Kudüs’teki Son Osmanlı: Onbaşı Hasan
Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesinin, İngilizlerin Kudüs ve Filistin’i işgalinin ve İslam dünyasının bölünmesinin üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, ne işgal ne de yeni sınırlar Filistin ve Kudüs sevgisini Müslümanların kalbinden silmeyi başaramadı. Onbaşı Hasan, Mescid-i Aksa’daki son Osmanlı askeri.
1917’de Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlılar yenildi ve Kudüs İngiliz işgaline uğradı, ancak 53 askerden oluşan bir Osmanlı birliği Kudüs’ü terk etmeyi reddederek orada kaldı.
Bu birimden kalan son Osmanlı askeri olan Onbaşı Hasan, 1972’de Türk siyasetçi ve iş adamlarından oluşan bir heyet ile Kudüs’ü ziyareti sırasında gazeteci İlhan Bardakçı ile röportaj yaptı.
Gazeteci İlhan Bardakçı diyor ki: Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur. Konuşmakla konuşmamak arasında kararsız kaldım. Yanına yaklaştığımı fark etti, ama kımıldamadı. “Selamün aleyküm baba.” dedim. Başını biraz bana doğru çevirdi, durakladı ve çatallanmış titrek bir sesle “Aleyküm selam oğul.” dedi. ‘Hayırdır baba sen kimsin, burada ne yapıyorsun?’ dedim. “Ben…” dedi titreyen bir sesle. “Ben, Osmanlı Ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan’ım” dedi.
Sonra anlatmayı sürdürdü: “Bizim artçı bölük elli üç neferdi. Mütarekeden (Mondros Ateşkesi) sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız (yüzbaşı) vardı. ‘Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın.’ dedi. Alnından akan ter, gözyaşına karışıyor, kırış kırış olmuş yüzünde kendi yol bulup akıyordu. Konuşmaya devam etti: “Sana bir emanet var oğul, nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?” dedi. “‘Elbette” dedim. Sanki Türkiye’ye haber göndermek için birini bekliyordu.
“Anadolu’ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa’ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki: “Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım.” de.”
Onbaşı Hasan’ı yakından tanıyan Mescid-i Aksa Hâtibi Şeyh Sabri ise kendisi hakkında şunları söylüyor:
Onbaşı Hasan’ın da dahil olduğu bu Osmanlı birliğinin üyeleri birer birer Allah’ın rahmetine sığınmış, son vefat eden ise 1982 yılında 93 yaşında vefat eden onbaşı Hasan olmuştur.
2017 yılında Kalıcı Eserler Projesi kapsamında İHH, Onbaşı’nın adını yaşatmak için Gazze’de bin kişilik “Onbaşı Hasan” isimli camiyi Cuma namazı ile birlikte ibadete açtı.
Onbaşı Hasan ise dünyadan ayrılırken bizler için dinimizi, Kudüs ve Mescid-i Aksa sevgimizi terk etmememiz, onları müdafaa etmemiz ve son nefese kadar korumamız için bir ibret bıraktı.