Gönenli Mehmed Efendi: Katilleri İmam Eden Bir Hoca
Gönenli Mehmed Efendi ra (d.1903- v.1991) uzun yıllar Sultanahmet Camii’nin imamlığını yapmış, yakın tarihimizin çokça bilinmeyen ama önemli bir şahsiyetidir. Sadece kendi camisinde değil başka camilere de gidip ders veren imamın zamanla her camide onu bekleyen bir halkası oluşmuştu ve o, bu işlerden asla ücret almamıştı. Okumak için durumu olmayan talebelere hep onun adresi verilmiş, o da yardım isteyenlere maddi destekte bulunmuştur. Kur’an öğreniminin yasaklandığı zamanlarda Mehmed Efendi hiçbir zaman kolay yolu seçmemiş: “Peygamber mirasçısı, yolunun zor olacağını bilir.” deyip emekliliği düşünmemişti.
Aynı zamanda sağlam bir kurra hafız olan bu azimli ve fedakâr hocanın yaşamında, 1943 yılında Denizli Hapishanesi’ne gönderildiği yedi aylık cezaevi serüveninden bir kesitin hikâyesi anlatılacaktır. Hocaefendi, bilerek katiller koğuşunu istemiş ve hapisteki katillere de adam öldürmediğini, onlarla kalmak için orayı seçtiğini söylemiştir. Bu hocadan feyiz alan mahkûmlar namaz ve Kur’an öğretmesi için ona ricalarda bulunmuşlar ve ders silsileleri zamanla diğer koğuşlarda duyurulur olmuştur. Hapishane müdürü mahkûmların ders talebine nizamı korumaları şartıyla izin vermiştir. Tahliye olan birçok mahkûm çevre camilerde gönüllü imamlık yapmıştır. Yani bir nevi hapishane içinde Kur’an kursu oluşturmuş olan bu fedakâr imamın, Kuran-ı Kerim’de bahsedilen Hz. Yusuf aleyhisselam’ın zindanda yaptığına benzer güzel hikâyesini siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.
Katiller İmam Oldu
Sarıların Hamza’nın en küçük oğlu hayta İsmail, 1939 senesinde kahvehanede çıkan bir arbedede kendini mi savunmuş, yoksa bile isteye saldırıya mı geçmiş bilinmez, bir genci bıçaklamış, öldürmüştü. Jandarma geldiğinde babası evde yokmuş, onunla helalleşemeden yaka paça götürülmüştü. Ailesi sonradan duydular ki merkeze, Denizli Cezaevi’ne nakledilmişti. Yirmi iki yaşındaki genç, yağız delikanlı artık katiller koğuşunda kendisi gibi hüküm giymiş katillerle kalacaktı. Kaç yıl yemişti, ne zaman çıkardı, bunlar meçhuldü. Aslında en tuhafı da bu ipe sapa gelmez, kanı deli, eli kanlı İsmail’in, yaklaşık on sekiz sene sonra Ayvacıklar köyünün camisinde imam olmasıydı.
Serserilikten katil olup hapse düşen, hapisten kiri, pası silinip parıldayan bir elmas gibi çıkan bu İsmail’in nasıl imam olduğunu merak edenler çok oldu. Bunu soranlara hikâyesini gururla anlatırdı İmam İsmail ve kendisinden dört sene sonra cezaevine gelen Gönenli Mehmed Efendi’nin koğuşa girer girmez söylediği şu ilahiyle söze başlardı: “Senden gelen hoştur, ya kahırdır ya lütuftur.” Gerisini de şöyle anlatırdı:
“Elimde tespih, bir o yana bir bu yana volta atıyorum, canım fena sıkkın, kafam bozuk. Niye diye sormayın o zamanlar başka işim mi var, elbette kafam bozuk. Neyse ne, demir süngü açıldı başında beyazından takkesiyle ufak tefek bir adam koğuşa girdi. Her birimiz ondan yana döndük, eli yüzü pek temizdi, girer girmez o başta söylediğim ilahiyi okuyuverdi. Biz ne oldu, ne bitti anlamadık, o zamanki koğuş ağamıza baktım, kas katı kesilmiş. Ne anlamış da böyle etkilenmiş merak ettim ki hepimize emri verdi: ‘Herkes çömsün!’ Ne yapalım, biz de çömdük. İlahi biter bitmez anladık ki bu adam bizim gibi değildir, basbayağı hocadır.
Herkes etrafını sardı birden, hürmet ve ikramda bulundu. Yalan değil ben de etkilenmiştim, kafamın bozukluğuna iyi gelmişti sözleri, gözleri. Ağamız hemen sordu: ‘Hocam, bize ne emredersin? Emrindeyim.’ Hoca vakarla baktı her birimizin yüzüne, sonra ağaya döndü ve keskin bir bıçak gibi: ‘Ne diyeyim? Namaza başlayın, herkes namaz kılsın!’ Ağanın yüzü kızardı, gözleri devrildi: ‘Hocam biz namaz, ezan bilmeyiz ki!’ İşte o dakikadan sonra bizim dersler başladı.
Bir alay katilin arasında, nereden, nasıl geldiğini anlayamadığımız bir hoca nurdan halkalar oluşturup Allah’ı, peygamberi, imanı, tevhidi, sünneti, ameli, ibadeti anlatıyordu. Neden zevk alıyorduk, neden istiyorduk bu dersleri gerçekten kendimiz dahi bilmiyorduk. Belki de sıkıntıdan, belki de meraktan ya da pişmanlıktan, her neyse önümüze gelen bu fırsatı kaçırmıyorduk.
Birkaç hafta içinde koğuşta cemaatle kılınan namazlar, ardından okunan sureler, dualar bizlere hapishanede olduğumuzu unutturmuş, sanki yatılı medresede kalıyormuşuz gibi gelmişti. Ahlâk dersleri, peygamberimizin o kutlu ahlâkından örneklerle anlatılıyordu, Mehmed Efendi’nin ağzından dökülen her sözü and içip uygulamaya koyuyorduk. Bu iş sonra duyulur olmuş, diğer koğuşlardan talepler gelmeye başlamış. Müdür bu ısrarlara dayanamayınca hocanın koğuş koğuş gezip ders vermesine izin vermişti.
Yaklaşık yedi sene sonra hepimizi üzen o haberi aldık ki hapishane bu haberle kahrolmuştu. Hocamızın cezası bitmiş, tahliye oluyordu. Elini öptük, helâllik aldık, bizlere dua etti, hepimizin gözlerinden öptü ve Allah’a emanet etti. Verdiği emaneti de iyi korumamız, artık öğrendiklerimizi yaşayıp başkalarına da öğretme görevimiz olduğunu söyledi. O emanet Kur’an’dı, dindi. Onun gitmesiyle eskiye döneceğimizden korktuk ama öyle olmadı, emaneti zayi etmemeye yemin ettik.
Gel zaman git zaman benim tahliye günüm geldi. Söylemeye utanıyorum, övünüyor gibi olmaktan çekiniyorum ama cezaevinden hafız olarak çıkmıştım. Bunu bilen müdür beni birkaç yetkiliye anlatmış, yakın köylerden birinde kitap bilen bir imam arandığını duyunca beni salık vermiş.
İşte böyledir benim hikâyem. Gönenli Mehmed Efendi, benim hocam, imamım, onu cezaevine niye gönderdiler hâlâ tam olarak bilmem ama diyeceğim şudur ki; ona kötülük etmek istemişlerdi lakin bize iyilik ettiler. Onun ders vermesini engellemek istemişlerdi lakin onu, derse en çok ihtiyacı olanlara gönderdiler. Onun susmasını, anlatmamasını istemişlerdi lakin Allah’ı anlatan birinin, onu dinleyecek kişileri her zaman bulacağını düşünemediler. Onun Allah yolundaki mücadelesini bitirmek istemişlerdi lakin Allah’ın kendisi için mücadele edenlere her zaman yeni kapılar açtığını bilemediler…”
Kur’an’da geçen en güzel kıssa,
Bir peygamber ki medrese kurmuş zindanda.
Binlerce yıl sonra o peygamberin yolunda,
Camiye, medreseye sığmaz da Kur’an öğretir koğuşta.
Kaynakça
- Ay, İzzet. Gönenli Mehmed Efendi (Hayatı, Duaları, Vaazları, Hizmetleri, Hatıraları) İstanbul. Yağmur Yayınları, 2018.
- Akakuş, Recep. Vakıf İnsan-Reisü’l-Kurra Gönenli Mehmed Efendi. Ankara. Kurtuba Kitap, 2017.
- İslam Ansiklopedisi. (2023). Gönenli Mehmet Efendi. Erişim adresi:
- Evliyalarımız (2023). Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri. Erişim adresi:http://www.evliyalarimiz.com/gonenli-mehmed-efendi-hazretleri
İstanbul Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldu. Yazım hayatı 2010 yılında kısa hikâye ve öykülerle başladı. Muhtelif yayınevlerinde editörlük ve kitap özeti yazarlığı yaptı. Kolektif öykü kitaplarına yazar olarak katkıda bulundu, yazıları muhtelif dergilerde çevrimiçi ve matbu olarak yayınlandı. İlk romanı “Doğru Yol Ekspresi” Motto Yayınları tarafından yayınlanarak 2021 yılında okuyucuyla buluştu.