Davet-TebliğDavetçi Hatıraları

İki Kültür Arasında Gönülden Gönüle Bir Yol Bulmak

Dünya, milyarlarca insana ev sahipliği yapıyor. Farklı diller ve kültürlere sahip olduğumuzdan sanıyoruz ki çok farklıyız. Aslında hikayeler ortak, tıpkı acılar ve sevinçler gibi…

Bir gün her zamanki gibi tebliğ ve davet çalışmaları için Süleymaniye Camii’nde hayır adına nasibimi arıyordum. Camii ve İslam’a dair soruları dilim döndüğünce cevaplamak için beklerken etrafı hayranlıkla izleyen hoş bir aile geldi. Çok utangaç ama meraklı iki kızları vardı. Karşılaştığımız andan itibaren aramızda güzel bir muhabbet oldu. Turist kızlar bana Bosnalı olduklarını söylediler. Zaten sıcakkanlılıklarından da belliydi bu. Kalbimde o iki kıza karşı bir yakınlık oluştu. Konuşma ilerledikçe öğrendim ki tıpkı benim gibi Almanya’da ikamet ediyorlarmış. Türkiye, Bosna Hersek haricindeki ilk yurt dışı seyahatleri olmuş. Bu tesadüfle beraber her şey çok ilginç bir hal aldı. Niye mi?

Süleymaniye camii
Süleymaniye camii

Kader Birliği

Kızların annesi, memleketi Bosna’yı çok özlüyordu. Babaları ise seçtiği memleketi olan Almanya’dan gayet memnundu. Çocuklar ise iki kültür, iki ayrı dünya arasında kalmışlardı. Bu senaryo bana hiç de yabancı gelmedi. Ben de çok benzer süreçlerden geçerek bu yaşıma gelmiştim. Hayatımızda ilk defa karşılaşmamıza rağmen Boşnak kızlarla ben aynı dili konuşuyorduk. Çünkü hayallerimiz ve acılarımız aynıydı. Onları, yollarında devam etmeleri ve oldukları gibi kalmaları konusunda teşvik ettim. Sanırım istedikleri tam da bu türden bir destekti. Çünkü hepsi çok duygulandılar ve bana sarıldılar. Söylediğim her bir sözcük için teşekkür ettiler. Bense bir yandan seviniyor bir yandan da şaşkınlığımı gizleyemiyordum.

Gitme vakitleri geldiklerinde özür dileyerek benden müsaade istediler, bana son kez sıkıca sarıldılar. Babaları hatıra kalması için kızlarıyla bir selfie çekinmemizi önerdi. O günkü olaydan sonra anladım ki aynı gönül dilini konuşmak her şeyden önemli. Ben aslen Türk olabilirim, onlar aslen Boşnak olabilirler. Ama Osmanlı çatısı altındaki bu iki kültürün benzerliği ve bunun tavırlarımıza yansıyan etkileri, ikimizin de Almanya’da diasporada olmamız ve hepsinin üzerine Süleymaniye Camii‘nin tarifsiz huzuru, büyüleyici bir karışımı ortaya çıkarıyordu.

Evet, gayrimüslimlere tebliğ ve davet amaçlı gittiğim o gün, bu şekilde beklediğimden çok farklı bir olay yaşadım. Bu işler böyle sanırım. Güzel bir niyetle yola çıkınca olaylar ve kişiler değişse de güzel ve duygu dolu anılar hep sizi buluyor. O gün anladım ki bazen kelimelere dökemediğiniz şeyleri anlatmanın yolu duygularınızı aksettirmek ve muhatabınızın sevincini, acısını paylaşmak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu