İçeriklerRamazan

Dünyadan Bayram Manzaraları-3

Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler: “Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.”

Ramazan ayı gelirken her müminin yüreği bağışlanma umudu ile yeşerir. Bu ayı güzel geçirip Ramazan Bayram’ına ulaşma gayesi içinde her Müslüman ibadetlerine ağırlık verir. Orucunu en iyi şekilde tutup nefsinden vesveselerden uzak bir ay geçirmek ister. Efendimiz (sav) de söylediği hadisi şeriflerde Allah’a itaat edip de orucu tutanların mükâfatlandırılacağının müjdesini vermiştir.

Bi’ Dünya Haber olarak siz takipçilerimizle gerek sosyal medya hesaplarımızla gerekse ajandamız ve kampımızla gerekse sitemizde yer alan Ramazan özel haberleriyle güzel ve dolu dolu bir Ramazan geçirdik. Ramazan ayının sona ermesiyle şimdi de sizlere dünyadan Ramazan Bayramı sahnelerini sunuyoruz. Bir önceki yazıda verilen 5 ülkenin ardından Ramazan Bayramı manzaralarına devam ediyoruz. Hadi gelin hep birlikte başka ülkelerdeki Ramazan Bayramı nasıl geçiyormuş birlikte bakalım.

İsveç’te Ramazan Bayramı

Isvecte Ramazan Bayrami
Stockholm Cami

Yazımıza kadrajımızı Müslümanların azınlık olduğu bir ülkeye İsveç’e çevirerek başlıyoruz. En uzun oruçların (yaklaşık 20 saat) tutulduğu ülke olarak İsveç’te hem İslam’a hem de Ramazan ayına dair pek çok yanlış kanı mevcut. Lakin yine de bu kadar uzun süre aç kalmalarından ötürü gayrimüslimler Müslümanlara saygı duyuyor ve sabırlarından etkileniyorlar. İsveç aynı zamanda kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülkelerden biri ve bu yüzden ülkelerine değil başka ülkelere zekat ve fitrelerini gönderiyorlar.

İslam dinini sonradan tanımış İsveç’te doğup büyümüş bir mühtedi kardeşimizle yaptığımız söyleşide İslâm’ın hayatlara şifa kaynağı olduğunu söylüyor. Ülkesinde en büyük nimetin Müslüman kardeşleriyle cami gibi yerlerde bir araya gelip hüzün ve sevinci paylaşmak olduğunu söylüyor. Bu nimeti Ramazan ayının arttırdığını, hatta bazı iş yerlerinin izinlerde kolaylık sağladığını, sahurda ve iş molalarında ibadetlerine engel olunmadığını söylüyor. Ramazan ayının bereketinden bahseden mühtedi kardeşimiz, İsveç’te Ramazan Bayramının nasıl geçtiğini ise şöyle anlatıyor:

İsveç toplumu birçok anlamda bizden farklı değerlere sahip olduğu için burada bayramı hissetmek ve yaşamak zor oluyor. Aileler, çocuklarının Müslüman kimliğini inşa etme sürecinden endişe duydukları için bayramda özel bir çaba sarf ediyor. Okullar bayramda tatil olmadığı için anne babalar çocuklarına bayram hediyesi, bayram harçlığı ve şekeri vererek çocuklarda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Çoğu aile bayram namazında çocuklarını da camiye getiriyor. Bu vesileyle çocuklar cami avlusunda oyun oynuyor.
Müslüman ülkelerden gelen aileler, kendi geleneklerini devam ettirdiği için onların çocukları bayramı daha anlamlı yaşıyor. Ancak sonradan Müslüman olmuş İsveçliler için durum biraz daha zor. Ben de ihtida ettikten sonra ilk yıllarımda bayramı diğer günlerden farksız geçirdim. Ailem Müslüman değil, bu yüzden özel bir meşgalem yoktu. Şimdi ise Türk olan eşimin ailesini ziyaret ediyoruz. Böyle zamanlarda Müslümanların bayramlaştığı camilere gitmek mühtediler için iyi bir seçenek olabilir. Camiler cemaat bilincini güçlendirdiğinden İsveçli Müslümanlar için bilhassa önem taşıyor.

