İstanbul’un İyilik Minibüsü: Aşhane

Gün içerisinde üniversite öğrencilerinin karşısında ders veren, akşamları ise oğlu Mustafa Fazıl Karaman’ın desteğiyle “Aşhane” adını verdikleri minibüsle çorba dağıtan bir öğretim görevlisi Mahmut Karaman. Sakarya Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman’ı diğer meslektaşlarından ayıran, toplumun anlaşılması ve analiz edilmesi derdini taşırken amfilerle ve kürsülerle yetinmemesi, aksine her akşam İstanbul halkına insanlık dersi vermesi.
Takdire şayan bir istikrarlılıkla İstanbul sokaklarında evsizleri ve açları arayan baba-oğul, bu işi tam üç aydır yapıyor. Sabahları tarhana, akşamları mercimek çorbasını İstanbul’un çeşitli semtlerinde bekleyenlerini hayır duaları eşliğinde bir bardak çorbayla buluşturan sarı minibüs, her geçen gün baba-oğul ve onları yalnız bırakmayan dostlarını, ulaşmak istedikleri noktaya biraz daha yaklaştırıyor.

Bir Gönül İşi: Bir Parça Ekmek ve Bir Bardak Çorba
Bir parça ekmek ve bir bardak sıcak çorba için çıktıkları yoldaki durakları: Eyüp Camii avlusu, Aksaray Metro İstasyonu, Fatih-Saraçhane Parkı, Beşiktaş Parkı, Üsküdar Davut Kadı Cami avlusu ve Harem Parkı oluyor. Uğrak yerlerinde toplam 500 kişiye dağıtılan 420 litre çorba ve diğer tutarlarla ise 80 bin liraya mal oluyor.
Aşhane minibüsüyle her gün dağıtılan bir bardak çorba, İstanbul’da hayata tutunmaya çalışan, yaşantısını düzene koyma mücadelesi veren zayıf hayatlara dokunuyor. Sıcacık çorbanın mutfaklardan alınıp evsiz insanların gözlerindeki heyecanı paylaştıkları ân’a kadar geçen süreçte bütünüyle gönül işine yaslıyor kendini bu proje. Fakir düşmüş ve sefil gönüllerin, aç midelerden çok daha acınası olduğu fikriyle nefes alıyor. Basit bir karın doyurma hareketi olmanın ötesine geçme konusunda genişlettiği çemberle her gün üzerine başka hedefler ekliyor.

Komşum Aç Yatmayacak
Sevgili Peygamberimiz’in “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir.” hadisiyle yola çıkan baba-oğul’un “Komşum aç yatmayacak!” ve “Çorbanın suyunu komşunun sayısına göre koy!” sloganlarıyla alev alan ateş, 2 bin yorganın ihtiyaç sahiplerine verilmesiyle de harlanıyor. Her gün, hiçbir karşılık beklenmeden verilen bir bardak sıcak çorba ve bir parça ekmek pek çok bünyeyi sarıp sarmalıyor, kardeşlik tebessümü ve dayanışmasıyla dolup taşıyor. Başını sokup güvenle barınabilecekleri bir çatısı dahi olmayan insanları samimiyeti ve dostluğuyla kuşatıyor. Son olarak tüm içtenliğiyle Sarı Aşhane, yurdun dört bir yanına nüfuz etmeyi ve Müslümanların ciğerine yerleşmeyi arzuluyor.