Görülecek Yerler Listenize Bu Yıl Suriye’yi Ekleyin
Siz Hiç Suriye’ye Gittiniz Mi?
Otuz-kırk yaşını aşkın, vakti zamanında ilim almak için büyük hevesler taşımış, biraz da kısmetli biriyseniz Suriye’yi ziyaret etmiş olmanız muhtemel. Şam’daki, Halep’teki alimlerin tedrisatından geçmiş yahut bu güzel tarihî şehirleri şöyle bir gezip memlekete dönmüş olabilirsiniz. Peki ya bu ülkenin şehirleri, insanları, alimleri ve tarihiyle yaşam dolu olduğu o yıllara yetişemediyseniz? Suriye sizin için yıllardır süregelen acıların, yok oluşların adıysa?
Biz ilk gençlik yılları Suriye iç savaşına denk gelen gençlerin birçoğu olarak eski Suriye’yi Taha Kılınç kitaplarından okumakla büyüklerimizden dinlemek arasında mekik dokumaktan daha fazlasına güç yetiremedik. Daha doğrusu, yetiremeyiz sanıyorduk. Savaş bitmeden, zulüm gölgesi Suriye’den dağılmadan varlığımızın o topraklarda bir kıymeti yok diye düşünüyorduk. Baktığımız noktanın hatalı olduğunu, bizlere sürekli gurur kaynağı olan sivil toplum kuruluşlarımız öğretti. Evet, biz de Suriye’ye gidebilirdik. Ama hangi yolla?
İHH, Türkiye Diyanet Vakfı, Kızılay gibi kurumlarımızın yıllardır durmaksızın devam ettirdiği insanî yardım çalışmaları son yıllarda sosyal medyanın güçlenmesi ve gençlerin inisiyatif alma metotlarının çeşitlenmesiyle yeni bir boyut kazandı. Artık çeşitli yardım kampanyaları daha bireysel boyutlarda gerçekleştirilip bu güvenilir aracı kurumlarla ihtiyaç bölgelerine teslim edilebiliyor. İşte geçtiğimiz Ekim ayında bizi Suriye Azez’e götüren projemiz de bunlardan biriydi.
Uzun zamandır yakın bir dostumla kurduğumuz Suriye’ye gitme, kampları ve şehirlerden arda kalanları dolaşıp bir yaraya merhem olabilme hayalinin imkansız olmadığını bize yine bu kurumların bir çalışanı öğretti. Diyanet Vakfı’ndan bir yetkili abinin ağzından çıkan “Genç arkadaşlar buralara güzel kampanyalar yürütüp gelsinler, onları burada görmek çok güzel.” gibi teşvik edici ifadelerle durumu kavradık: Gençlerin alanda bulunmasının bizim zannettiğimiz gibi bu tecrübeli kurumlara yük değil, aksine destek olduğunun ayırdına bu ifadelerle vardık.
“Suriye’ye Gitmek İmkansız Değil”
İşte bu şekilde Suriye’yi köşesinden de olsa ziyaret etmenin mümkün olduğunu öğrenip heyecanla planını yaptığımız yardım kampanyamız vasıtasıyla hayatımızın en mühim tecrübelerinden birini yaşadık. Kış aylarına denk gelen kampanyamızın hedefini, daha tecrübeli yardım çalışanlarının tavsiyesiyle “1000 çocuk botu” şeklinde tasarladık. Ve bir aylık yardım toplama sürecimizin sonunda hedeflediğimiz miktarın iki katına ulaştık.
Bu küçük yardım hatırına bizi bölgede ağırlayan, çalışmalarını incelememize, bölge kamplarını ziyaret edip kardeşlerimizin hatırını sorabilmemize vesile olan Türkiye Diyanet Vakfı’na ne kadar teşekkür etsek az. Gidip gördüğümüz manzara bize yapılacak daha çok işimiz olduğunu tekrardan hatırlatsa da, kurumlarımızın bölgede yaptığı işlerin ne kadar takdire şayan olduğunu da bir defa daha fark ettirmiş oldu.
İşte bu yolla tecrübe ettiğimiz “Suriye’ye gitmek imkansız değil.” bilgisini kalbi insanî yardımla atan ve Suriye’yi görmek isteyen tüm genç dostlarımıza anlatmak istedik. Suriye’nin gençlerin gayretiyle şekillenecek çeşit çeşit yardım kampanyalarına hâlâ ihtiyacı var. Biz gençlerin ise yarını hakkaniyetle inşa edebilmek için Suriye’yi hiçbir zaman unutmamaya ihtiyacımız var. Eğer siz de Özgür Suriye’nin inşasına uzanacağına inandığımız bu yola küçük bir taş döşemek ve Suriye’yi ziyaret etmek isterseniz, bu yıl bir insanî yardım kampanyası tasarlamayı yahut bir kampanyanın parçası olmayı ihmal etmeyin. Sevgiler.