Hacı Bektaşi Veli: Diyâr-ı Rûm’un Evliyâsı
Hacı Bektaşi Veli adıyla tanınan 15. yüzyılda etkin olan ve günümüzde de halen etkinliğini sürdüren Bektaşilik tarikatının pirinin asıl adı Muhammed Bektaş’tır. 13. yüzyılda Horasan’ın Nişabur kentinde doğduğu bilinen Hacı Bektaşi Veli’nin babası Seyyid İbrahim annesi Nişarburlu Hatem Hatun’dur. Bektaş ilk eğitimini Ahmet Yesevî müritlerinden olduğu bilinen Lokman Parende’den almıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Nişabur’da Türkistan’ın tanınmış başka âlimlerinden felsefe, hikmet, tasavvuf, edebiyat gibi birçok ilim dalında eğitim almıştır. Bilgilerini Türkistan, İran, Bağdat, Mekke ve Suriye gibi yerlerde olgunluğa eriştiren Hacı Bektaş, Ahmet Yesevî’nin işareti üzerine Anadolu’ya geçmiştir.
Kırk yıl hükmün vardır. Şimdiye dek bizimdi, bundan sonra senindir. Seni Rum’a saldık, Sulucakarahöyük’ü sana yurt verdik. Rûm abdallarına seni baş yaptık.
demesiyle şeyhinin sözünü dinlemiş, Sulucakarahöyük’e (günümüzde adı Hacıbektaş olmuştur) yerleşmiş. Burada müritler yetiştirmiş, halkın sorunlarıyla ilgilenmiş, Anadolu’da Türkler arasında sosyal ve din birliğin canlanmasına yardım ve önderlik etmiş. Düşüncelerini de İslam ve Türk kültürü üzerine kurmuştur.
Hacı Bektaşi Veli ismini ölümünden sonra alan Muhammed Bektaş Hacı unvanını Velâyetnâme’de geçen kerametinden dolayı almıştır. Anadolu’da “Rum abdallarının piri”, “Diyar-ı Rum’un en büyük evliyası” gibi isimlerle, “Hünkâr” ve “Pir” gibi unvanlarla anılmıştır. Kimi kaynaklarda Anadolu’da Amasya, Kayseri, Sivas şehirlerinden geçtiği, kimi kaynaklarda da Gaziantep, Elbistan, Tarsus, Bozhöyük, Muğla Kalesi gibi yerleri dolaştığı yazmaktadır.
Etrafında çobanından askerine geniş bir halk kitlesi elde eden Hacı Bektaşi Veli derviş kitlesini de etrafına toplamıştır. Öyle ki Yunus Emre ile ilgili anlatılan menkıbesi de mevcuttur. Kendisinin piri olduğu kabul edilen Bektaşilik tarikatının en önemli özelliği eski Türk inanç ve hayat tarzının İslam’a uygun devam ettirilmesidir. Kendisinden çok sonra tarikat haline gelen Bektaşilik Hz. Peygamber (s.a.v)’i mürşit, Hz. Ali’yi rehber, Hacı Bektaşi Veli’yi de pir olarak tanır. Bektaşilik, Hacı Bektaşi Veli’nin yaradan-evren-insan ilişkisi öğretisine dayanmaktadır.
Hünkâr Bektaş Veli’ye göre yaratandan bir parça olan insanın, tevhide inanması ve bağlılığını koruması yapması gereken ilk ödevdir. İnsan nefsine hâkim olabilmeli, eline, diline ve beline sahip çıkmalı, güvenilir olmalı, erdemli, ahlaklı olmalı, emanete ihanet etmeyen biri olmalı, alçakgönüllü olmalı, barışçıl ve paylaşımcı olmalı, ayrım gözetmeksizin insanlara eşit davranmalıdır.
Hacı Bektaşi Veli İslam’ın kaidelerini, iyi bir insan olmanın yollarını, hoşgörüyü anlatmış gönüllerde yer edinmiştir. 13. yüzyıl sonu 14. yüzyıl başı vefat ettiği düşünülen Hacı Bektaşi Veli’nin mezarı dergâhının Hazret havlusunda bulunmaktadır. Ölümünden yaklaşık iki yüz kırk yıl sonra Emir Murad bin Adullah tarafından türbesinin yapıldığı bilinmektedir.
