Efendimiz (sav)’in Dadısı: Ümmü Eymen (r.a)
İslamiyet’in ilk dönemi elbette ki en kıymetli dönemdir. Bu dönemde geleceğe yön veren gelişmeler, örnek olacak kişiler, ibretlik hikâyeler elbette daha çoktur. Asr-ı Saadet’in örnek olan pek çok erkek sahabesi olduğu gibi pek çok kadın sahabe de gerek eğitimci olmasıyla, gerekse hadis aktarıcısı olmasıyla ya da başka bir yönüyle ön plana çıkmış, örnek olmuştur. Bu serimizde bazen bir anne, bazen bir öğretmen, bazen bir savaşçı, bazen ise bir mümin olarak örnek almamız gereken hanım sahabileri ele aldık.
Asr-ı Saadet kelime olarak, Efendimiz (sav)’e peygamberlik görevinin gelmesinin ardından vefatına kadar olan dönemi karşılar. Ama peygamberlik öyle güzel ve yüce bir makamdır ki daha küçüklükte bile kişide zuhur eder, kendini belli eder. Şüphesiz Allah (cc), peygamberini elbette güzel ahlak üzerinde sabit kılmıştır. Bu yazımızın konusunu oluşturan Ümmü Eymen (r.a.); Efendimiz (sav)’in peygamberliğinden öncesini, doğumunu, çocukluğunu görmüş bir kimsedir. Hz. Muhammed (sav)’in peygamber olacağını daha küçükken işaretlerden anlamıştır. Onu hep koruyan, kollayan, öncesinde de sonrasında da yanında olan Hz. Ümmü Eymen’i örnek almaya onun hayatı ile başlayalım.
Ümmü Eymen (ra) Kimdir?
Habeş asıllı olup oğlunun adından dolayı Eymen’in annesi manasında Ümmü Eymen olarak anılan bir hanım sahabidir. Kendisi, Efendimiz’in dedesi Abdülmuttalib’in hizmetinde iken miras yoluyla önce babası Abdullah ve annesi Amine’ye sonra da Efendimiz’e geçmiştir. Hz. Peygamber’in doğumundan itibaren yanında bulunmuş hatta onu emzirmiş bir hanım sahabidir. Annesi Âmine ile birlikte Efendimiz (sav) Medine’ye dayılarını ziyarete gittiğinde de yanında olmuştur. Mekke’ye dönüşte Ebvâ’da Âmine validemiz vefat ettiğinde de 6 yaşındaki Efendimiz (sav)’in yanında Ümmü Eymen bulunmaktaydı. Küçücük bir çocukken onu büyütüp, dadılık yapmış olan Ümmü Eymen’i Hz. Muhammed (sav) ehl-i beytten (ev halkından) görmekteydi.
Hz. Muhammed (sav), Hz. Hatice (ranha) ile evlendiğinde Ümmü Eymen’i âzat etmiştir. Ümmü Eymen ilk önce Ubeyd b. Zeyd el-Hazrecî ile evlendi. Adında yer alan Eymen isimli oğlu bu evliliğinden doğmuştur. Ümmü Eymen, Efendimiz (sav)’e peygamberlik geldiğinde ev halkıyla birlikte ilk Müslüman olanlardan olmuştur.
İslamiyet’ten sonra vefat eden kocasının ardından Hz. Muhammed (sav)’in: “Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen Ümmü Eymen ile evlensin.”, sözü üzerine Zeyd b. Hârise talip olmuş ve onunla evlenmiştir. Bu evliliğinden ise Üsam b. Zeyd dünyaya gelmiştir. Efendimiz (sav), hilafetinden sonra kendisini sık sık ziyaret ettiği Ümmü Eymen’e “Annemden sonra annem.” derdi. Ümmü Eymen, Efendimiz (sav)’in vefatını gördüğü gibi Hz. Ömer (ra)’in vefatını da görmüştür. Hz. Muhammed (sav)’in vefatından beş ay sonra, Hz. Ömer’in (ra) vefatından ise yirmi gün sonra vefat ettiği rivayet edilmiştir.
Savaşlara Katılan Bir Kadın
Ümmü Eymen (r.anha) aynı zamanda savaşa katılan büyük İslam kadınlarından biridir. Yaşı 65 civarında olmasına rağmen Hz. Muhammed (sav) ile Uhud Savaşı’na katılmıştır. Uhud Savaşı’nda bozgunculardan kaçan bir grup Müslüman’a yerden toprak alıp yüzlerine serpmiş: “Kılıcınızı bize verin, siz evinize gidip elinize kirmanı alıp yün eğirin!” demiştir. Kendisi gibi kahraman hanımlarla Uhud Savaşı’na katılıp savaşanlara su dağıtmış, yaralıları tedavi etmiş ve onları uğradıkları bozgunda gayrete teşvik etmiştir.
Yine aynı şekilde bir grup kadınla beraber Hayber Gazvesi’ne katılmasının ardından kendisine ganimet payından verilmiştir. Oğulları Eymen (ra) ve Üsâme (ra) ile birlikte katıldıkları Huneyn Gazvesi’nde Hz. Peygamber (sav)’i koruyanlardan biri olan oğlu Eymen (ra) şehit düşmüştür. Daha sonrasında Mûte Savaşı’nda ise savaşın kumandanlarından olan kocası Zeyd b. Hârise (ra) şehit düşmüştür.
Koruyup Kollayan Bir Anne
Efendimiz 6 yaşında iken dayısını ve babasının kabrini ziyarete Medine’ye gittiklerinde yaşanan olayı Ümmü Eymen şöyle anlatır:
Ümmü Eymen bu hadiseyi hemen Hz. Amine’ye söyledi. Âmine validemizin vefatı Ümmü Eymen’in Hz. Muhammed’i sahiplenmesinde, ona merhamet ve şefkat göstermesinde etkili olmuştur. Sonrasında Efendimiz’i dedesi Abdülmüttalib’e teslim etse de ona bakmaktan asla geri kalmamıştır. Onu her zaman korumuş, kollamıştır. Öyle ki onu hicretlerinde de yalnız bırakmamış; önce onunla beraber Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret etmiştir. Böylelikle iki hicret sevabı elde eden Ümmü Eymen, Hz. Peygamber’in daima yanında olmuştur.
Ümmü Eymen, Efendimiz’in vefatından sonra Hz. Ömer (ra) ve Hz. Ebu Bekir (ra) kendisini ziyarete geldiklerinde gözyaşlarını tutamamış ve ağlamıştır. Niye ağladığı sorulduğunda ise şunları söylemiştir:
Ben Allah Rasûlü’nün vefatına, onun dünyadan ayrılışına ağlamıyorum. Ben de biliyorum ki Allah katında olanlar, elbette bu dünyadan çok daha iyidir. Onun aramızdan ayrılmasıyla birlikte sabah akşam gelen o vahyin kesildiğine ağlıyorum.
Ümmü Eymen her koşulda davasına sahip oluşuyla ve davasına ortak olanlara verdiği destekle bizlere örnek olmuştur. “Ben kadınım, ne yapabilirim ki?” dememiş, savaşlara katılmış, hicretlerde Efendimiz’i yalnız bırakmamıştır. Bir anne merhametini her zaman diri tutmuş Allah’ın Rasulü tarafından cennetlik olduğu söylenmiştir. Allah ondan razı olsun, hayatı bizlere örnek olsun. Amin.
Yararlanılan Kaynaklar
- Işık, H. E. (Eylül 2006). Hanım Sahabiler. İzmir: Gül Yurdu Yayınları.
- Lalegül Tv Youtube Kanalı – Hanım Sahabeler Serisi
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.