Son olarak ise mühtedi kardeşimiz İsveç’te Müslümancı yaşamın zor olmasına karşın giderek koşullarının iyileştiğini söylüyor. Orada sahip oldukları kültürel çeşitliliğin ümmet olarak onları bir kıldığını, farklı coğrafyalardan gelen kardeşlerimizin kendine has kültürlerinin İsveç’teki Müslümanlar için bir dayanak olduğunu söylüyor.

Lübnan’da Ramazan Bayramı

Lubnanda Ramazan

Akdeniz’in incisi Lübnan’ın Ramazanlarını seyahatlerinde gördükleri Bursa’ya yerleşerek Türkiye’de yaşamaya karar veren Tarık Kavukçu anlatıyor. Ramazan ayı geldiğinde Lübnan’ın sokaklarının, evlerinin ve kapı pencerelerinin ışıklarla süslendiğini söyleyen Kavukçu, Ramazan davulcularıyla sahura kalktıklarını da söylemeyi ihmal etmiyor. Lübnan’ın tatlısı mamul tatlısının normalde de yapılırken Ramazan’a özel fıstıklı, cevizli, hurmalı olarak çeşitlendiğini söylüyor. Ramazan’ın son on gününde ise camilerde gece programlarının yapıldığından ve itikâfa girildiğinden bahsediyor. Ülkesinde yaşanan Ramazan Bayramlarını ise Tarık kavukçu şöyle anlatıyor:

Bayram hazırlığının en önemli yanı misafirler için hazırlanan tatlılar, kahveler ve şerbetlerdir. Bayramda çeşitli bitkilerden yapılan şerbetler ve kahveler fıstıklı, cevizli, hurmalı kurabiyelerle misafirlere ikram edilir. Ailemizle ve akrabalarımızla bayramlaşırız. Resmi tatil olarak kabul edilen bayramlarımız oldukça canlı ve renkli geçer. Şu an Türkiye’de yaşayan biri olarak elbette memleketimin Ramazanlarını özlüyorum. Ancak Türkiye ve Lübnan arasında çok ciddi farklar yok. Aynı Ramazan neşesini buradaki sevdiklerimizle de yaşayabiliyoruz. Lübnanlıların Ramazan ayında bir araya gelip beraber oldukları gibi inşallah Müslümanlar da birlik içinde olurlar.

Makedonya’da Ramazan Bayramı

Alaca Cami
Alaca Cami

Osmanlı yadigârı, balkanların güzel ülkesi Makedonya’ya Ramazan ayı için göz atıyoruz. Osmanlı’nın mirasçısı Makedonya’da doğmuş, eğitim için Türkiye’ye gelmiş daha sonra ülkesine geri dönmüş olan Ejmen İsmaili ile yaptığımız söyleşide Makedonya’da da tüm dünyada olduğu gibi Ramazan’ın coşkuyla karşılandığını görüyoruz. Dünya telaşından daha da uzaklaşmak istediğimiz bu günlerde Makedonyalılar ev halkıyla birlikte cemaat olarak namazlarını evlerinde eda ediyorlar. İsmaili’nin aktardığına göre ise mukabele geleneği olarak otuz farklı kişi otuz gün boyunca birer cüz okuyarak mukabeleyi tamamlıyor. İslam’a dair birçok hususun aktarıldığı ikindi namazı ardı sohbetlerinde medrese talebeleri bir nevi staj yaparak imamdan görevi devralırlar. Halka açık toplu davetlerin olmadığını, lakin evlerde yetimlere, fakirlere pek çok iftarın verildiğini söyleyen Ejmen İsmaili, Ramazan’a özel nimetler şöyle sıralıyor:

Ramazan olur da iftara özel nimetler olmaz mı? Türkiye’deki Ramazan pidesine benzer bizim de pitalkamız vardır. Pitalka, iftar sofralarımızın vazgeçilmez hamur işidir. İftarın bir diğer vazgeçilmez lezzeti ise kaymaçina tatlısıdır. Kaymaçina da pitalka gibi Ramazan ayına özel yapılır. Bunların yanında güveçte kuru fasulye ve Ramazan paçası (Türk mutfağındaki yoğurt çorbasına benzer) iftar sofralarında sık sık yer alan yemeklerimizdir. İftar bu iki yemekle lezzetini bulur.

Ramazan bayramının resmi bir tatil olarak ilan edildiği ülkelerden Makedonya’da bu günde Müslümanlar bir araya geliyor. Bayram namazına cümbür cemaat gidilip, namazın ardından yapılan tespihten sonra bayram namazına kadar mevlidi şerifler okunuyor. Namazın ardından mezarlık ziyareti yaptıklarını söyleyen Kavukçu, bayram sofralarını şöyle anlatıyor:

Bayram sofrası diğer sofralara benzemez. Sabah kahvaltısı adeta akşam yemeği havasında geçer. Yılın diğer günlerinden farklı bir şekilde güne başlarız. Bu sofraların en güzel tarafı ise duanın en temiz ve en narin hâli ile sofradaki en küçük çocuk tarafından yapılmasıdır. Hem iftar sofralarında hem de bayram sofrasında çocuklar büyüklerinden öğrendikleri duaları okurlar. Öğle namazına kadar dinleniriz. Öğleden sonra başlayan sılayı rahim görevi yatsı vaktine kadar devam eder.

Pakistan’da Ramazan Bayramı

Faysal Cami
Faysal Cami

Ramazan ayı gelince her ülkede her evde farklı hazırlıklar başlıyor. Önceden hazırlanmış tatlılar, süslenen ve temizlenen evler, mahyalar asılan camiler bizlere ramazan ayını dolu dolu yaşama fırsatı verip onu en iyi şekilde hissetmemize neden oluyor. Pakistanlı kardeşimiz Ali Ahmad, ülkesindeki Ramazan sofralarının vazgeçilmezlerini şöyle anlatıyor:

Gerek toplu iftar sofralarında gerekse aile içinde yapılan iftarlarda vazgeçilmez tatlarımız vardır. “Samosa”, Pakistanlılar tarafından en çok sevilen atıştırmalıktır. “Sakanjabeen” (limonata) ve “roh-afza” en fazla tercih edilen içeceklerdir. “Lassi (ayran) ise sahurun vazgeçilmez bir parçasıdır ve hemen hemen her evde yapılır.

Pakistan’da Ramazan bayramı coşku ve neşe içinde geçtiğini, en çok çocukların mutlu olduğu bayramda “eidi” denilen bayram harçlığı alındığını bizlere Pakistanlı kardeşimiz Ali Ahmad anlatıyor. Bayramda insanların bir arada aileleriyle veya arkadaşlarıyla vakit geçirmekten keyif aldığını belirten Ali Ahmad, şehirde yaşatanların memleketlerini ziyaret ettiğini de bizlere aktarıyor. Türkiye’de de Pakistan’da da Raman geçirdiğini söyleyen Ali ahmad aradaki farkları şöyle sıralıyor:

Ramazan’ı hem Pakistan’da hem de Türkiye’de yaşadım. Her iki ülkenin Ramazanlarını karşılaştırdığımda bazı farklılık ve benzerlikler olduğunu söyleyebilirim. Her toplumun farklı bir kültürü ve geleneği olduğundan İslâmiyet’i yaşarken bazı değişiklikler görülebilir. Türkiye’de kadınların teravih namazına gittiğini ve ailelerin camiye büyük oranda çocuklarıyla geldiğini gözlemledim. Hâlbuki Pakistanlı kadınlar ibadet etmek için camiye nadiren giderler. Ayrıca Türkiye’de oruç tutan milyonlarca insan olmasına rağmen yemek alanlarının açık olması ve insanların herkes tarafından görünür şekilde yemek yemesi beni şaşırttı.
Bir diğer farklılık ise teravih namazının kılınışıyla alakalı. Pakistan’da tüm camilerde teravih namazları hatimle kılınırken Türkiye’de sadece belirli camilerde bu uygulama var. Teravihin hatimle kılınmadığı camilerde ise namaz biraz hızlı kılınıyor diyebilirim.
Son olarak Türkiye’de vakıf ve derneklerin daha organize olduğunu, Ramazan boyunca daha geniş kitlelere hitap ettiğini düşünüyorum. Türkiye’deki kurumlar sadece Türkiye’deki insanlara yardım etmekle kalmıyor. Diğer Müslüman ülkelere de odaklanıyor ve onların da kapısını çalıyor. Pakistan’da ise sosyal yardımlaşma daha yerel düzeyde ve ne yazık ki Türkiye’deki gibi sistematik değil.

Ürdün’de Ramazan Bayramı

Ebu Dervis Cami
Ebu Derviş Cami

Ürdün’de Ramazan’ı söyleşimizde bizlere yolu İzmir’den Ürdün’e uzanan kardeşimiz Hediye Abudayeh anlatıyor. “Ah nerede o eski Ramazanlar” dediğimiz Ramazanların Ürdün’de olduğunu söyleyen Abudayeh, sadece yüzde onluk bir kesimin Müslüman olduğu ülkede Ramazan gelince her şeyin yenilenip değiştiğini söylüyor. Gayrimüslim nüfusun hürmet edip, toplum içinde yemek yemekten kaçındıklarını söylüyor.  Ramazan ayına özel tatlardan şunları sıralıyor: Özel yufaksıyla hazırlanan “sambusa”, tel kadayıf olarak da bilinen “katayef”, sofraların olmazsa olmazı içli köftesi “kubbeh”.

Ramazan ayından önce de camilere kadınların gittiğini söyleyen Abudayeh Ramazan şuuru ile cemaatin daha çok arttığını, çocukların namaza teşvik edildiğini söylüyor. Ürdün’de Ramazan özel mesai ve okul saatleri oluşturulmakta ve ders saatleri azaltılmaktadır.  Hediye Abudayeh son olarak bizlere Ürdün’ün Ramazan bayramını anlatıyor:

Ramazan’ı nihayete erdirdiğimiz bayram günleri, Ürdün’de bol ziyaretle geçer. İmkân ölçüsünde yeni kıyafetler satın alarak yeme sünnete uymaya çalışırız. Önce anne baba evinde tüm kardeşler toplanır ve uzun bir bayramlaşma gerçekleşir. Ardından yeme içme faslına geçeriz. Çocuklara bayram harçlığı verilir. Hatta burada kayınpederler gelinlerine ve erkek kardeşler kız kardeşlerine bayram harçlığı verir. Harçlık verme, bayramın en güzel geleneklerindendir. Aile büyüklerimizi ziyaretle devam eden bayram günlerinde ölenleri de yâd eder, kabir ziyareti yaparız.
Bayramda ve hatta Ramazan boyunca misafirlere kulpsuz fincanlarda Suud kahvesi başta olmak üzere çeşitli kahveler ikram ederiz. Kahveyi “mamul” dediğimiz içi hurma dolu kurabiyeler takip eder. Muhabbetle yoğrulan bu ziyaretlerde misafir kalkmaya niyetlendiğinde misafire Türk kahvesi içmesi için ısrar edilir. Bu ısrar ve Türk kahvesi ikramı, sadece misafir kalkma belirtisi gösterince yapılır. Çünkü Türk kahvesinin erken verilmesi, misafire “Kalk, git” demekle eş değerdir. En son misafir kapıdan çıkarken çikolata verilir. Dileyen meşrubat veya çay ikramı da yapabilir.

Zambiya’da Ramazan Bayramı

Tevhid Cami
Tevhid Cami

Farklı dinlerin bir arada bulunduğu Afrika kıtasının güneyindeki yeşil ülke Zambiya ile yazımızı sonlandırıyoruz. Bizlere Ramazan bayramı görüntülerini Zambiya’da doğup büyümüş olan İmran Dhalla anlatıyor. Zambiya’da yer alan Müslümanlardan Zambiyalı olanlar dışında Hindistan ve Arap kökenli Müslümanların da olduğunu söyleyen Dhalla, bu çok kültürlü yapısının en çok Ramazan’da hissedildiğini söylüyor. Buna da yemekler üstünden güzel bir örnekle açıklıyor:

Zambiya’nın meşhur yemeği nshimanın (mısır unuyla yapılan bir yemek) yanı sıra yerli halk pirinç ve sebze ağırlıklı beslenir. Hindistanlı Müslümanlar chapati, biryani ve samosa gibi yiyecekler tüketir. Araplar kendine özgü bir yemek kültürüne sahiptir. Güney Afrika’dan ve diğer Afrika ülkelerinden gelen Müslümanlar ise bambaşka şeyler pişirir.

Zambiya’da nüfus olarak çoğunluğu Hıristiyanlar oluştursa da saygı çerçevesinin korunduğunu, Müslümanlar olarak bir sıkıntı çekmediklerini bizlere İmran söylüyor. Ramazan ayında birlik ve beraberliğin daha çok arttığını da ekleyen İmran Dhalla bakın ülkesinin Ramazan Bayramı’nı nasıl anlatıyor:

Bayramdan bir gece önce Müslümanlar mahallelerindeki camide toplanır. Namazlarını kıldıktan sonra hilali görmek için beklerler. Hilal görüldükten sonra bayram havasına gireriz. Bayram namazları yalnızca camilerde kılınmaz. Daha büyük alanlar tercih edilir ki herkes gelebilsin. Mesela benim mahallemde futbol sahasında kılarız.
Ramazan Bayramı için keçi ya da koyun kesme âdetimiz vardır. Kesilen hayvanın etini ihtiyaç sahiplerine veririz. Evlerde pişen yemekler, toplumdan topluma değişiklik gösterir. Değişmeyen şey, herkesin bir araya toplanması ve birlikte yiyip içmesidir. Zambiyalılar daha çok pirinç ve tavuk pişirirlerken Somalililer keçi eti ve pilav pişirirler. Tatlı olarak helva kavurur, çayla birlikte bisküvi ikram ederler. Hint ve Pakistanlı Müslümanlar ise “biryani” başta olmak üzere en lezzetli yemeklerini hazırlarlar. Yine onlarda da helva yapılır ve gelen misafirlere ikram edilir.
Müslümanı, Hristiyanı, Hindusu, yerlisi, Arap kökenlisi derken dışarıdan bakıldığında Zambiya karışık bir ülke gibi görünebilir. Ancak görünenin aksine oldukça uyumlu bir bütünlük oluştururuz. Birbirimizin dinine ve kültürlerine saygı göstererek yaşarız. Sayısı her geçen gün artan Müslümanlar olarak organize bir yapıdayız çok şükür. Bu yapının kuvvetini en güzel Ramazan ayında idrak ederiz. Yardımlar, iftar sofraları, teravih namazları bizi bir araya getirir. Daha çok kaynaşır, daha sıkı sarılırız birbirimize. Zambiya’nın uyum içinde yaşayan bu toplum yapısını her zaman korumasını dilerim.

Kaynakça

  1. Öztürk, H. E. (Nisan 2022). Bi’ Dünya Ramazan . İstanbul: Duruş Yayınları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu