Röportaj

Kardelen Öğretmen Konuşuyor- Yeliz Daut Kurtiş

Tek başına girdiği yolda kartopu gibi büyüyen ve arkasından fersah fersah gençleri sürükleyen bir kardelenin, dört mevsim çiçek açmasına şahit olacağımız röportajımız sizlerle. 

1. Yeliz Daut Kurtiş, özetle kendinizi tanıtır mısınız?

Ben, Yeliz Daut Kurtiş. Üsküp’te doğdum ve Üsküp’te yaşıyorum. İlkokul ve ortaokulumu yine Üsküp’te Tefeyyüz okulunda tamamladım. Ardından Îsâ Bey Medresesinde devam ettim. Üniversiteyi Üsküp İslâmî Bilimler Fakültesinde Arnavutça dilinde okudum. Akabinde Kalkandelen Üniversitesi Pedagoji alanında uzmanlık yaptım.

Kardelen Dergisi’nin yayın hayatına atılmamla birlikte kendimi dergicilikte buldum. Son 8 yıldır derginin editörüyüm. Faal olarak Petar Zdravkovski Penko İlköğretim Okulunda Türkçe ve Makedonca dilinde, Ahlâk dersi vermekteyim. Türkiye Türkçesi ile söyleyecek olursam, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeniyim. Evli, 2 oğlan ve 1 kız annesiyim.

Yeliz Daut Kurtiş- Kardelen dergisi editörü
Yeliz Daut Kurtiş- Kardelen dergisi editörü

2. Öğretmenlik yolundaki hikâyeniz nasıl gelişti?

Benim öğretmenlik hikâyem öğrencilik yıllarıma dayanıyor. Çünkü biz, öğrendiklerimizin zekâtını verme bilinciyle yetişen çocuklardık. Bizim zamanımızda şimdiki gibi sosyalleşebileceğimiz dernekler, kurumlar, atölyeler olmadığı gibi kendimizi yetiştireceğimiz alanlar da kısıtlıydı. Dolayısıyla kendi çocuk dünyamızda yeni yöntemler uygulama peşindeydik hep. Her öğrendiğimizi de aktarma… Bir grup arkadaşla birlikte her hafta birimizin evinde toplanarak sohbetler düzenlemeye başlamıştık. Bu halka zamanla genişledi ve evlere sığmaz olduk. Haliyle bir mekâna ihtiyaç duyuluyordu ve tam o dönemde Köprü Derneği kuruldu ve bizler de orda derslere başladık. Üniversiteyi tamamladıktan sonra da bir devlet okulunda resmi olarak öğretmenlik hayatım başladı. Demem o ki, öğretmenlik öyle bir şey ki bir yerden başlamıyorsunuz o sizin hayatınızda zaten hep var. 

3. Öğretmenlik hayatınızda sizi tatmin edip mutluluğunuza yol açan etkenler nelerdir?

Bana göre bu sorunun en net ve tek cevabı çocuklarla zaman geçirmektir. Onlarla birlikteyken sıkılmıyorsunuz. Dünyanın derdi kederini bir kenara bırakıp onların dünyasına dalıyorsunuz. Çocuklar çok samimi varlıklardır. Sizi de samimi bulurlarsa kendi dünyalarına kabul ederler. Onlarla beraberken yaşlandığınızı hissetmiyorsunuz. En güzel etken bu galiba. (: 

Çocuklara bir şeyler öğretirken gözlerindeki ışıltıyı görmek, duygularını hissetmek farklı bir heyecan. Aslında biz öğretmenler öğretirken kendimiz de çocuklardan çok şey öğreniyoruz. Hz. Ali’nin meşhur sözünü bilirsiniz, “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil onların zamanına göre yetiştirin” diyor. Yani biz, her nesile göre kendimizi güncellemek zorundayız. Öğretmenlik her dönem tazelenmesi gereken bir meslek çünkü. 

