Felsefeye Muhalif Görüşlü Bir Şahsiyet: Gazali
Müslüman filozofları tanımaya ve tanıtmaya çabaladığımız serimizin bu haftaki bölümünde İslâm düşünce geleneğine çok önemli katkıları olan, Müslüman filozofları ve birçok Müslüman filozofun görüşlerini etkileyen Meşşai akımının temel esaslarını tenkid etmesiyle tanınan ünlü mutasavvıf ve kelamcı Gazali hakkında konuşacağız.
Gazali Hayatı ve Şahsiyeti
Gazzâlî, 1058 yılında İran’ın Horasan bölgesinde bulunan ve İslam medeniyetine kazandırdığı alim ve devlet adamlarıyla ün yapmış Tûs şehrinde (günümüzde Meşhed şehrinin bulunduğu bölge) dünyaya gelmiştir. İslâm dünyasında Hüccetü’l İslâm veya Zeynüddin gibi lakaplarla tanınan Gazzâlî, orta çağ batı dünyasında Abuhamet ya da Algazel ismiyle bilinmektedir. Bu büyük düşünürün Gazzâlî adıyla anılmasının sebebiyse babasının bir gazzâl (yün eğirici, iplikçi) olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Fars asıllı olarak bilinen Gazzâli’nin ailesi hakkında elimizdeki bilgiler son derece sınırlıdır. İlerleyen dönemlerde tasavvufi kişiliğiyle ön plana çıkacak olan Ahmed adında bir erkek kardeşi ve birkaç da kız kardeşi olduğu bilinmektedir. Babası, tasavvufa ilgi duyan ve dükkanında el emeği ürünlerini satarak geçimini kazanırken aynı zamanda camilerdeki sohbet ve derslere katılarak ilmini artıran biriydi ve oğullarının da nitelikli bir eğitim görmesini diliyordu ama onları hayalindeki gibi okutmaya ömrünün yetmeyeceğini anlayınca bir sûfi dostundan kendisi öldüğünde oğullarının eğitimi ile ilgilenmesini rica etti. Gazzâlî’nin de okuma-yazma, Kur’an ezberi, dil bilgisi, aritmetik gibi alanlarda ilköğrenimini baba dostunun desteğiyle aldığı tahmin edilmektedir. Gazali, çocukluğundan itibaren hem babasından hem de babasının ricasıyla hâmiliğini üstlenen baba dostundan manevi yönden etkilenmiş ve ileride düşüncelerinin temelini oluşturacak tasavvufî kişiliğinin tohumları bu yaşlarında atılmıştır. Pek varlıklı olmayan ve babasının geride bıraktığı az miktardaki mal ile Gazali ve kardeşi Ahmed’in ilk eğitimine destek olan hâmileri, onlara daha fazla yardımcı olamayacağını belirterek bir medreseye gitmelerini tavsiye etmiştir.
Eğitim Hayatı ve Müderrislik Dönemi
İleri düzeydeki eğitimine ilk olarak doğduğu şehir Tûs’ta başlayan Gazzâlî, daha sonrasında bir grup Tûslu genç ile birlikte Nîşâbur’a gitmiş ve meşhur Selçuklu veziri Nizâmülmülk tarafından kurulan Nizâmiye Medresesi’nde ders almaya başlamıştır. Bu medresede daha önceden temel olarak aldığı fıkıh, hadis, akaid gibi dersleri ilerletmiş ve kelam, felsefe gibi ilimlerin başlangıç bilgisini almıştır. Nîşâbur’da geçirdiği süreç içerisinde dönemin en tanınmış kelam âlimi olan Cüveyni’den ders alma fırsatı bulan Gazzâlî, hocasının ölümünden sonra çalışma alanını genişletmek için Nizamülmülk’ün yanına gitmeye karar vermiş ve vezir tarafından büyük hürmet ve ilgiyle karşılanmıştır. Nizamülmülk, bilgisine güvendiği Gazzâlî’yi hem mensubu olduğu Şâfiî mezhebinin güçlenmesi hem de Sünni yönetime düşman olan ve İslam dünyası için büyük tehlike arz eden Bâtıni hareketini durdurması noktasında desteklemiştir. Vezirin yanında bulunduğu yaklaşık 6 yıllık bir süreçte birçok âlim ile tanışmış ve bu entelektüel çevrede yapılan çeşitli ilmi ve fikri münazaralarda rüşdünü ispat ederek ününü artırmıştır. Vezir Nizamülmülk’ün yanında geçirdiği süre zarfında ilmini ve fikrini derinleştiren Gazzâlî, bu çalışması ve bilgisinin karşılığında Nizamülmülk tarafından Nizamiye Medreselerinin en meşhuru olan Bağdat Nizamiye Medresesi’nin müderrisliğine atanmıştır.
