Bu yılın şubat ayı yıllarca unutulmayacak ne çok duyguyu; acıyı, şükrü beraberinde getirdi. Ülkemizde ve Suriye’de gerçekleşen deprem, dünyanın sesiyle örtbas ettiğimiz, ötelediğimiz ana meseleyi tüm gerçekliğiyle sarsıcı bir şekilde gündemimize düşürdü. Bununla birlikte umudun en yoğun halini yaşadık, insanlarımızı enkaz altından kurtarabilmek ve acılarını bir nebze hafifletebilmek için herkes elinden geleni azami gayretleriyle öne sürdü ve elbette bu gayretimiz devam etmekte. Bu haberimizde afet ortasında umutlu bekleyişlerin olağanüstü neticelerini; hassasiyetlerin, gayretlerin hikayesini dinliyoruz.
Bekleyişler ve Günler Sonra Gelen Haberler
Zamana karşı yarışın olduğu şehirlerde umutlu bekleyişler uzun günlerce sürdü.
13 yaşındaki Berat Yücel depremden 209 saat sonra enkaz altından kurtarıldı. Depreme odasında yakalanmıştı ve enkaz altında geçirdiği sürede ise kitap okuduğunu söyledi. Antakya’da da baba-kız 209 saat sonra enkazdan sağ çıkarıldı. Babanın kurtulmasının ardından kızı Fatma, enkazdan çıkarılırken parmağını kaldırarak şehadet getirdi. Yine Antakya’da bir binanın enkazından 14 yaşındaki Osman Halebiye depremin 260. saatinde enkazdan sağ çıkarıldı. Adıyaman’da ise 77 yaşındaki Fatma Güngör, depremin 212. saatinde kurtarıldı.
Bana Su Değil Önce Başörtüsü Verin
Enkaz altında kurtarılmakta olan bir teyzemizin sözleri, “Önce başörtüsü verin.” Biz bu güzel hassasiyeti sanılanın aksine hiç yitirmedik. Bu toprakların mayasında vardı bu. Dirayetli, merhametli, hassasiyetlere duyarlı hanımlar, beyler, çocuklar.
Yaşlı Teyzemizin Yardımı
Her yaştan, gönüllü olarak depremzedelerin bir nebze acılarını hafifletmek için koşuşturan insanımız objektiflere de yansıdı. Bu fotoğrafta ise yaşlı bir teyzemizin depremden etkilenen şehirlere götürülecek olan ağır bir bağış paketi taşıdığını görüyoruz.
İnsanımız Tek Yürek Yardım İçin Sahalarda
Türkiye’nin, köylerden metropollere, istisnasız her kesiminden tüm insanlarımız yardım için gece gündüz ayakta. Yardım-kurtarma çalışmaları, yiyecek, giyecek, çocuklara oyuncak yapımı, barınma, ısınma gibi pek çok etmeni içine alan yardımlar yapılmaya devam ediliyor. Herkes kendi imkanını, kabiliyetlerini göz önüne alarak devletimizin, kurumların önderliğinde yardımlara katkıda sunuyor. AFAD’ın daveti üzerine deprem bölgesine gitmek için binlerce gönüllü vatandaş Adana, Gaziantep, Adıyaman, Urfa ‘ya gün boyu düzenlenen seferlerle götürüldü.
Sabah aynı şekilde kalkacağımızdan emin, belki yarının meşguliyetlerini, kaygılarını düşünerek başımızı yastığa koyuyoruz. Oysa yeni bir güne uyanıp tekrar vücudumuzu aktifleştirebilmek ne büyük bir nimet. Ruhumuzun sesini kıstığımızda ise dünyanın gürültüsü içinde kaygılarımızda boğulur hale geliyoruz. Sonra hatırlıyoruz acı bir gerçeklikle. Çünkü insanız, çünkü unutuyoruz.