Endülüs’te Dini Hayat
Endülüs’te dini hayatı ele alacağımız bu yazıda, Müslümanların o dönemde ibadetlerini nasıl yerine getirdiklerini ve bu konudaki hassasiyetlerini inceleyeceğiz. Onların ibadetleri ve ibadet mahalleri, dini günlerini nasıl geçirdiklerinden bahsedeceğiz. Ayrıca Endülüs’teki gayrimüslimlerin dini hayatlarını nasıl yaşadıklarına da kısaca değineceğiz.
Fetihle birlikte Endülüs’e gelen Müslümanların nüfusu yaklaşık elli-altmış bin kadardı. İlerleyen zamanlarda Müslümanların çeşitli sebeplerle bu bölgeye gelmesi neticesinde Endülüs toplumunda Müslüman nüfusu artmıştır. Fakat Müslüman nüfusun asıl artışı VIII-IX. yüzyıllarda gerçekleşen İslamlaşma faaliyetleri sonucunda yerli halkın önemli bir bölümün İslam’ı tercih etmesiyle yaşanmıştır. Yerli halktan İslam’a girenlerin ilk nesline Musâlime, daha sonrakilere ise Müvelledûn denmiştir.
İlk dönemlerde Endülüs’te Müslümanların toplum nezdinde azınlık olması dönemin idarecilerince Müslümanların Hristiyanlar arasında eriyip gideceği endişesine yol açmıştır. Fakat bu endişenin yersiz olduğu sonraki gelişmelerle ortaya çıkmıştır. Çünkü oradaki Müslümanlar, Hristiyan çoğunluğun arasında erimemenin İslam’a sıkı bir şekilde sarılmakla ve dini kimliklerini korumakla mümkün olduğunun farkındaydılar. Bu nedenle ilk günden itibaren yerleştikleri yerlere mescitler inşa etmiş ve dini bilgilerin öğretildiği mektepler tesis etmişlerdir.
Müslümanlardaki bu sağlam dini şuur sayesinde Hristiyanlar arasında erimek bir yana onların büyük bir kısmının İslam’ı seçmesinde etkili olmuşlardır. Endülüs’teki Müslümanlar dinlerine bu derece sadık olup bunu günlük hayatlarına yansıttıkları için İslam gayrimüslim yerli halk arasında bu kadar derin tesir etmiştir.
Endülüs’te genel olarak şer’i kuralların uygulanmasında titiz davranılmış ve gevşeklik gösterilmemiştir. Bu konuda gevşeklik gösteren kimi idareciler ise halkın çok büyük tepkisiyle karşılaşmışlardır. Tepkiler kimi zaman bu tür idarecilerin saraylarına saldırmaya ve onu sürgün etmeye varacak kadar şiddetli olmuştur. Dinin kutsallarına saygıda kusur etmek de cezalandırılmak için yeterli bir sebep olarak görülmüştür.
İbadetler
Endülüslü Müslümanların önemli özelliklerinden biri de onların ibadetlerinde epey titizlik göstermeleriydi. İbadetler arasında ise namazın özel bir yeri vardı. Hem kuzeyde devam eden Hristiyan tehdidi hem de ülke içindeki gayrimüslimler karşısında birliktelik sağlamak için namaza özel ve sembolik bir değer vermişlerdir. Bu nedenle çarşı pazarı denetlemekle görevli olan Muhtesib’e, ezan okununca sokaktaki ve han-hamam gibi yerlerdeki insanlara camiye gitmelerini emretme yetkisi de verilmişti. Böylece cemaatle namaz kılmak toplumsal bir alışkanlık haline getirilmeye çalışılmıştır.
Oruç ibadeti de Endülüslü Müslümanlar tarafından titizlikle yerine getirdiği bir ibadetti. Özrü bulunmayan herkesin yerine getirdiği bu ibadete henüz ergenlik çağına ermemiş güç yetirebilen çocuklar da katılırdı. Ramazan geceleri halk camilerde toplanıp nafile ibadetler yapardı. Kuran ise Ramazan’da daha fazla okunurdu. Teravih namazları da Endülüs’te titizlikle eda edilirdi. Özellikle Ramazan’da toplumsal yardımlaşma had safhaya varırdı. Hükümdarların Ramazan ayında yoksullara sadaka dağıtması ise gelenek haline gelmişti. Bu iş için memurlar görevlendirilirdi. Bu memurlar sokak sokak gezerek yoksulları tespit eder ve yardımları ulaştırırdı.
O günkü İslam coğrafyasında kutsal topraklara en uzak olan bölge Endülüs’tü ve hac yolculuğu en az beş-altı ay süren zorlu bir yolculuğu gerektiriyordu. Buna rağmen bu ibadeti yerine getirmek isteyen Endülüslü Müslümanlar büyük bir coşku ile kafileler halinde kutsal topraklara akın etmiştir. Hac yolcularına devletin herhangi bir engellemesi olmadığı gibi katkısı da olmamıştır.
Endülüs’te birçok kez yaşanan kuraklık nedeniyle Müslümanların topluca yağmur duasına çıktığı bilinmektedir. Ayrıca güneş ve ay tutulması (husuf ve küsuf) sırasında camilerde toplanıp namaz kılınmıştır. Sonuç olarak Endülüs toplumunun genel olarak dini hamaset ve heyecanının yüksek olduğu söylenebilir. Dini vecibelerini hassasiyetle yerine getirilmesine bağlı olarak da zühd hayatı yaygınlık kazanmıştı. Fakat bu toplumun her ferdinin aynı dini hassasiyete sahip olduğunu göstermemekle birlikte her toplumda olduğu gibi bu toplumda da aksi örneklerin bulunduğu bilinmektedir.
İbadet Mahalleri
Camiler
Müslümanların Endülüs’e gelir gelmez yaptıkları ilk işlerden biri cami ve mescidler inşa etmek olmuştur. Artan Müslüman nüfusla birlikte cami ve mescitlerin sayısı da artmıştır. Öyle ki fetihten elli sene sonra Kurtuba‘daki mescitlerin sayısı 491‘e ulaşmış yaklaşık iki buçuk asır sonra ise 4000‘e yaklaşmıştır. Endülüs’ün diğer şehirlerinde Kurtuba kadar olmasa da camiler inşa edilmiştir.
Her şehir en büyük ve merkez camisine bizdeki Ulucami veya Merkez Cami‘nin karşılığı olarak, el-Camiu’l-Kebir, el-Mescidu’l-Kebir veya el-Mescidü’l-Cami denilmiştir. Endülüslüler arasında bütün camiler arasında Kurtuba Ulucami‘nin çok özel ve mümtaz bir yeri vardı. Öyle ki caminin imamı (sâhibu’s-salat) bizzat devlet başkanı tarafından en saygın fakihler arasından atanırdı ve bu kimse aynı zamanda başkâdılık görevi de yapardı. Ülkenin en büyük camisi olması nedeniyle de el-Câmiu’l-A’zam olarak anılırdı.
Musallâlar
İslam şehirlerinde bayram namazlarını kılmak ve yağmur duasında bulunmak için tahsis edilen şehre yakın düz ve geniş alanlara Musallâ denmiştir. Bu uygulama Endülüs’te de görülmüş ve bu mekanlara Endülüs’te Musallâ‘nın yanı sıra Şerîa da denmiştir. Musallâların hepsinde mihrap ve minber görevi gören basamaklı bir yükseklik olurdu. Her şehirde mutlaka olan musallâlardan bazı büyük şehirlerde iki tane olurdu.
Ribâtlar
Bizde tekke-zaviye denilen kurumların benzerleri Endülüs’te ribât ve rabıta adıyla anılırdı. Bu kurumlar İslam aleminin genelinde olduğu gibi Endülüs’te de zühd ve tasavvufi hayatın gelişmesiyle vücut bulmuştur. XII. yüzyılda Endülüs’te tasavvufi düşüncenin yaygınlaşmasına paralel olarak bu kurumlar da artmıştır. Halk geceleri bu ribatlarda toplanıp birlikte Kur’an okurdu. Ayrıca burada büyük mutasavvıfların şiirleri ilahiler şeklinde söylenir, dini ve ahlaki sohbetler yapılır ve tarikat adabınca zikirler çekilirdi.
