İslam Şehirleri: Filibe
İslam Şehirleri serimizde bu kez tarihi sokakları ve sımsıcak havasıyla içleri ısıtan Filibe şehrinden bahsedeceğiz. Keyifli okumalar
Tarihi Avrupa Şehri Filibe
Yukarı Trakya ovasında, Meriç nehrinin iki yakasında bulunan Filibe, yaklaşık 5000 yıllık tarihiyle Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri kabul edilmektedir. Bugün Bulgaristan’ın güney kesiminde yer alan şehir, başkent Sofya’dan sonra ülkenin en büyük ve en kalabalık ikinci merkezidir.
Tarih Boyunca Kullanılan Unvanlar
Şehrin ilk ismi, kurucusu Traklar tarafından verilen Pulpudeva’dır. Bu dönemde efsanevi Trakya kralına nispeten Evmolpiya ismi de kullanılmıştır. M.Ö 342 yılında Makedonya Kralı II. Filip tarafından ele geçirildiğinde ise Filippolis adı verilmiştir. Sonraki süreçte çeşitli medeniyetler arasında el değiştiren şehrin adı çok kere değişmiş. Roma döneminde üç tepeli şehir anlamına gelen Trimantium adıyla anılmıştır. Daha sonra Osmanlı yönetimine girmesiyle verilen Filibe ismi verilmiştir. Bugün Türkler tarafından hâlâ kullanılmaktadır. Ama Bulgarlar şehri, kökü eski ismi Pulpudeva’ya dayandığından, Plovdiv ismiyle anmaktadır.
Bir Osmanlı Şehri
1363 yılında, Lala Şahin Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetleri tarafından fethedilene kadar şehir; Bulgarlar, Bizans ve Haçlılar arasında birçok kez el değiştirmiş. Ve şehir sayısız istilalara maruz kalmıştır. Nihayet Osmanlı döneminde istikrara ulaşan Filibe, iktisadi ve ticari açıdan önemli bir merkez haline gelmiştir. Harabe halindeki şehirde imar ve iskân faaliyetleri yürütülmüştür. Klasik Osmanlı şehir özelliklerini taşıyan Filibe’de fetihten hemen sonra cami, medrese, köprü, imaret, bedesten gibi yapıların inşasına başlanılmıştır. Böylece dini, ticari, kültürel ve sosyal hayat canlandırılmıştır. Bununla birlikte ticari hayatın yeşermesiyle bölgeye göçler artmış. Nüfus Türkler, Ortodoks Hristiyanlar, Ermeniler, Pavlikenler ve Yahudiler olmak üzere beş gruba ayrılmıştır. Şehrin bu kozmopolit yapısı Osmanlı’nın son dönemine kadar devam etmiştir.
Osmanlı Mirasları
Şehrin Osmanlı’dan kalan en ihtişamlı yapısı Ulu Camii ve Cuma Camii olarak da bilinen Hüdavendigar Camii’dir. Bu caminin 1367 yılında Sultan I. Murad tarafından inşa edildiği rivayet edilmektedir. Mimari açıdan ilk dönem Osmanlı camileri özelliklerini taşıyıp kesme taş ve tuğla ile karma teknikte inşa edilmiştir. Bugün ibadete açık olan camii, şehirdeki en önemli Osmanlı sembolüdür. Bunun dışında şehirde ibadete açık olan diğer bir cami de Şahabettin İmaret Camii’dir. 1444-45 yıllarında, II. Murad döneminde Şahabettin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra II. Beyazıt döneminde imarethane haline getirilen yapı, Müslüman yolcuların ibadethanesi olmuştur. Osmanlı döneminde önemli bir dini merkez ve eğitim merkezi olan Filibe Mevlevihanesi ise 1410 yılında inşa edilmiştir. Depremlerde büyük bölümü hasar gören yapı, 1970’te restore edilmiş, bugün ise restoran olarak kullanılmaktadır. Günümüze ulaşan diğer bir Osmanlı eseri, 16. yüzyılda inşa edilen Saat Kulesi’dir. Minareyi andıran bu kule, Doğu Avrupa’nın en eski kulelerindendir.
Unesco Korumasındaki ‘‘Eski Şehir’’
Filibe’nin en eski yerleşim yeri olan Eski Şehir; Nebet Tepe, Diambaz Tepe ve Taksim Tepe üzerine kurulmuştur. Osmanlı, Yunan ve Bizans mimarilerinin harmonisini taşıyan tarihi kent, 2004 yılında UNESCO tarafından da koruma altına alınmıştır. Ayrıca bölgede Cumalıkızık ve Safranbolu’yu andıran evleriyle halen bir Osmanlı mahallesi bulunmaktadır. Arnavut kaldırımlı ve dar sokaklı kentte bulunan Hisar Kapı, Antik Roma Tiyatrosu, Filibe Mevlevihanesi, Stariyad Grand heykelleri, çeşmeler, camiler, kiliseler, Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi, Havacılık Müzesi, Balabanov Evi, Klianti Evi, Lamartine Evi bölgenin simgeleri ve en önemli turizm merkezleridir. Aynı zamanda M.S 1. yüzyılda inşa edilen Antik Roma Tiyatrosu, dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biridir. 3500 kişilik kapasitesi bulunan tiyatro, bugün çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
Kültürel Başkent
Filibe, tarihi boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapması, verimli topraklara sahip olması, yeraltı kaynaklarının zengin olması, ticari ve siyasi olarak önemli bir coğrafyada bulunmasından ötürü Balkanlar’ın önemli merkezlerinden olmuş. Günümüzde de “Bulgaristan’ın Kültürel Başkenti” olarak kabul edilmiştir. Ayrıca kültürel ve tarihi yönünü büyük ölçüde koruyan şehir ‘‘2019 Avrupa Kültür Başkenti’’ seçilmiş, turizm ve medyada öne çıkmıştır.
