Hat Sanatının Çincesi: Sini
Hepimiz, Topkapı Sarayı’nda, sergilerde veya camilerde hat sanatıyla yapılmış bir tabloya hayranlıkla bakmışızdır. Kur’an-ı Kerim’in dili olan Arapça’nın siyah mürekkeple dansı hepimizi büyülemiştir. Peki, bu güzel sanat dalını, kadim Çin geleneğiyle birleştirirsek ne olur? Cevabı, “Sini” sanatının mucidi Haji Jiang’da saklı.
Kaligrafi, Yunancada güzellik anlamına gelen kallos ve yazmak anlamına gelen graphos kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Türkçeye “güzel yazı” olarak çevirebileceğimiz kaligrafi, sadece bir iletişim aracı değildir; birçok dilde bir sanat pratiği olarak da kaligrafi kullanılır. Arapça, Farsça, Hintçe, Moğolca, Japonca ve Çince kaligrafi, önemli ölçüde yerel kültürü etkilemiştir ve ana akım bir sanat dalı haline gelmiştir.
Bu sanat bazen bir dini inancı temsil etmiştir, İslam da bunların arasında. Aslında İslami kaligrafi, yani hat sanatı, tarihi boyunca mimariden para tasarımına kadar farklı amaçlar için de kullanılmıştır. Bu, İslam’da tasvirin uygun karşılanmamasıyla açıklanabilir. Kur’an’ın nüzulünden sonra hat sanatının da önemi artmış ve bu alandaki çalışmalar çok daha sofistike bir hal almıştır.
Çin kaligrafisi, Çin’in kendisi kadar uzun bir hikayeye sahip. Bu sanat türü, Çin sanatının en yüksek formu olarak görülür. Peki, hat sanatı ile Çin kaligrafisi birleştirilirse ortaya ne çıkar?
Bu soruyu, Haji Noor Deen Mi Guan Jiang’ın eserinde bulabiliriz. Kendisi, 1963’te Çin’in Shandong şehrinde doğmuştur. Hat sanatı konusunda oldukça önemli bir isim olan Jiang, Mısır Hat Sanatı Sertifikası’nı alan ilk Çinli Müslüman olmuştur ve 2011’de yayınlanan En Etkili 500 Müslüman listesine adını yazdırmıştır.
Haji Noor Deen Mi Guan Jiang’ın benzersiz yaklaşımı, hat sanatına yeni bir soluk getirmiştir. “Sini” adını verdiği bu sanat dalı, Arapça yazım ile Çin kaligrafisini buluşturmuştur. Sini, Çin kaligrafisinin kadim geleneğiyle Arapça metinlerin maneviyatını birleştirerek, hâlâ görenleri kendine hayran bırakmaktadır.