamet eden ailesi devamlı olmasa da harçlık gönderiyordu ama bu sefer göndermemişlerdi. Son gücünü topladı, kendisine çeki düzen verdi ve fakülteye, dersine gitmek için var gücüyle yürüdü.
Dersten çıktıktan sonra dükkânların önünden geçerken bir kitapçıda çokça istediği, nadir bulunan bir kitaba rastladı. İçeri girdi, fiyatını sordu ama ne duyacağını gayet iyi biliyordu. Yemek yemek için dahi para bulamayan bu talebenin bu kitabı almasına imkân yoktu ta ki boynundaki atkıyı fark edene kadar. Ebû Gudde dükkânın camına yansıyan görüntüsüne baktı ve babasından miras kalan İran işi atkısının üzerinde eliyle dolaştı. “Bu, bu gerçekten iyi bir ücret eder…” diye düşünüyordu ama bir yerde de baba mirasıydı. “İlim mirası, malın mirasından daha evladır.” Onun bu düşüncesine karşılık nefsi “Ama bu çok değerli ve aile yadigârı bir eşya. Hem sana da çok yakışıyor!” Ebû Gudde neredeyse bir an nefsine kanıyor, kitabı almaktan vazgeçiyordu ki; “Ben aşağı yukarı bir buçuk metrelik bu kumaşı elden çıkaramadığım için ilmimi mi elden çıkarayım?” diyerek onu satmaya karar verdi. Karşılığında da o çok istediği kitabını aldı.
Aynı gün kitaptan arda kalan beş kuruşuyla öğrenci evine dönmüştü ve midesi hâlâ açtı. Aynı evde kaldığı başka bir talebe yanına gelip aç olduğunu, parası olup olmadığını sorduğunda ona kalan parasını verdi, ikisi için bir şeyler alıp gelmesini söyledi. Lakin o akşam ve tüm gece boyunca beklediği hâlde arkadaşı gelmemişti. “Allah’tan hayırlısı! Ben kitaplarıma sarılayım da varsın arkadaşım benden bir çorba içsin…” diyerek uykuya daldı.
Ertesi yıl durumunu biraz daha toparlayan Ebû Gudde hac vazifesini yapmak için kutsal topraklara gitmişti. Oraya giderken uzun zamandır aradığı bir yazma eser vardı ki Hindistan’da basılmış ve ondan sonra hiçbir yerde bulunamamıştı. Halep’te, Şam’da, Kahire’de defalarca aramış ama asla muvaffak olamamıştı. Hatta sorduğu bir kişi Rusya’da Kazan’da olabileceğini söylemişti, “Rusya nerede ben neredeyim? Allah büyüktür!” diyerek neredeyse vazgeçmişti.
Fakülteden hocasının “Çok önemli bir eser, keşke edinebilseniz.” dediği bu kitabı Mekke sokaklarında dolaşırken belki bulurum diye umutsuzca girdiği bir kitapçıya sordu ve satıcının verdiği cevabı defalarca tekrarlattı zira duyduklarına inanamamıştı “Evet, o kitap elimde vardı ama bir hafta önce Taşkentli bir âlime iyi bir fiyata sattım!” Ebû Gudde bunu duyduğuna sevinse mi üzülse mi bilemiyordu ama bulamayacağını düşündüğü o eserin Mekke’nin münzevi bir sokağına çok az bir süre önce uğradığını öğrenince heyecanını bastıramadı.
Hemen o Taşkentli âlimi sordu, kitapçı ismini söyledi ama nerede oturduğunu bilmiyordu. İlmin peşinde yürümeye âşık olan Ebû Gudde başladı Mekke sokaklarını karış karış gezmeye. Gördüğü her Buharalıya bu âlimi soruyor, onların kaldığı mekânlara girip çıkıyor, yolda yürüyen herkesi çevirip “Sen o musun?” diye bakınıyordu. Aradan bir hafta geçmişti ama bu bahsi geçen âlimden bir ize rastlayamamıştı.
Kâbe’nin yanına geldi ve tavafının esnasında dualar edegeldi “Allah’ım! Allah’ım! Ne olur beni bu kitaba ulaştır…” Sonra kenara geçip oturdu: “Dediler ki; bu eser Hindistan’da basıldı ama orada kaldı. Âlimler içinde Doğu’da da Batı’da da ona rastlayan olmadı. Boşuna arama, tüm ümmet coğrafyasını dolaşsan da onu bulamazsın, bir ara Rusya’da görülmüş ama sen oraya varamazsın…”
Ebû Gudde çaresiz kendi kendine mırıldanırken Mescid-i Haram çevresinde dolaşmaya başladı ve Şamlı eski bir tacire rastladı, selamlaştıktan sonra yoluna devam etti. Artık umudunun son damlasını da tüketmek üzereydi ki ne kaybederim diye bu tacire de aradığı adamı soruverdi. “Evet, hatırladım. Şu karşıdaki dükkân onun damadının dükkânı. Ona sor, sana söyler…”
Artık Ebû Gudde ne yaptı, adama sarıldı mı, ellerini mi öptü, şükür secdelerine mi vardı bilinmez koşarak o dükkâna girdi ve en sonunda aradığı adamı buluverdi. Kitap hâlâ ondaydı, onun istediği bir fiyattan satın aldı.
Rabbine şükretmek için birkaç ciltten oluşan eserine sarılarak Kâbe’ye gelen bu fedakâr ve azimli genç dilinde aynı cümleleri tekrarlıyordu:
İlimle yoğrulan yürek yorulmaz yürümekten,
Âlimin yazdığı bir sayfa değerlidir maldan, servetten.
Herkese çalıştığının karşılığı mutlaka verilir,
Hakkıyla ararsa talebe, ilim dünyanın diğer ucundan gelir.
Kaynakça
- Ebû Gudde, Abdulfettah. İlim Yolunda Sabır. Ankara. Takdim Kitap, 2021.
- Ebû Gudde, Abdulfettah. Zamanın Kıymeti. Ankara. Takdim Kitap, 2019.
- İslam Ansiklopedisi. (2023). Ebû Gudde, Abdülfettâh. Erişim Adresi
https://islamansiklopedisi.org.tr/ebu-gudde-abdulfettah
İstanbul Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldu. Yazım hayatı 2010 yılında kısa hikâye ve öykülerle başladı. Muhtelif yayınevlerinde editörlük ve kitap özeti yazarlığı yaptı. Kolektif öykü kitaplarına yazar olarak katkıda bulundu, yazıları muhtelif dergilerde çevrimiçi ve matbu olarak yayınlandı. İlk romanı “Doğru Yol Ekspresi” Motto Yayınları tarafından yayınlanarak 2021 yılında okuyucuyla buluştu.