Bir Katolik Yazarın İslam Sanatı Üzerine Düşünceleri
İslam’ın zarif ve estetik ruhunun sanattaki yansımaları bizleri çoğu zaman mest eder. Peki Müslüman olmayan birinin İslam sanatı hakkındaki düşünceleri ne olur dersiniz? Gelin Avellina Balestri’nin yazısından derlenen bu haberle İslam sanatına onun penceresinden bakmış olalım:
Sanatsal bir doğası olan İslam kültüründe en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de yaratıcılığa olan yatkınlığı olmuştur. Bu yazı, tasarım, tekstil, moda, mimari ve daha birçok alanda geçerli. Aslında, İslam ile olumlu tanışmama vesile olan; Anthony Quinn’in başrolünde olduğu, Hz. Muhammed’in yüzünü hiç göstermeden hikayesini anlatmayı başarabilen, bir sinema harikası olan Çağrı filmini izlemem olmuştu.
Yüzünün gösterilmiyor oluşu, Müslüman dünyasının çoğunda dikkat edilen, Allah’ın ve peygamberlerin suretlerini oluşturmayı yasaklayan geleneğe uygun olandı. Çünkü bu gelenek genel anlamda yaratma eylemini sadece tanrıya atfetmekteydi. Yine de bu durum sanatın gelişmesini hiçbir şekilde engellemedi, aksine tasarıma derin yatırım yapan bir kültürün doğmasına vesile oldu.
Matematik, Geometri ve İslam Sanatı
Bu sanat şekli, İslam bilginlerinin büyük ölçüde katkıda bulunduğu bir alan olan matematik simetrisi ile derinden bağlantılıdır. Okul yıllarında cebri hiç sevmediğimi açıkça söyleyebilirim. Ama bu bilginlerin matematiğin dünyadaki düzenin ve dolayısıyla Tanrı’nın ilahi düzeninin bir kanıtı olduğunu düşünerek mistik yönünü bulması beni çok etkiledi. Dolayısıyla bu düzeni yansıtan tüm tasarımlar, doğadaki düzeni yaratan yaratıcının varlığına işaret ediyor.
Bunun çarpıcı bir örneği, renklerden, ışıktan yararlanarak uygun bir tasarımla çiçek dürbünü etkisi yaratan ve insanlara ebediyetin görkemli görüntüsünü sunan İran’daki İsfahan Ulu Camii’dir. Babası dini antikalarla uğraşmış biri olarak Hristiyan ve İslam sanatını karşıt değil, tamamlayıcı olarak görüyorum. Etrafımızda gördüklerimizden esinlenerek “alt yaratmayı” vurgulayan stilleri ve bakış açılarını takdir ettiğim gibi yaşamın iç işleyişini düzenli tasarım kalıplarıyla anlatan tarzları ve perspektifleri de takdir ediyorum.
Kur’an Okuma Sanatı ve Ezan
Arapça ilahilerin kökeninin uzun kervan seyahatlerinde sürü hayvanlarını sakinleştirmede kullanılan nağmelere dayandığı söylenir. Bu geleneksel şarkı söyleme tarzı daha sonra İslam’a girmiş, dini yaşamın büyük bir parçası olan ezan ve Kuran’ın okunuşunda etkileri olmuştur.
Arapça Hat Sanatı
Sanat, hayatın mucizesine ışık tutan bir yolculuktur. Bu da yazıyla tezahür eder. Arap kaligrafisi sanat aracılığıyla Allah ve kul arasında bir bağ oluşturma fikrine kulak veren bir estetiğe sahiptir. Görünüşten daha derin olan İslami edebiyat, hoş detaylar ve inceliklerle doludur. Benim için özellikle Mevlana’nın eserleri buna çok güzel bir örnektir. Aşk ve hidayet peşindeki ilahi arayışında hem sadeliği hem derinliği yakalamayı başarabiliyor.
Tüm bu sanatsal başarılarda, ilahi varlığın dünyamızdaki tezahürlerini tefekkür etmemizi sağlayan İslami kültürle ortak bir zemin ve anlayış bulduğumu hissettim.