Alışkanlıklarımızı Nasıl Şekillendiririz?
Hayatınızla ilgili yeni kararlar alıp, bunları uygulamada başarısız olduğunuz oldu mu? Birçoğumuzun “Sabahları erken uyanacağım, günlük Kuran okuyacağım, yeni bir dil öğreneceğim.” şeklinde uzayan, ilk birkaç gün harika bir şekilde uyduğumuz bir süre sonra masanın üstünde toz tutmaya mahkum bıraktığımız bir listesi olmuştur.
Peki ya neden yeni bir alışkanlığı hayatımıza katmak istediğimizde başarısız oluyoruz? Bu yazımız yeni bir alışkanlık edinirken başarısız olunca kendini suçlayanların yüreğine su serpecek cinsten, çünkü Güney Kaliforniya Üniversitesinde davranış bilimci ve “İyi alışkanlıklar, Kötü Alışkanlıklar” kitabının yazarı Dr. Wendy Wood’a göre hayatında değişiklik yapma olasılığı sadece irade gücüyle çok nadir gerçekleşiyor.
Ama bunun öncesinde alışkanlıkların ne olduğunu ve nasıl oluştuklarını bilmekte fayda var. Beynimizin belirli bir bağlamla belirli bir davranış arasında ilişki kurmasıyla oluşan alışkanlıklar, Dr.Wood’a göre günlük yaşantımızdaki davranışlarımızların yaklaşık %40 kadarını oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ancak her davranışımız alışkanlığa dönüşmüyor, çünkü alışkanlıkların oluşmasında beynimizdeki nörotransmitterlerin de etkisi var. Beynimizin keyifli bir şeye maruz kaldığında salgıladığı dopamin, kendimizi iyi hissetmemizi sağlamakla beraber alışkanlıklarımızı da şekillendirir.
Salgılanan dopaminle beraber beynimiz zaman, bağlam ve davranış arasındaki ilişkiyi kaydeder ve ödül mekanizması geliştirir. Yani beyninizin dopamin salgılama umudu, sizi gece uyumadan önce telefonunuza bakmaya ya da eve girer girmez televizyonu açmaya itiyor olabilir. Çok geçmeden beynimizde depolanan alışkanlıklar kimi zaman ödül mekanizması son bulsa bile hayatımızın bir parçası olarak kalmaya devam edebiliyor.
Peki ya Alışkanlıklarımızı Nasıl Değiştirebiliriz?
Alışkanlık değiştirme oranı üzerine yapılan bir çalışma, bir iş yerindeki çalışanların asansör yerine merdiven kullanıp kullanmayacağını ölçtü. İlk başta çalışanlara hareket ve sağlıkla ilgili bir eğitim vermelerine rağmen asansör/merdiven kullanma eğilimlerinde kayda değer bir değişim görülmedi. Bunun üzerine asansör kapılarının kapanma süresini 16 saniye arttırdıklarında, çalışanların üçte birinin merdiven kullanmaya başladı. Bu çalışmadaki dikkat çekici bulgu ise, asansör hızını normale döndürdüklerinde bile çalışanların merdiveni asansöre tercih etmeleri oldu.
Sonuç olarak yeni bir alışkanlık edinmeye yardımcı etmenlerden biri, buna yardımcı ortam oluşturmaktır. Çünkü yeni bir ortamda yeni bir davranış kazanmaya çalışırken beynimizin ödül mekanizmasını devreye sokabiliriz.
Dr.Wood’a göre davranış değişikliği konusunda çevremizle iş birliği içinde çalışmalıyız. Bu noktada planlama yapmanın ve kendini tanımanın önemi ortaya çıkıyor. Spor salonuna gitmek bize zor geliyorsa sporumuzu odamızda yapmalıyız. Ya da kitap okuma alışkanlığını bir türlü oluşturamıyorsak belki de bu sefer bilim kurgu değil gezi yazısı okumayı denemeliyiz.
Alışkanlıklarımızla İlgili Başka Neler Bilmeliyiz?
Alışkanlıklarımız ile ilgili aklımızda tutmamız gereken bir diğer şey ise alışkanlıklarımızın bisiklete binmek ya da yüzmek gibi prosedürel hafızada depolandığıdır. Dolayısıyla alışkanlıklarımızı değiştirmek sandığımız kadar kolay olmayabilir. Dr.Wood’a göre sadece irademizi ortaya koyarak bu değişimi gerçekleştirebileceğimize inanmaksa hiç gerçekçi değil. Ona göre hayatında köklü bir değişikliği gerçekleştirme olasılığı olan insanlar, iradelerini genellikle devre dışı bırakanlar.
Çünkü alışkanlıkların beynimizde yer etmesinin sebebi iradeli olmamız değil, istikrarlı oluşumuzdan kaynaklıdır ve alışkanlık edinirken yaşanan zorlu adaptasyon sürecinde gösterdiğimiz istikrar, başarı oranımızı belirler. Asansör kapıları geç kapandığı için isteseler de istemeseler de merdiven kullanan çalışanlar, bir süre düzenli olarak merdiven kullandılar ve bir alışkanlık edindiler.
Kısacası hepimiz kendi istikametinde yol alırken davranışlarımızı değiştirmek belki zor olabilir ama imkansız değil. Bu sefer iradeli olmak yerine istikrarlı olmayı ve hayatımıza yeni bir şeyler katmayı deneyelim. Bu, eve sağ ayakla ve selam vererek girmek, pazartesi-perşembe orucu tutmak ya da gece uyumadan önce Âyetü’l-kürsî okumak gibi sünnetleri uygulamak olabilir. Ya da en basitinden karşımızdaki insana gülümsemeyi alışkanlık haline getirmeye çalışırken sevap kazanıp hem de kendimizi çok daha iyi hissettiğimizi fark edebilirsiniz.
Üniversite öğrencisi. Kitap okumayı, yeni yerler görmeyi ve farklı tatla denemeyi seviyor.