Kardelen

4. Meslekteki amaçlarınız nelerdir ve bunların gerçekleşmesinde Üsküp’te ne gibi çalışmalara öncülük ediyorsunuz?

Malûmunuz 15 yıldır yayınlanan Kardelen dergisinde çalışmalarımız istikrarlı bir şekilde devam ediyor. 2022 yılında itibaren de “Nesil-Eğitim ve Araştırma Derneği” bünyesinde, “Kardelen Okulu”unu kurduk. Bu iki yıllık müfredatı bulunan bir program. Cumartesi günleri yarım gün şeklinde uygulanmaktadır. Kardelen Okulunda dersler 10-13 yaş arasındaki gençlere yönelik 9-12 kişilik gruplar halinde, rehberler eşliğinde sürdürülüyor. Yaşayarak öğrenme prensibinden hareketle her ay bir ziyaret yapıyoruz. Bunlar; devlet kurumları, planetaryum, (gökevi) zanaatçılar, müze ve tarihî mekanlar şeklinde gerçekleşiyor. Yani, derslerimizi hayatın içinde gerçekleştiriyoruz. Ayrıca her ay alanında mâhir bir hocayı davet ediyoruz. Bu kişiler, kendi meslekî tecrübe ve deneyimleri hakkında çocuklara bilgi vererek vizyon aşılamış oluyorlar. Çünkü yeni nesil gerçekten çok zeki. Biz büyüklere düşen görev sadece onlara destek olmak ve yol göstermektir. 

Bu okulda öğrencilerimizin kişilik, sosyal ve manevî gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Kardelen Okulu’nda öğrencilerimizin deneyerek, yaşayarak, oyun oynayarak keyifli bir şekilde öğrenmesini sağlıyoruz. Bunun yanında geçen sene Time Balkan YouTube kanalına “Gülümse” çocuk programını hazırladık. İlkokullardan çocukların katılımıyla gerçekleştirilen bu program, çocuklarımızın toplum önünde kendini ifade edebilme, kendilerine olan güvenlerini arttırma, Türk kültürünü tanıma ve sergileme, büyüdüklerinde arşivlerinde tatlı anılarının olduğu bir gün yaşatmayı hedefledik. 

Bunun yanı sıra Köprü, Ensar gibi derneklerle 10 yılı aşkın her yaz “yaz okulu” düzenlemekteyiz. Bir de, Makedonya Devlet Radyosunda “Kardelen’i Konuşuyorum” adlı radyo programını hazırlayıp sundum. Her hafta bir konu seçip o konu üzerine konuşma yapmak üzere uzman konuklar davet ettim. Öğrencilerin de şiir ve yazılarıyla renk kattığı bir radyo programıydı. Haznemizde bulunan bu çalışmaların devamı için de gayret ediyoruz.

Kardelen Okulu

5. Kardelen dergisi ile 15 yılı devirdiniz. Hiçbir destek almadan, tek başınıza bu başarıyı nasıl elde ettiniz?

Evet, maddî açıdan sıkıntılarımız oldu. Fakat ne istediğinizi bilirseniz ve onu yapmak için çaba sarf ederseniz her türlü sorunun üstesinden gelirsiniz. Tek başına olmuyor elbette, gönüllü yazarlarımızdan oluşan başarılı bir ekiple bugüne geldik.

Çünkü dergi, devamlılık gerektiren bir ekip işidir. Devamlı yeni sayı gelmesi gerektiği için de bu bilinçle hareket eden ekip de hep canlıdır. Bu yönüyle dergiciliğin toplumun kültürel hayatına önemli katkısı var. Kardelen Dergisi aslında artık bir nevi okul niteliğinde. 15 yıl önce dergide çocuk şiirleri yazan öğrenciler bugün dergimizin yayın kurulunda yazı yazıyor, Kardelen Okulunda eğitmenlik yapıyor ama en büyük desteği okuyucularımızdan yani çocuklardan, benim deyimimle Kardelenlerimizden alıyoruz. Çok şükür ki dergimizin 108. sayısına ulaştık.

Kardelen dergisi

6. Ekseriyeti Hristiyan olan bir ülkede, bir yandan Din Kültürü hocalığı görevinizi diğer yandan dergicilik işini yapmaktayken ne gibi zorluklarla karşılatınız ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?

En çok şükrettiğimiz şeylerden biri; ülkemizde diğer Avrupa ülkelerindeki gibi sert kısıtlamalar olmuyor. Evet, bizim dönemimizde başörtülü okumak zordu. Fakat son birkaç yıldır hem okullarda okumak serbest hem de çalışmak. Zorlukların üstesinden gelmemdeki en büyük destekçilerim ise ailem oldu hep. Bunun yanında çevremde her zaman dertli olan insanlar oldu. Dertliden kastettiğim şey, derdi çocuklar olan insanlar. Bir kahve içmeye çıktığımda bile oturup konuştuğumuz konular: Yeni nesil için neler yapabiliriz? Elimizden geleni değil; fazlasını yapmayı çabalayan arkadaşlarım sayesinde zorlukların üstesinden geldim diyebilirim. 

7. Çalışmalarınızın halka tesir ettiğini ve herhangi bir değişime yol açtığını düşünüyor musunuz? 

En güzel nasihat; “örnek olmaktır” düşüncesiyle hep adım atıyorum. Çünkü çocuklara ne kadar sözlü nasihat etsek de rol model olmak en tesirli yoldur. Onlara hareketlerimizle, davranışlarımızla örnek olursak, ancak o zaman tam mânâsıyla bir değişimden söz edebiliriz. Öğrencilerimin ebeveynleri kendi çocuklarında olan değişikliklerin farkındalar çok şükür ve bu geri dönüş bizi ziyadesiyle mutlu ediyor. Onlarla samimi bir irtibat içerisindeyiz. Çünkü o çocuklar hepimizin evlatları. Ancak el ele verirsek hayal ettiğimiz o temiz topluma ulaşırız. Değerlerimizden, İslâm ve Türk kültüründen kopmadan, yeni dünya düzeninde kendilerini kaybetmeden büyüyen nesiller yetiştirmek en büyük duam ve temennim, o yüzden gayreti elden hiç bırakmamak gerek…

çocuklar

8. Bundan sonra yapmayı hedeflediğiniz hayallerinizden bahseder misiniz, Üsküplü gençleri ne gibi güzellikler bekliyor?

Hedefim maddî imkânlar nispetinde Kardelen Okulunu büyütmek, Boşnak ve Arnavut sınıfları açmak. Hatta Makedonya genelinde farklı şehirlerde Kardelen Okulu sınıfları açmak. 

Bu yıl kayıt döneminde oluşan ilgiden fark ettik ki bu alanda ülkemizde büyük bir boşluk var. Çocuklar artık evde kapalı durmaktan, telefondan, tabletten sıkıldılar. Sosyalleşmek, arkadaş ortamları kurmak istiyorlar. Biz de onlara bu imkânları sunmak zorundayız. Unutmayalım ki onlar bizim yarınımız ise, biz de onların bugünüyüz.

9. Bu alanda ilerlerken sizde iz bırakan ve hiç unutmadığınız bir anınız var mı?

Geriye dönüp baktığımda bir sürü hatıra ve iz bırakan olay var ama beni en çok etkileyen şey; Öğrencilerimin beni Kardelen ablaları olarak benimsemeleri, ailelerinden bir parça görüp dert yanmaları, yeri geldiğinde sırlarını, evde söylemeye çekindikleri herhangi bir meseleyi birlikte çözmeyi talep etmeleri vb. Onların hayatına bir nebzede olsa katkı sunduğumu görüyor olmak! İşte bu beni en çok mutlu eden an. 

10. Kuzey Makedonya’da eğitim ile ilgili politika üretmek yahut çalışma yürütmek isteyenlere ilk olarak nereden başlamasını önerirsiniz?

İlk olarak temiz ve samimi bir niyet ve güçlü bir ekip. Birincisi olunca inanın bütün kapılar açılıyor. İkincisi ise, iş arkadaşlarımızla aynı hedef ve amaç uğruna çalışırsak “olmaz, yapamam” dediğiniz her şey yapılır. 

Bizi kırmayıp hayatınıza dair bizle bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için tüm okurlarımız adına teşekkür ederiz.  

Değer gösterip davet ettiğiniz için ben de size teşekkür ederim. Birbirimize hayırlı işlerde hep destek olalım inşallah. Çünkü dokunacağımız daha çok gönül, oynayacağımız daha çok oyun, yazacağımız daha çok yazı, gülümseteceğimiz daha çok çocuk var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu