Tasavvuf Edebiyatı

Bektaşîliğin Ayakçısı: Abdal Mûsâ

Tekke edebiyatı olarak da bilinen Tasavvuf edebiyatı tekkelerin etrafında halkla iç içe bir şekilde gelişmiş bir edebiyattır. Bu edebiyatın kökleşip yayılmasında Mevlevilik, Yesevilik, Bektaşilik gibi tarikatların merkezi olan tekkeler daha çok etkili olmuştur. Serimizin bu yazısında Bektaşîliğin on iki postundan on birincisi ayakçı postunun sahibi Abdal Mûsâ Sultan’ı ele alacağız.

Hayatı

Elde bulunan kaynakların eksikliği nedeniyle Abdal Mûsâ hakkında bilinen bilgiler kısıtlıdır. O en çok erenliği ve kerametleriyle halk arasında yayılmış, namını almış bir sufidir. Kendisinin kesin doğum ve ölüm tarihi bilinmese de Azerbaycanlı olduğu bilinir. Azerbaycan ve Batı İran üzerinden Anadolu’ya gelen mutasavvıf şair, Anadolu’da ilahi aşka giden yolu Bektaşîlik dergâhında bulur. Anlatıla gelen rivayetlere göre annesi Ana Sultan babası ise Hasan Gazi’dir. Hacı Bektaşî Velî’nin halifesi olan Abdal Mûsâ aynı zamanda Hacı Bektaşî’nin akrabasıdır. Dedesi Haydar Ata’nın Hacı Bektaşî’nin amcası olduğu bilinir. 14.yüzyılda yaşayan Abdal Mûsâ için Orhan Gazi’nin silah arkadaşı olduğu Bursa’nın fethinde savaştığı da rivayet edilir. Hacı Bektaşî’nin müridi olup onun yanında ölümüne kadar kalmış bir süre sonra oradan ayrılmıştır.

Abdal Mûsâ’nın sıfatı olan abdal kelimesi Bektaşîliğe has sıfatlardan biridir. Abdal Arapçadan gelmekte olup karşılık, birinin yerine geçen anlamına gelen bedel ve bedîl sözcüğünün çoğuludur. TDK sözlüğünde abdal gezgin derviş, tasavvufta manevi üst rütbe anlamına gelir. Tasavvufi manada ise dünyevi ilgilerden uzak, kendisini Allah yoluna adayan, sufî veya eren anlamına gelmektedir. Halk arasında ise derviş, ermiş, veli, âşık, hak dostu gibi tanımlanır. Tarikatlarda sufiler müridi oldukları sufinin yerine geçer, onun halifesi olarak onun gibi irşad görevine devam eder. Peygamber Efendimiz’in (sav) kendi döneminde olduğu gibi İslam’ı yaymak, insanları Allah için ibadete çağırmak için müridi olduğu sufiden icazet alır ve farklı bölgelere giderler. Abdal Mûsâ Bektaşî tekkesinde önce ilk hizmet evresi olan ayakçı olarak çalışmış, sonra erenlerinden olmuş, sultan makamını almış, ardından Bektaşî Veli’nin halifesi olmuş, abdallığa yükselmiştir. Bektaşî tarikatındaki on iki postta kendisine atfedilen postun adı ayakçı postudur. Postlardan on birincisi olan postun adı Ayakçı Postu: Abdal Mûsâ Sultan makamı olarak geçer.        

Abdal Mûsâ Türbesi
Abdal Mûsâ Türbesi

Abdal Mûsâ hakkında halk arasında anlatıla gelen, menkıbelerde yazan bazı kerametler söz konusudur. Kerametlerine Abdal Musa Sultan Velâyetnamesi’nde ve bazı Bektaşî menkıbelerinde rastlanılır. Söylenen kerametlerden biri velâyetnamede şöyle geçmektedir: Abdal Musa Sultan, bir pamuk içine kor halinde bir ateş parçasını müridlerinden biriyle, Geyikli Baba’ya gönderir. Geyikli baba da, ona bir bakraç içinde geyik sütü gönderir. Bu kerametin, yorumu da, “hayvanatı iradesine bağlamak, bitkilere hükmetmekten zordur.

Alevi-Bektaşî şiir geleneğinin kurucusu olarak kabul edilen Kaygusuz Abdal, Abdal Mûsâ’nın öğrencisidir. Abdal Mûsâ irşad görevini yerine getirmiş, büyük erenler ozanlar yetiştirmiştir. Bunlardan en önemlisi Kaygusuz Abdal olmuştur. Alevi-Bektaşî kültürünün en önemli şairlerinden olan Kaygusuz Abdal, abdal adını hem mertebesinden hem de müridi olduğu Abdal Musa’dan dolayı almıştır. Asıl adı Alâeddin Gaybî olan Kaygusuz Abdal’a hocası Abdal Mûsâ Gaybî, kaygudan reha buldun, şimdiden sonra Kaygusuz oldun demiş ve kaygusuz lakabını vermiştir. Abdal Musa Velâyetnamesinde Kaygusuz Abdal’ın babasının onun müridliğine karşı olduğuna dair bir söylence ve keramet anlatılır. Buna göre Kaygusuz Abdal’ın babası Alaiye Beyi Hüsameddin Mahmud oğlunun Abdal Mûsâ’ya bağlanmasına karşı çıkar ve onu kurtarmak için yardım alır. Teke Beyi’nin desteği ile ordu halinde dergâha gider ve odunları yığarlar. Abdal Mûsâ’yı yakmak için odunları ateşe verseler de Abdal Mûsâ üç yüz kadar müridi ile semah ederek içinden geçer, yanan ateşi söndürür. Bu durumu gören Kaygusuz’un babası Abdal Mûsâ’nın elini öper ve oğlunun müritliğine karşı çıkmaktan vazgeçer.

Kendisi hakkında en çok bilgiye ulaştığımız öğrencisi Kaygusuz Abdal eserlerinden fikir edildiğinde Abdal Musa’nın 90-110 yıl yaşadığı düşünülür. Antalya’nın Elmalı/Tekke köyünde vefat ettiği tahmin edilir. Mezarı Abdal Musa zaviyesinin içerisinde bulunur. 14.yüzyılda Selçuklu mimarisi esas alınarak inşa edilen türbeyi 17. Yüzyılda Evliya Çelebi gezmiş ve kaleme almıştır. Günümüzde de tahribe uğramış olsa da yine de Alevi-Bektaşîler tarafından ziyaret edilen bir türbedir.

Edebi Kişiliği ve Eserleri

Eserlerinden elimize çok fazla bir şey ulaşmamış olması onun edebi yönü hakkında bilgi sahibi olmamızın önünde engeldir. Kendisinin Yunus Emre şiirinden etkilendiği, Alevi-Bektaşî şiiri denilen nefeslerden söylediği bilinir. Yunus Emre’nin başlattığına Abdal Mûsâ yön vermiş, onun öğrencileri bundan feyiz almıştır. Kaygusuz Abdal bu kültürle beslenmiş, şiirleri bu yüzden güzelleşmiş, doruğa ulaşmıştır. Abdal Mûsa’nın şiirleri ile Alevi-Bektaşî edebiyatı daha bir anlam kazanmış, seçkin örnekleri verilmeye başlanmıştır.

Eserlerinden dört şiir(nefes) ile Pend-nâme adı altında yazılmış kısa bir öğüt metni ulaşmıştır. Eserinde dünyaya meyletmemek, Allah yolunda olup o yoldan ayrılmamak, vakti boşa harcamamak, dışı değil içi yani gönlü güzelleştirmek gibi birçok öğüt yer alır. (Duran, 2015) Kendisine ait olmasa da onun vefatının ardından hayatına, kerametlerine, şahsiyetine dair eserler kaleme alınmıştır. Bunlar bizlere ışık tutmuş, Abdal Mûsâ’nın önemine önem katmıştır. Başta Kaygusuz Abdal olmak üzere müridleri, öğrencileri onun düşüncelerine eklemeler yaparak yaymış, irşad görevlerini yerine getirmişlerdir. Abdal Musa Velâyetnâmesi yazarı belli olmayan Bektaşî Velâyetnâmeleri içindedir ve hacim olarak küçüktür. Metinde görülen dil ve anlatım özellikleri gösterir ki bu eser 15.yüzyıla aittir. Abdal Musa Velâyetnâmesi Abdal Mûsâ hakkında kerametleri ve halkla olan ilişkisini bizlere yansıtan en iyi kaynaklardandır.

Abdal Mûsâ’dan Bir Seçmece

Kim ne bilür bizi nice soydanuz
Ne zerre ottan ne hod sudanuz

Bizim meftunumuz marifet söyler
Biz Horasan mülkündeki baydanuz

Yedi deniz bizim keşkülümüzde
Hacem umman ise biz de göldenüz

Hızır İlyas bizim yoldaşımızdır
Ne zerrece Günden ne de Aydanuz

Yedi tamu bize nevbehar oldu
Sekiz uçmak içindeki köydenüz

Bizim zahmımıza merhem bulunmaz
Biz kudret okuna gizli yaydanuz

Turda Musa durup münacat eyler
Neslimizi sorarsanız ”Hoy” danuz

Ali geldi adım bahane
Güvercin donunda kondum cihana

Abdal Musa oldum geldim zemana
Arif anlar bizi nice sırdanuz.

Kaynaklar

1.Alay, O. (2019). Velilik ve Keramet Bağlamında Abdal Musa’nın Gerçek ve Menkıbevi Hayatı-Şahsiyeti. Turkish Academic Research Review , 4 (2), 267-278.

2.Duran, D. D. (2015, Haziran 22). Haziran 22, 2023 Türk Edebiyatı İsimler Szölüğü: https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/abdal-musa

3.Köprülü, O. F. (1988). Haziran 25, 2023 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/abdal-musa

4.Türk Dili ve Edebiyatı. (2007). Haziran 25, 2023 www.turkedebiyati.org: https://www.turkedebiyati.org/abdal-musa.html

5.Uludağ, S. (tarih yok). Haziran 25, 2023 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/abdal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu