İslam’la Küllerinden Doğan Ülke: Ruanda
Aramızda ‘Hotel Rwanda’ filmini izleyenlerimiz vardır. Kigali bölgesinde yaşayan Tutsiler ile Hutilerin çatışmasını ve yapılan soykırımı konu alıyor. Filmin baş kahramanı ise zulme uğrayan Tutsilere yardım etmesiyle öne çıkıyor. Filmde zikredilmeyen ancak Ruanda halkına yardım eden Müslümanlardan bahsedeceğiz bu haberimizde sizlere. Öyle ki bu durum bölgenin yeniden İslam’la doğmasına vesile olmuş.
Ruanda’da gerçekleşen soykırım esnasında camilerinin kapılarını zulümden kaçan insanlara açan ve binlerce insanı camilerde koruyan Müslümanlar, bölge halkının İslam’a bakış açısını değiştirmiş ve onların İslam’la şereflenmesine vesile olmuş. 1994 yılında başlayan soykırım döneminde barış ve birlik vaazlarının verildiği kiliseler bir insan mezbahasına dönerek zulmün seyredildiği yerler olmuş. TRT World‘e konuşan Matabaro Sulaiman soykırımdan önce bir papaz olduğunu ve Hristiyanların kiliselerde insanları öldürdüklerini söylüyor.
“Kurbanlar barışı bulmak umuduyla kiliselere sığındılar ancak buldukları, canlarının alınması oldu. Öte yandan Müslümanlar ise insanları camilere toplayarak muhafaza ediyorlardı.”
Sığınacak bir çadır arayan iki binden fazla insan korunmaya ihtiyaçları varken Papaz Wenceslas Munyeshyaka‘nın saldırganlarla iş birliği yapması sonucu öldürülmüş. Güney Kigali’nin dışında bulunan Nyamata Kilisesi, insanların düşündükleri gibi güvenli bir yer olmaktan ziyade yaklaşık elli bin insana mezar olmuş. Kiliselerin birer mezbahaya dönüştüğü bu dönemde ülkede azınlık olarak bulunan bir avuç Müslüman kapılarını ülke halkına açmışlar.
Ruanda’da İslam’ın Yükselişi
Ruanda’nın İslam’la tanışması, sömürge sonrası asıl amaçları İslam’ı yaymak olmayan Müslüman tacirlerin bölgeye gelmesiyle olmuş. 1884’te Avrupalıların sömürgecilik faaliyetinin bölgede ortaya çıkmasından sonra Katolik mezhebi Ruanda’da baskın din haline gelmiş. Katolik mezhebinin yayılmasıyla bölgedeki Müslümanlar azınlık olarak kalmış ve 19. yüzyılın sonlarına kadar süren sömürge dönemi boyunca Katolik Kilisesi ülkedeki en geniş etki alanına sahip olmuş.
1994 yılına gelene kadar Müslüman nüfus Ruanda nüfusunun sadece %1’lik kesimini oluştururken, ülkenin eski müftüsü Salim Habimana’ya göre bu sayı %15’e kadar çıkmış. Sonradan Müslüman olan Ruandalıların çoğuna göre bu kararı almalarına Katolik ve Protestan liderlerinin soykırımda oynadıkları rol sebep olmuş. Matabaro Sulaiman‘ın aktardığına göre kapasitesi ve gücü olmayan çok az sayıdaki Müslüman, öldürülmek üzere olan insanlara yardım etmeye karar vermişler. Sulaiman gözlerindeki yaşlar ve boğazına düğümlenen kelimelerle o zaman yaşadıklarını şöyle ifade ediyor:
“Ancak insanlara yardım etmek için insanüstü bir çaba sarf eden Müslümanların ne kadar az sayıda olduğunu gördüm. Öyle tehlikeli bir zamanda Müslümanların gösterdiği gayreti gördüğümde kendime şöyle dedim: İşte gerçek İslam belki de bu, hakkında konuşulan İslam. Ve Müslüman olmaya karar verdim.”
Bu bu güzel bilgilerin devamını bekliyoruz bizler müslüman olarak başka coğrafyalar da yaşayan kardeşlerimizi tanımalıyız diye düşünüyorum ve buna katkı sağlayan gençlerin varlığı bizi son derece memnun ediyor Allah razı olsun ve muvaffak eylesin sizi inşallah
Din ilahi olunca netice herkes için selamet olur inşallah. Mesele Muslumanım diyenin bu dini ihlasla yaşanmasına