İslam Şehirleri: Şam
Peygamberlerin, sahabilerin, evliyaların ve daha nicelerinin şehri olan Şam şehrinden bahsedeceğiz sizlere. Bazen unutulmaz ilklere, bazen de hüzünlü sonlara ev sahipliği yapan bir şehir…
Suriye’nin Başkenti
Suriye’nin başşehri veya “Dımaşk” şehrinin merkez olarak kabul edildiği Suriye bölgesine verilen ad Şam’dır. Bu bölgenin merkezi olan Dımaşk şehrine de “Şam” denilmektedir. Şehir merkezi Suriye’nin güneybatı kesiminde yer almaktadır. Dünya tarihi boyunca, hiç aralıksız en uzun süre kullanılan şehir olarak anılan bu şehrin nüfusunun, 2018 verilerinde 6 milyonu geçtiği görülmektedir. Dünya tarihindeki ilk cinayet olan Kabil ile Habil olayının Şam’ın kuzeyindeki Kasyun Dağı’nda gerçekleştiğine inanılır.
Şam İsmi Nereden Geliyor?
Şehrin adı ilk kez MÖ 15. yüzyılda 3. Tutmosis’e ilişkin kaynaklarda görülmüştür. Eski Aramice’de “iyi sulanan yer” anlamına gelen “Dammeśeq(דמשק)” sözcüğü önce Yunancaya daha sonra da Latince ve İngilizceye “Damascus” olarak geçmiştir. Arapça adı “Dimaşk el-Şam” olan şehir Arap dünyasında kısaca “el-Şam” olarak anılır. Şehrin Türkçe adı da buradan gelmektedir.
Dini Yaşantı
Bugün Suriye’nin en kalabalık şehri olan Şam’ın nüfusu her geçen gün hızla artmaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Sünni Müslümanlar teşkil ediyor olsa da, Şiilerin azınlıkta bulunduğu Şam’da Hıristiyanlar ve Filistinliler de yaşamaktadır.
Emevi Hilafetinin Başkenti
İslam tarihi boyunca önemli idare, ilim, kültür, ticaret merkezlerinden olan şehir ve civarı Hazret-i Ömer’in halifeliği sırasında Halid bin Velid ve Ebu Ubeyde bin Cerrah idaresindeki İslam orduları tarafından fethedilmiş ve Şam (Dımaşk) şehri, Şam vilayetinin merkezi olmuştur.
Emevi Halifeliği’nin (661-750) başkenti konumunu kazandıktan sonra İslâm Dünyası’nın merkezi durumuna gelmiştir. Halifeliğin, Abbasilere geçmesi ve halifeliğin Bağdat’a taşınması üzerine, gerilemeye başlamış ve Haçlı Seferleri’nde çeşitli savaşlara sahne olmuştur.
Osmanlı Hakimiyeti
Yavuz Sultan Selim 1516 senesinde Mercidabık’ta Memluk Sultanı Kansu Gavri’yi mağlup edince bütün Şam bölgesiyle birlikte şehir de Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Osmanlılar zamanında Şam’da pek çok cami, medrese ve ticari hayatın canlanması için han ve kervansaray yaptırılmıştır.
Suriye’nin Akdeniz kıyılarındaki limanlarının Avrupalıların ticaretine açılmasından sonra ticari faaliyetler fazlalaşmış, Mekke ve Medine’ye giden hac yolu üstündeki en önemli menzillerden biri olması da Şam’a büyük kazançlar sağlamıştır.
Ashab-ı Kiram Yatağı
Ashâb-ı kirâmdan Ebü’d-Derdâ, Bilâl-i Habeşî, Ebu Hureyre, Muâviye’nin (radıyallahü anhüm) kabirleri buradadır. Şam’a “Ashab-ı Kiram Yatağı” diyenler mübalağa etmiş olmazlar. Çünkü burada, Sevgili Peygamberimize eş olma şerefine nail olan Ezvac-ı Tahirat’tan validelerimiz Hz. Hafsa (ra), Hz. Ümmü Habibe (ra) ve Hz. Ümmü Seleme (ra) Şam’ın en büyük kabristanında medfun bulunmaktadırlar. Yine kendisi vesilesiyle Abese suresinin nazil olduğu âmâ sahabi Hz. Abdullah b. Ümmi Mektum (ra), Hz. Dihyetü’l-Kelbî, Cafer-i Tayyar’ın oğlu Abdullah ve Ehl-i Beyt’ten pek çok sahabi evladı ve torunları da bu kabristandaki türbelerindedirler.
Emevi Camisi
En bilinen tarihi mekanlardan biri Emeviyye Camii’dir. Ayrıca, bazı Müslümanlar arasında ahir zamanda Mehdi’nin ve İsa’nın bu camiye ineceği inancı vardır. Şehir ile özdeşleşen bu cami, Emevi Halifesi 1.Velid tarafından 715 yılında yaptırılmıştır. Değerli İslam alimi İmam Gazali’nin 11 yıl inziva hayatı yaşayarak ünlü eseri İhya’yı yazdığı mekandır bu mabed. Yine Hz. Yahya (as) ve Hz. Hüseyin’in (ra) şehit edilmelerinden sonra büyük bir fecaatle kesilen başlarının hüzün dolu yolculuklardan sonra getirilip defnedildiği kabirlerin de ev sahibidir Emevi Cami.
Son Yüzyılda Şam
Şehir, 1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı hakimiyetinden ayrılmıştır. Mart 1920’de Suriye bağımsızlığını ilan etmiş ve Emir Faysal kral olmuş, Şam ise Suriye’nin başşehri olmuştur. 25 Temmuz 1920’de Şam, Fransız kuvvetlerince işgal edilmiştir. Ekim 1925’te meydana gelen büyük bir ayaklanma üzerine Fransızlar tarafından şehir bombalanmıştır. Suriye 1946 yılında kesin olarak bağımsızlığını ilan edince, Şam şehri başşehir olmuştur. Şehrin bu kanlı ve çatışmalı geçmişi, 2012’de çıkan iç savaş nedeniyle hala sürüyor. 2012’den beri şehirde çokça kişi yaşamını yitirdi ve çokça mimari yapı yerle bir oldu.
Hicaz Demir Yolu
2.Abdülhamit İstanbul ve Kutsal Topraklar arasındaki mesafenin azaltılması için demir yolunun yapılmasını uygun görmüştür. Hicaz Demir Yolu, Osmanlı padişahı olan 2. Abdülhamit tarafından 1900-1908 yılları arasında Şam ile Medine arasında yaptırılan demir yoludur.
Demir yolunun yapımı sırasında 2. Abdülhamit kutsal topraklardaki halkın rahatsız edilmesini ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) ruhaniyetinin rahatsız olmasını istememiştir. Bunun için de rayların altına keçe döşeterek çalıştırılmasını emretmiştir. Bölgede sessiz lokomotifler kullanılmıştır. Hicaz demir yolunun yapımı büyük ilgi ve takdir görmüştür.
Kültürümüzde Şam
İslam şehirleri arasında hakkında en çok faziletname yazılanlar arasındadır. Bu şehirde yaşamış/yetişmiş enbiya ve evliyanın övgüsü de bunun teşvik edici unsurlarındandır. Yine İslam şehirlerinin, İslam birliğinin, tarihi-kültürel geleneğin vs. zikredildiği şiirlerimizde de; yazarlarımız Şam’a çokça yer vermişlerdir. Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Necip Fazıl, Nuri Pakdil bu yazarlar arasında başta gelenlerdir.
Şehir atasözü ve deyimlerimiz arasında da yerini almıştır. Her ne kadar zamanla gerçek anlamlarını yitirseler de günümüzde hala mevcutturlar. ‘Bundan iyisi Şam’da kayısı’ diyerek yazıma son veriyor, değer verip okuduğunuz için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. “Bundan iyisi Şam’da hangisi?” Harfiyyen çeviriyi bir kenara koyup pazardaki satıcının diliyle çevirecek olursak: “Gel abi! Bundan iyisi Şam’da bulunur mu be! Hey gözünü sevdiğim, kaliteyi ayağına getirdik; gel vatandaş geel!”
Diğer Şehirler İçin Tıklayınız!