Filibeli Ahmed Hilmi
Filibe deyince akla gelen, II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı felsefecisi Filibeli Ahmed Hilmi’dir. 1865 yılında Filibe’de doğması ve eğitim hayatına burada başlaması nedeniyle Filibe’ye nispet edilerek tanınmıştır. Aynı zamanda babasının şehbender (konsolos) olması nedeniyle ‘‘Şehbenderzade’’ olarak da anılmaktadır. Eğitimini İstanbul’da tamamlayan Ahmed Hilmi, “İttihat-ı İslam” ve ‘‘Hikmet’’ isimlerinde haftalık gazeteler çıkarmıştır. Eleştirileri ve bazı fikirleri nedeniyle çeşitli sürgünler görmüştür. 1914 yılında vefat eden yazarın en ünlü ve fikirlerini özetlediği eseri ‘‘A’mâk-ı Hayâl’’dir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Filibe
Filibe’yi 16. yüzyılda ziyaret eden Evliya Çelebi, şehirden şöyle bahseder:
Türk şehirleri içinde Filibe, imparatorluğun Avrupa’daki rana ve müstesna on şehrinden biridir, unutulmaya.
Evliya Çelebi, Seyahatname’nin 3. cildinde dönemin Filibe’sini mimari, ticari, sosyal ve dini birçok yönüyle bizlere aktarmıştır. Buna göre şehirde 53 cami, 70 mektep, 7 dâru’l-kurra, birkaç medrese, 11 tekke, 8 hamam, 9 han, 880 dükkân ihtiva eden çarşı bulunmaktadır. 9 tepe üzerine ve dereler arasına kurulan Filibe; altın, gümüş, demir gibi madenler açısından oldukça zengindir.
Bugün Müslüman Nüfus
Yaklaşık 500 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan Filibe, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı neticesinde Şarki Rumeli vilayetine katılmıştır. Daha sonra 1885 yılında ise Bulgar Prensliği tarafından ele geçirilmiştir. Sonraki süreçte Müslüman nüfus gittikçe azalmıştır. 1888 Bulgar rakamlarına göre Filibe’nin nüfusu 33 bin düşmüştür. Günümüzde ise yaklaşık yarım milyon nüfuslu şehirde, 20 bin Müslüman yaşamakta ve civarda Türk köyleri bulunmaktadır.
Yahya Kemal Beyatlı Hatıralarında Filibe
Şair, Bulgar yönetimine geçen Filibe’den şöyle bahseder:
“Filibe, yüz sene evveline kadar, Bursa ve Eyüpsultan gibi iliklerine kadar Türklük sinmiş bir şehirdi. Filibe’yi görmeyi özlerdim. 1921’de görmek kısmet oldu. Sofya’dan trene bindim. (…) Tren durdu. Plovdiv! Plovdiv! sesi geliyor. İstasyonda bir çorbacı ve köylü kalabalığı kaynaşıyor. Rengi solmuş setre pantolonla mintan giyen ve kalıpsız fes taşıyan Türkler dolaşıyorlar. Trenden çıktım: “Otel Mole’ye götür!” dedim. Otel Mole, Filibe’nin Perapalas’ı, altı lokanta üstü otel, odaları şöyle böyle, az çok temiz, koridorları koğuş sisteminde bir oteldi. Lakin adı Filibe’ye mezcedilmiş bir addır. Sokak üstünde bir oda tuttum. Karşımda küçük bir cami vardı. İlk Osmanlı devirlerinden kalma, yekpare, metin, ferahlı bir yapı idi. O köşede tek başına Çelebi Sultan Mehmed’i hatırlatıyordu. Filibe’ye seyahat eden vatan Türklerinden son gören galiba ben oldum. Çünkü İstanbul’a avdet ettikten biraz sonra, yolu genişletmek için, yıkıldığını gazetede okudum.”
Kaynaklar
- Ahmed Hilmi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sehbenderzade-ahmed-hilmi
- Dergi Park, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/58646
- Filibe, https://islamansiklopedisi.org.tr/filibe
- Hürriyet, https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/avrupanin-2019-kultur-baskenti-filibe-41094687
- Mütefekkir, https://mutefekkir.aksaray.edu.tr/mutefekkir/article/view/8/9