Dini Gün ve Geceler
Endülüs’te kutlanan en önemli dini günlerin başında Ramazan ve Kurban bayramları gelirdi. Bayram namazları genellikle musallâlarda eda edilirdi. Namaz sonrasında sarayda hükümdarla birlikte devlet ricalinin, ulemanın ve halkın önde gelenlerinin katıldığı bayramlaşma merasimi yapılırdı. Şehir sokaklarının bayram günü sabahtan akşama kadar oldukça canlı olduğu görülürdü.
Bayram namazından sonra kadınlı erkekli sokağa çıkan insanlar birbirlerine limon, portakal ve gül fırlatarak şakalaşırdı. Ramazan ayının yirmisinden itibaren Kurtuba Ulucami Kadir gecesi için özel olarak hazırlanırdı. Cami tütsülenir, kandiller yakılır minare ise fenerle donatılırdı. Bu geceyi ihya etmek için ülkenin dört bir yanından Müslümanlar Kurtuba Ulucami’ye gelirdi. Oradaki görüntüler ise gelenlerde hayranlık uyandırırdı. Endülüs’te ayrıca Aşure günü ve Mevlit Kandili de özel olarak kutlanan günler arasında idi.
Endülüs’te Dini Hayat Gayrimüslimler
Müslüman hakimiyeti altındaki Endülüs’te yaşayan gayrimüslim halkın kendi dinlerini rahatça yaşamalarına izin verilmiştir. Ülkesi fethedilmiş mağlup bir halk hiçbir coğrafyada Endülüs’teki kadar tolerans iklimine şahit olmamıştır. Onlara genel olarak her zaman kendi mabetlerini kullanma izni verilmiştir.
Hristiyanların kiliseleri pek çok şehirde yoğun olarak mevcuttu. Müslümanlar ise onların kiliselerine saygı duymuş hatta çan çalmalarına da izin vermiştir. Endülüs’teki Hristiyanların kutladıkları veya andıkları üç önemli dini gün vardı. Bunlardan birincisi Mesih’in doğum günü olan Navidad yani mîlat idi. İkinci olarak Miladi senenin başlangıcında Nevruz‘u kutlarlardı. Son olarak ise Aziz Yuhanna‘nın doğum gününün anıldığı el-Unsura adlı kutsal günleri vardı.
Yahudiler ise Endülüs’ün birçok şehrinde kendi mahallelerinde yaşamışlardır. Fakat Müslümanların bulunduğu yerlere de yerleşmelerine engel olunmamıştır. Bu konuda Yahudilere kolaylık sağlanarak din ve inanç hürriyetleri geniş ölçüde korunmuştur. İdarenin tüm kademelerinde ve kurumlarında Hristiyan ve Yahudi kimseler de bulunduğu için Endülüs’te gayrimüslimler kendi din ve geleneklerini muhafaza ederek dini yaşamlarında oldukça rahat hareket etmişlerdir.
Kaynaklar
- Alabudi, Jasim. ”Toplumsal Yapı”, İslam Tarihi ve Medeniyeti, ed. Mehmet Özdemir. 4/349-386. İstanbul: Siyer Yayınları, I. Baskı, 2018.
- Özdemir, Mehmet. ”Endülüs”, TDV İslâm Ansiklopedisi. 11/211-225. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
- __________, Endülüs Müslümanları: Kültür ve Medeniyet, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, VI. Basım, 2021.
- Yiğit, İsmail. ”Ribât”, TDV İslâm Ansiklopedisi. 35/76-79. İstanbul: TDV Yayınları, 2008.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Aynı fakültede İslam tarihinden yüksek lisans yapıyorum. Sanatı ve fotoğraf çekmeyi seviyorum.