İslâm Şehirleri: Rabat
Dünyanın farklı diyarlarına yayılmış İslâm’ın ve o medeniyetin izlerini barındıran şehirler serimizin bu seferki konuğu Fas’ın başkenti, Atlas okyanusunun hemen kıyısında yer alan “Rabat” kenti. Keyifli okumalar dileriz.
Rabat İsminin Kökeni
Köklü bir tarihe sahip olan Rabat, Murabıtlar döneminde 1100’lü yılların sonunda düşman saldırılarını önlemek için ribat yani sınır karakolu olarak kullanılmıştır. Muvahhidler zamanında şehir olmuş ve Endülüs fetihlerine ordugâhlık yaparak önem kazanmıştır. Gelen zaferlerle zaman içinde Ribatülfeth olarak anılarak halk arasında Rabat olarak isimlendirilmiştir.
Nüfus, Ekonomi ve Dini-Kültürel Yapı
Şehirde 1931 yılında yapılan nüfus sayımında 28 bine yakın Müslüman, 4 binden fazla da Yahudi ikamet etmekteydi. Ülkenin 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte başkent olarak kalan Rabat’ın son sayımlarda nüfusu 1.722.00 olarak bilinmektedir.
Dokumacılığın bir hayli geliştiği kentte el işi ürünler, deri eşyaları, battaniye, kilim ve halılarıyla meşhurdur. Ülkenin gelir kaynakları olan ticaret, turizm, tekstil ve fosfat minerallerinden Rabat da payına düşeni almaktadır.
Ülkenin resmi dini İslâm’dır ve Müslümanların çoğu Maliki mezhebini benimsemiştir. Hıristiyan nüfus ikinci sırayı alırken Yahudilerin sayısı İsrail’e göç etmeleri nedeniyle oldukça azdır.
Tarihî Semtleri: Kasba ve Selâ
Tarihin nefesinin her noktada hissedildiği kent, günümüzde bir iç kale olan Kasba ve sur içi denilen eski şehirden oluşmaktadır. Kasba, Ebu Regreg Nehri’nin Atlas Okyanusu’na kavuştuğu sınır ile muazzam büyüklükteki bir ahşap kapının arasında yer alıyor. Karşısında ise tarihte korsanların çokça ziyaret ettiği ve okyanusun gelgitlerine alışık olan Selâ bulunmaktadır ki bu semte de Merinîler döneminde büyük imar çalışmaları yapılmıştır.
İslâm ile Tanışması
Rabat kentinin İslâm ile tanışması, hemen karşısındaki Endülüs’ün İslâm ile tanıştırılması vasıtasıyla olmuştur. Endülüs fetihlerinde ordugâh olarak kullanılan şehir, daha sonraki yıllarda Endülüs’ten gelen Müslümanların çokça tercih ettiği yerleşim yerlerinden biriydi. Özellikle 17. Yüzyılda Endülüs’ün Hıristiyanlarca geri alınmasından sonra Müslümanlar bu kente sürgün edildi. Böylece Rabat ve Selâ İslâm kimliğini iyice sağlamlaştırmış oldu.
Ebûrakrâk Cumhuriyeti
Kendilerine yapılan zulmü kabul etmeyen bu kentin sürgün Müslümanları, Hıristiyanlarla deniz mücadelesine girişti; şehre yeni surlar inşa edip cami, ticaret ve zanaat alanlarında da imar çalışmaları yapıldı. Bir süre sonra ülkedeki iç karışıklıklarla birlikte Rabat ve Selâ halkları bağımsızlıklarını ilan etti. Öyle ki bu bağımsız yönetim, Avrupa’da Ebûrakrâk Cumhuriyeti olarak adlandırılmıştır. O dönemde Portekiz ve İspanyol kuvvetlerine büyük zaafiyatlar verilmiştir.
General Louis-Hubert-Gonzalve Lyautey
19 Temmuz 1911 tarihinde Fransızlar Rabat ve Sela kentlerini işgal etti. Atanan sömürge valisi Gonzalve Lyautey, sömürgecilik faaliyetlerinden uzak olarak şehrin stratejik önemine binaen yönetim merkezini Fas’tan Rabat’a çekmiş ve onun tarihi havasını korumuştur. Önemli imar çalışmaları yapmış, demiryolları inşa ettirmiştir. Rabat’ın tarihi dokusunun günümüze kadar ulaşması, bu valinin çıkardığı koruma kanunlarıyla mümkün olmuştur.
Yarım Kalan Kültürel Miras: Hassan Camii
1195’te Emir Yakub el Mansûr’un yirmi bin kişilik bir cami olarak inşasına başlattığı, o zamanın en büyük camisi olarak hayal edilen Hassan Camii’nin kalıntıları şehrin merkezinde yer alıyor. Sultanın vefatında inşası duran mabedin 80 metre olarak tasarlanan fakat 44. metrede kalan minaresi ve caminin gövdesi için dikilen 200 adet mermer sütun günümüze ulaşabilmiştir. Ayrıca kalıntıların kıble yönünde Fas Kralı V. Muhammed ve iki oğlunun kabirleri bulunmaktadır.
Kitap Devirlerinin Aynası: Talib Kitabevi
Rabat’ın en eski kitapçısı, 50 yılı aşkındır hizmet veren Talib Kitabevi, bir vakitler âlimlerin, hocaların ve düşünürlerin çokça uğradığı bir yerdi. Teknolojinin her alanda durdurulamaz ilerleyişine direnen bu kitapçı, kitapların hüküm sürdüğü devirlerin aynası olarak göze çarpıyor.
Kitabevinin sahibi Halid el-Miknasi, bu işe baba mesleği olarak başlamış. Zaman içinde arka arkaya kapanan kitapçıların kaderini paylaşmamak için ülkenin bu sektördeki öncülerine mektuplar yazmış. Fas’ta eski kitapların bulunabildiği nadir yerlerden biri olan Talib Kitabevi, önceleri Faslı âlim ve düşünürlerin gelip sohbetler ettiği küçük bir mekân iken Miknasi’nin babasının yazma eserlere ve kültür kitaplarına merakı nedeniyle Mısır’dan kitaplar getirtmesiyle, ülke içinde ve dışında şöhret kazanmış. Miknasi “Edebiyat ve bilim meşalesini söndürmeye çalışan kuvvetli ve şiddetli rüzgârlara rağmen kitapçılık değerini korumaya çalışıyoruz,” diyerek kitapevlerinin bugünkü durumunu özetlemektedir.
Tarihi Eserler ve UNESCO
Rabat’ın görülmeye değer tarihi eserleri olarak Câmiu’s-Sünne, Ebü’l-Ca‘d Camii, Mevlây Süleyman Camii, Haseniyye Kütüphanesi, V. Muhammed Üniversitesi ve Eski Eserler Müzesi sayılabilir. İslâm Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı’nın merkezi de olan Rabat, UNESCO tarafından 2012 yılında İnsanlığın Dünya Mirası listesine alınmıştır.