Edebî Şahsiyeti ve Eserleri
Söz konusu bir sofi olduğunda onun düşüncelerine, tarikatına, dervişliğine, müritlerine bakılmaktadır. Tasavvuf şairi olan bir sofî ise hem halkı bir araya getirir, onlara İslam’ı anlatır hem de güzel söyleyişlerle yazmış olduğu eserlerle yürekleri coşturur, düşüncelerinin nesillerce aktarılmasına olanak sağlar.
Hacı Bektaşi Veli genellikle Bektaşilik tarikatının kurucusu olması üzerinden değerlendirilmiş, eserleri ve edebi yönü açısından üzerinde çok durulmamıştır. Bunda etkili olan nedenlerden biri Bektaşi erenleri ile eserlerinin karıştırılması ya da eserlerinin bilinmemesidir. Fuat Köprülü, Abdulbaki Gölpınarlı gibi önemli edebiyat araştırmacılar Hacı Bektaşi Veli üzerinde de araştırma yapmışlardır. Hacı Bektaşi Veli’ye ait olduğu söylenen eserler şu şekildedir:
- Kitabü’l-Fevâ’idi: Yapılan araştırmalar eserin Hacı Bektaşi Veli’ye ait olduğunu, Makalât’la çok büyük benzerlikler gösterdiğini, ancak ilavelerle, tahriflerle aslından uzaklaştığını söylemektedir.
- Fatiha Suresi Tefsiri: Hacı Bektaşî’nin bu eserinden ilk bahseden Baha Said’ tir. Eseri tespit eden ve ilim alemine kazandıran kimse ise Hüseyin Özcan’dır. Eserde Fatiha suresi kelime kelime açıklamasıyla beraber Fatiha suresi okumanın faydaları anlatılmıştır. Öyle ki eserde Fatiha suresinde olmayan harflerin olmamasındaki hikmeti bile açıklanmıştır.
- Şathiyya: Şathiyye Tasavvuf edebiyatında mizahi manzumelere söylenir. Hacı Bektaşî Veli’nin de iki sayfadan oluşan bir şathiyyesi vardır. Mahlası Enverî olan bir müellif tarafından Tuhfetü’s-Sâlikîn adıyla Türkçe şerhi yapılmıştır.
- Hacı Bektaş’ın Nasihatleri: Nasihatler ve vasiyetlerden oluşan bu eserin Hacı Bektaşî Veli’ye aitliği hususunda kesin deliller yoktur. Lakin Hacıbektaş İlçesi Halk Kütüphanesi’nde bir nüshası ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde eksik olarak kayıtlı bulunduğu bilinmektedir.
- Şerh-i Besmele: Bu eserinde Muhammed Bektaş besmelenin anlamını ve ruhunu ayet, hadis ve birtakım kıssalardan deliller getirerek yorumlar. Bir nüshası Manisa Kütüphanesi’nde bulunan eserin en önemli özelliği Türkçe kaleme alınmış olmasıdır.
- Makâlât: Şüphesiz Hacı Bektaşî Veli’ye ait olduğu kesin bilinen en önemli eserlerden biridir. Bu eserim en önemli özelliği kendisinin anlatıldığı gibi Şiî-Batınî olmadığı şeriata bağlı bir mutasavvıf olduğu gerçeğini taşımasıdır. Arapça kaleme alınan eseri Said Emre’nin Türkçeye çevirdiği söylenir. Çok zengin bir nüsha özelliğine sahip eserin mensur ve manzum türleri de mevcuttur.
Eser dört kapı (şeriat-tarikat-ma’rifet-hakikat) ve kırk makam üzerine yazılmış. Dört kapı kırk makam Türk mutasavvıflarının kabul ve takip ettikleri sülük anlayışını gösterir. Bu tertip Ahmet Yesevî’nin “Fakrname” isimli eserinin tertibiyle neredeyse aynıdır. Bu da Hacı Bektaşî Veli’nin Ahmet Yesevî’ yi takip ettiğinin bir göstergesidir.
Hacı Bektaş’a ait olduğu söylenen ama bu hususta delili az veya neredeyse yok olan eserlerde mevcuttur ve bunlardan bazıları şunlardır: “Hadis-i Erba’în Şerhi” “Makalât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye” “Hunda-nâme” ve “Üssü’l-Hakikâ”
Şiirinden Bir Örnek
Kaynak
- Mehmet Aça, M.Öcal Oğuz, Tuba Saltık Özkan, Aktan Müge Ercan, Metin Ekici, Mustafa Arslan, Dilaver Düzgün, Gülün Öğüt Eker, Derleme, R.Bahar Akarpınar. (2000). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Grafiker Yayınları.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.