Eserlerinin büyük bir kısmını, müderris olarak görev yaptığı dört yıllık süreçte kaleme alan Gazali ayrıca ileride tenkidler yapacağı felsefe, tehafüt (tutarsızlık) ile suçlayacağı filozoflar ve Meşşailik üzerine derinlemesine incelemelerde bulunmuştur. Gazzâlî’nin felsefe, kelam, tasavvuf gibi alanlarda yaptığı derinlemesine çalışmaları onun ruh ve fikir dünyasında bunalımlara yol açmıştır. Gün geçtikçe büyüyen şüphesi onu artık ilmini Allah rızası yolunda değil makam ve şöhret yolunda kullandığı düşüncesine sevk etmiş ve bu düşünce onu hasta etmişti. Artık eskisi gibi ders anlatamıyor, çok kolay takatten düşüyor ve iştahsızlık çekiyordu. Tüm bu yaşadıklarından sonra nefsine ağır gelse de yerini kardeşine bırakarak medreseden ayrılıp inziva bir yaşam sürmeye başladı. İnziva sürecinde birçok farklı şehre giden Gazzâlî, baş eseri olan İhyâ’ü ulûmi’d-dîn’i bu süreçte yazdı. Son olarak doğduğu şehir Tûs’a giden Gazali, çalışmalarına bir süre devam ettikten sonra 1111 yılında, henüz 53 yaşındayken vefat etmiştir.
Felsefi Görüş ve Eserleri
Fıkıh, kelâm, tasavvuf, felsefe, akaid, siyaset, eğitim gibi dini ve akli birçok ilimde söz sahibi olan Gazzâlî, İslam düşünce tarihinde benzerine az rastlanan bir alimimizdir. Bu alanların hepsinde nitelikli ve kapsamlı eserler vermiştir. Gazzâlî, insanların mezheplere, görüşlere ve kişilere taassupla bağlı olmalarını şiddetle eleştiren ve temelinde siyasi üstünlük ve maddi kazanç sağlama gibi dünyevi sebepler yatan mezhepçiliğe karşı çıkmıştır. Ona göre insan kendi mezhebini zihni ve akli faaliyetlerle yine kendisi bulmalı ve şüphe etmelidir zira şüphe gerçeğe ulaşmanın tek yoludur. Gazzâlî de kendinden önceki filozoflardan, felsefeden şüphe etmiş, bu konular üzerine derinlemesine incelemelerde bulunmuş ve ancak bu konulara bir filozof kadar hakim olduğu zaman, konu üzerine tenkitlerde bulunmuştur. Gazzâli’nin eleştirisi sadece filozoflara ve İslam Meşşai felsefesine değildir. O aynı zamanda kendinden önceki kelamcıların tehlikeli olarak görüp hakkında derinlemesine inceleme yapmaktan çekindikleri felsefeye yeterince hakim olamadan yaptıkları sığ, çelişkilerle dolu yorumlarını da eleştirmektedir. Kelamcıların felsefeye karşı çıkışında kullandığı argümanların sıradan insanları bile ikna edemeyecek düzeyde basit olduğunu söyler.
Nizamülmülk tarafından atandığı Bağdat Nizamiye Medresesi’nde İslam filozof ve kelamcıları arasındaki çekişmenin anlaşılması açısından çok önemli bir eseri olan Tehâfütü’l-felâsife’yi kaleme alan Gazzâlî’nin bu eseri yazmadaki esas maksadı Nizâmülmülk’ün kendisinden istediği Eş’arîliği güçlendirmek adına filozofların Ehl-i Sünnet inançları ile ters düşen fikirlerinin yanlış olduğunu göstermek ve çürütmekti. Gazzâlî her ne kadar birtakım filozoflar hakkında küfür ve bid’atçılık gibi dini ithamlarda bulunduysa da eski kelamcılardan farklı olarak felsefeye ve filozoflara karşı tenkitlerini onların delilleri ve mantıki ölçüleriyle felsefi bir zeminde yürüttü. Yani felsefenin sorunlarını ve filozofların yaşadığı çelişkileri yine felsefe yaparak dile getirdi.
Gazzâlî’yi Tanımak İçin;
- El-Munkız mine’d Dalal – Gazzâlî – Beyan Yayınları
- Filozofların Tutarsızlığı (Tehâfütü’l-felâsife) – Gazzâlî – Klasik Yayınları
Referans Alınan Kaynaklar;
- https://islamansiklopedisi.org.tr/gazzali
- https://islamansiklopedisi.org.tr/nizamiye-medresesi
- http://www.isam.org.tr/index.cfm?fuseaction=objects2.detail_content&cid=962