Avrupa’nın En Eski 10 Camisi
Avrupa’daki camilerin tarihi ne kadar eski? Hangi camide hangi kültürlerin izi var hiç merak ettiniz mi? Bu listemizde, Endülüs Emevi Devleti’nin sanat dolu, Osmanlı’nın haşmetli zamanlarından miras kalan ve İslam dünyasından izler taşıyan Avrupa’nın en eski camilerine yolculuk yapacağız. Bu mescidler, zamanında ilim halkalarının kurulduğu ve Müslümanların sığındığı birer vaha oldular. Bazı izler silinse de camiden kiliseye çevrilmiş yapılarda İslam mimarisinden kalanları görmek mümkün.
Gelin tarihte bir yolculuğa çıkalım ve sırasıyla, Kurtuba, Almonaster la Real (Al Munastir), Bab al-Mardum, las Tornerías (Al-Mustimim), Cuma (Hüdavendigâr), Çelebi Sultan Mehmet, Ebu Bekir, Alaca İmaret, Mustafa Paşa ve Hüseyin Paşa camilerine bir göz atalım.
Kurtuba Cami (8. Yüzyıl)
Endülüs’ün ihtişamlı zamanlarından günümüze ulaşan bu eser, İspanya’nın Córdoba kentinde yer alıyor. Endülüs Emevi Devleti’nin başkenti olduğu zamanlarda, kentin ev sahipliği yaptığı yüzlerce camiden şüphesiz en gözde olanı. Kurtuba’nın 1236’da tekrar Hristiyanların eline geçmesinden sonra kiliseye çevrilen caminin, üç yüz asır boyunca yapısı aynı kalmıştı. Daha sonra bazı sütunları kaldırıldı ve çeşitli ilaveler yapıldı fakat köklü bir değişikliği olmamıştır.
Kurtuba Cami, tarihi dokusu ile iki dinin mirasını taşıyor. Bölge halkı tarafından hâlâ Mezquita (Mescid) olarak anılıyor ve görenleri büyülemeye devam ediyor.
Almonaster la Real Camisi (9. Yüzyıl)
İspanya’nın Almonaster la Real kasabasında yer alan yapının tarihi 9. ve 10. Yüzyıllara dayanıyor. Vizigotlardan kaldığı düşünülen bir bazilikanın kalıntıları üzerine inşa edilmiş olan cami, Emeviler döneminden günümüze ulaşmış az sayıda mimari eserden biridir. Bu yapı Avrupa’nın en eski camilerinden olmasının yanında İspanya’nın kırsal alanına yapılmış tek camidir.
Bab al-Mardum Cami (10. Yüzyıl)
Günümüze ulaşmış en eski camilerden bir diğeri yine İspanya’da karşımıza çıkıyor. Geçmişte Medine olarak adlandırılan ve varlıklı Müslümanların yaşadığı bölgede, Toledo şehrinde yer alan mimari eser, mütevazı yapısına etkileyici bir atmosfer katan geometrik şekilleri ve Kufi hat süslemeleri ile Mağrip mimarisinin temâşâ edilebileceği yapılardan biri. Diğer yandan 11. Yüzyılın sonlarına doğru şehrin Hristiyanların eline geçmesinin ardından cami kiliseye dönüştürüldü.
Las Tornerías Cami (11. Yüzyıl)
İspanya’nın Toledo şehrinde zamana meydan okuyan bir diğer cami ise las Tornerías. 11. Yüzyılın ortalarında Roma döneminin kalıntıları üzerinde inşa edildi. Yapının tasarımı Bab Al Mardum Cami ile benzer özelliklere sahip. Hristiyanların Müslüman bölgelerine olan işgalinden sonra bu yapı farklı amaçlar için kullanılmış. Günümüzde ise özel bir kuruluşun himayesinde geçici sergilere ev sahipliği yapıyor.
Cuma (Hüdavendigâr) Cami (14.yüzyıl)
Sanat ve ilmi geniş coğrafyalara yayan Osmanlı’dan bir miras Hüdavengidar. Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri Filibe’de yer alıyor. 14. Yüzyılda Sultan I. Murat tarafından yaptırılmış olan cami, Balkan ve Bizans mimarisinden izler taşıyor. Aynı zamanda erken Osmanlı mimarisinin Balkanlardaki önemli örneklerindendir.
Çelebi Sultan Mehmet Cami (15. Yüzyıl)
Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yer alan cami Bayezid Cami olarak da biliniyor. Avrupa’nın en önemli İslami eseri olarak kabul edilen caminin ahşap çatısı, aynı ölçüde dikkat çekiyor. Diğer yandan Çelebi Sultan Mehmet’in caminin yapımı sırasında vefat etmesi üzere, inşaatının aceleyle bitmiş olduğu kaydedilmiş. Bu sebeple, bazı görüşlere göre planlan çoğu şey yapılmamış ya da tasarlanandan farklı yapılmış. Bunlarla birlikte, I. Balkan Savaşı’ndan, 2017’de maruz kaldığı yangına kadar cami farklı hasarlar almış olmasına rağmen hâlâ iyi bir koruma altında değil.
Ebubekir Cami (14. – 15. Yüzyıllar)
Bulgaristan’daki bir diğer Osmanlı mirası Ebubekir Cami. Yambol şehrinde yer alan eser, Evliya Çelebi’nin notlarında övgüyle bahsettiği bir yapı olma özelliği taşıyor. Diğer yandan hâlâ faaliyette olsa da, geçmişte başından geçenler pek iyi değil. 1989 yılına kadar var olan rejim sebebiyle, yapı çeşitli amaçlar için kullanılmış ve oldukça zarar görmüş. 90’lı yıllarda tekrar ibadete açmak isteyen Müslümanlar, camiyi onarmak amacıyla çıktıkları yolu, yüzlerce yıllık süslemelere zarar vererek sonlandırmışlardı.
Alaca İmaret Cami (15. Yüzyıl)
Selanik’te 15. Yüzyıl Osmanlı mimarisini temsil eden kıymetli yapılardan biri de Alaca Cami. Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid Devri vezirlerinden Selânik Valisi İshak Paşa tarafından yaptırılan caminin Balkan Savaşı’ndan sonra minaresi yıktırıldı. O zamandan beri ibadethane özelliklerini yavaş yavaş yitiren yapı, günümüzde farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Mustafa Paşa Cami (15. Yüzyıl)
Yavuz Sultan Selim’in veziri Mustafa Paşa tarafından yaptırılan eser Makedonya’nın başkenti Üsküp’ü süsleyen en eski cami. Caminin bir diğer önemli özelliği de yenileme çalışmaları haricinde hiçbir eklemenin yapılmaması ve özgün yapısının günümüze kadar korunmasıdır. Konum ve korunma itibariyle cami, Balkanlardaki İslam mimarisinin önemli temsili.
Hüseyin Paşa Cami (16. Yüzyıl)
Avrupa’daki en eski camileri listemizin son durağı Karadağ. Taşlıca şehrinde yer alan Hüseyin Paşa Cami 1573-1594 yılları arasında Bodur Hüseyin Paşa yaptırmış. Balkan camileri arasında en yüksek minareye sahip sayılıyor. Günümüzde Müslümanlar için aktif bir ibadethane olmasının yanında, bünyesindeki kutsal emanetlerle Hristiyan halkın da uğradığı bir cami olmuş. Ayrıca camide 1573 yılına ait bir kilim ve 1571 yılına ait 233 sayfalık el yazması Kur’an-ı Kerim bulunuyor.