Dünyada Osmanlı İzleri: Kuzey Kıbrıs
Kıbrıs Osmanlı’nın hâkimiyeti altına Sultan II. Selim zamanında (1571 yılında) girer. 1914 yılında İngiltere’nin Kıbrıs adasını kendisine bağlamasına kadar Osmanlı’da kalır. Kıbrıs’ın en büyük ve en önemli idare merkezi olan Lefkoşa’nın buraya Lüsinyan döneminde inşa edilen surlarını fethettikten sonra Osmanlı onarmıştır.
Canlı bir ticaret hayatına sahip olan şehirde Selimiye Cami yanında bulunan kilise Bedestene çevrilip hanlar inşa edilmiştir. Akdeniz’de yer alan adalar doğu ve batı arasında kültürel, sanatsal bağlayıcı halkalar kurulmasına vesile olmuştur. Doğu Akdeniz’de yer alan gotik mimari da böylece Osmanlı mimarisine de geçmiş, etki etmiştir. Bazı eserler Kıbrıs Rumları tarafından yıkılmış olsa da Osmanlı Devleti’nin inşa ettiği han, hamam, tekke gibi günümüze ulaşan eserler bu yazımızda yer almaktadır.
CAMİLER
- Cafer Ağa Paşa Camii
16.yüzyılın sonunda Kıbrıs Beylerbeyi Cafer Paşa’nın yaptırdığı camii Ağa Cafer Paşa Camii adıyla da anılmaktadır. Döneminde yapılan diğer camiler gibi dikdörtgen biçimde enine uzanan bir camiidir. Son cemaat yerinin devamında üç kemerli ve iki sütunlu harimi kıble duvarı yönünde atılan kemerlere oturan bir çatı ile örtülüdür. Harim diğer Kıbrıs camilerinde olduğu gibi sol tarafında bir duvarla bölünüp esas mekândan ayrılır. Sade mimarisi ile dikkat çeken minare ise son cemaat yeriyle bitişik olup kesme taştan inşa edilmiştir.
En son Kıbrıs Barış Hareketi’nden sonra kurulmuş bir dernek ve kısmen Vakıflar ve Din işleri Dairesi’nin yardımlarıyla restore edilerek Eylül 1975- Temmuz 1974 tarihinde ibadete açılmıştır.
- Lefke Piri Paşa Camii
Kesin inşa tarihi bilinmeyen camii Ay Yorgi kilisesinin yıkıntısı üzerine inşa edilmiştir. Yukarı Cami veya Minareli Camii olarak da adlandırılmaktadır. Cami üç kemerli toplantı yeri ile kesme taştan yapılmış bir mimariye sahiptir. Kıbrıs, Osmanlı’nın harekâtıyla alınırken Kanuni veziri Pir Paşa’nın torunu Mehmet Bey de harekâta katılmış. Sonrasında kurulan Türk düzeninde sancaktar olan Mehmet Bey Lefke’yi ziyaret ettiğinde bu harap camiyi görmüş. Şeceresi Hazreti Ebubekir zamanına dayanan bu camiyi yenileyip inşa ettirdikten sonra dedesi Pir Paşa‘nın ismini camiye vermiş.
- Arap Ahmet Camii
Lefkoşa’nın kuzeyinde yer alan caminin yerinde öncesinde kilise bulunur. Caminin yerindeki kiliseden bazı mezar taşları gibi günümüze ulaşan çeşitli öğeleri cami bahçesinde görülür. Deliller ve bulgular üzerinden Arap Ahmet Cami’nin yerinde bulunan kilisenin Karmelit Kilisesi olduğu düşünülmektedir.
Arap Ahmet Cami, Kıbrıs seferine katılan ve sonrasında seferden kısa bir süre sonra öldürülen Arap Ahmed Paşa tarafından halkın hizmetine sunulmuş. Klasik Osmanlı mimarisini yansıtan cami, geleneksel Anadolu camilerinin planlarına uygun olan Lefkoşa’daki tek camidir. Dikdörtgen planlı cami Kıbrıs’ta tipik Türk kubbesini yansıtır. Dört tane kubbe köşeleri örter, üç kubbe girişi (sundurmayı) kaplar ve caminin ana gövdesinin ise merkezde büyük bir kubbe tamamlar.
1992 ve 1996 yılları arasında yapılan yenileme çalışmalarında bahçede bulunan mezar taşları müzeye kaldırılmıştır. Bu dönemde minaresi de restore edilmiştir. 2001 ile 2007 yılları arasında da Vakıflar İdaresi ve Türkiye Cumhuriyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore çalışması yapılmıştır.
- Sarayönü Cami
Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethetmesinden sonra kiliseden camiye çevrilen eser döneminde Orduönü Mescidi, İbrahim Paşa Camii ve Ali Paşa Camii isimleriyle bilindi. 1900’de yaşanan depremde hasar gören cami, İngiltere hâkimiyeti altında Mağrip mimarisini yansıtan bir cami inşa edildi. 1962’de yanına inşa edilen otel yüzünden ibadete kapatılan cami 1963 yılında sergi salonu, 1964 yılından sonra da evlendirme dairesi olarak kullanıldı. 2005 yılında Türkiye’nin çabaları ile tekrardan cami yapılarak ibadete açıldı.
- Mustafa Paşa Cami
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük iki camisinden biri olan cami, katedralken Osmanlı Devleti tarafından fetihten sonra camiye çevrilmiştir. Kıbrıs’ın fatihi olarak adı anılan Lala Mustafa Paşa’nın adını almıştır. Fransa harici çok nadir bulunan Gotik tarzında inşa edilen katedralin camiye dönüşümünde bu gotik tarzını korumuştur. Osmanlı döneminde (1571) adı “Mağusa Ayasofya Cami” olan cami 1954’te fetih komutanının adını alarak Lala Mustafa Paşa Cami olarak adlandırılmıştır.
- Minareli Köy Cami
Bulunduğu köye adını veren, bulunduğu köyün adını alan cami Lefkoşa’da yer almaktadır. İki bölümden oluşan caminin kapasitesi 200 kişidir. Yine daha öncesinde kilise olan yapılardandır. Aktif olarak ibadete açık olarak kullanılmaktadır.
- Akkule Mescidi
Mağusa surlarının şehre bakan tarafında yer alan mescit 1619 yılında yapılmış olup Osmanlı eserlerindendir. Kesme taştan yapılan eser çarpık bir planlı, klasik üslubu yansıtır. Ahşaptan yapılan pencere ve kapılarında kabartma olarak baklava motifleri vardır. Klasik üslupta mukarnaslı bir mihraba sahip mescidin minaresi yoktur. Kale duvarlarına bitişik bu yapının önceki resimlerinden anlaşıldığı üzere kesme taştan yapılmış duvarında eski bir çeşme bulunmaktaydı. Harap olan kapısının yerine 18.yüzyılda yeni bir kapı yapıldı. Kapı üzerindeki mermerde “Camiiler Allah’a vakfedilmiş olduğundan Allah’tan başka kimseye tapmayınız” ayeti yer almaktadır.
TEKKELER
- Mevlevi Tekkesi
Başkent Lefkoşa’da 1539 Kıbrıs fatihlerinden olan Arap Ahmet Paşa tarafından kurulan Mevlevihane Kıbrıs’ın Osmanlı döneminin en önemli eserlerindendir. Mevlevihane’nin girişinde kubbesi olan altı türbede toplam on altı tane Mevlevi tarikatının ileri gelenlerine ait yazıtsız mezar bulunur. Bu mezarlardan beşi bilinmektedir. Bunlardan ilki son Şeyh Salim Dede’ye, ikincisi tekke kurucusu Ahmet Paşa’ya, üçüncüsü Şeyh Celaleddin Efendi’ye, onuncusu Arap Abdullah Efendi’ye ve on altıncısı da Şeyh Feyzullah Dede’ye aittir.
Tekkeye ana giriş kapısı kesme taştan yapılı, basık kemerlidir. Bu kapıdan “L” şeklindeki avluya girilmektedir. Tekkeye giriş kapısı üzerinde “Ya Hazreti Mevlana, ketebe Ahmet Burhanettin” yazısı yer alır. Avluda giriş kapısının sol kısmında çeşme bulunmakta, mezar taşları ve günümüze ulaşamayan bazı yapıların kitabeleri sergilenmektedir. Kare planlı semahane eğimli ahşap tavana sahip olup iki fil ayak ile bunları birbirlerine ve duvara bağlayan kemerle ikiye ayrılır. İkinci bölümünde mihrap ve sema ayinin gerçekleştirildiği bir platform bulunmaktadır. Semahanenin çatısı sivri kemerler üzerine kırma çatı olarak yapılmış, türbe bölümü de yine sivri kemerler üzerine 6 kubbe ile örtülmüştür.
Girne kapısı yakınlarındaki Mevlevihane’nin semahane ve türbe kısımları günümüze kadar gelebilmiş, 30 Nisan 1963’te Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Son restoresi 2002 yılında yapılmış, sergilenmesi yeniden düzenlenmiş ve 7 Aralık 2002’de hizmete sunulmuş. Mevlevi tekkesi kültürü yansıtması adına müze olarak kullanılmaktadır.
- Kırklar Tekkesi
Bektaşi, Nakşibendî, Rufai gibi tarikatlara ev sahipliği yapmış türbe Eş-Şeyh el-Hac Abdülgafur Efendi tarafından inşa edilmiş, 1742 yılında da vakfı kurulmuş. Bu tekkede bulunan kılıç ve mızrağın sapı tutularak ile adakta bulunulduğu rivayet edilmiş. Kıtlık döneminde köy halkı ve tekkedeki çocuklar burada yağmur duasını çıktıktan sonra namaz kılıp, hayvan kesip, mescit önünde pişirilen pilav ve eti yerlermiş. Bu ve bunun gibi birçok geleneğe ve kültüre ev sahipliği yapmış bir tekke olmuş Kırklar Tekkesi.
Lefkoşa’da bulunan tekkenin yapımında moloz taş, ahşap, kerpiç gibi malzemeler kullanılmıştır. Mescidin altında mezarların bulunduğu yer altı odalarına batı duvarındaki kapıdan girilmektedir. Tekkenin avlusunda zamanında su kuyusu, mescit, misafirhane, aşevi, kahvehane gibi çeşitli yapılar yer almıştır. Günümüzde tavanı çökmüş olan tekke restorasyonda iken söz konusu çalışmalarda Bizans Kilisesi’ne ait olduğu düşünülen mozaik döşeme bulunmasından ötürü çalışmalara ara verilmiştir.
DİĞER ESERLER
- Sultan Mahmud Kütüphanesi
Lefkoşa’da bulunan kütüphane II. Mahmut döneminde 1829 yılında varisi Ali ruhi tarafından yaptırılmıştır. Kütüphanenin kapısının üstünde besmele tuğrası ve Osmanlı Türkçesi kitabesi bulunmaktadır. Giriş kapısının üstünde “O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır” manasındaki ayet yer alır.
Kütüphane kesme taştan yapılmış, mekânı tek kubbeyken revak kısmı iki kubbeden oluşur. Kuzey güneyde ve batıda yer alan duvarlarında “maşallah” yazısı yer alır. Kütüphanenin kurulma amacı yanda yer alan Büyük Medrese’nin öğrencilerinin ihtiyacını karşılamaktır. Döneminde Osmanlıca, Arapça, Farsça basılı ve el yazması, kimisi de padişah sarayından gönderilmiş 1700 kitap bulunmaktaydı.
Kütüphane günümüzde müze olarak hizmet vermekte olup İstanbul’dan gönderilme çok az kitabı da barındırmaktadır.
- Büyük Hamam
Osmanlı mimarisini yansıtan ve faaliyette olan tek orijinal Türk hamamıdır. Mimarı ve yapılış tarihi tam olarak bilinmeyen hamamın 16.yüzyıl sonlarında yaklaşık 1571-1590 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir. Döneminde Mustafa Paşa vakfına ait olan vakfı kullanmak isteyenler kiralayarak kullanmaktadır. Latin kilisesinin kalıntıları üzerine inşa edilen hamamın girişi ve soyunmalık kısmı kiliseden izler bulundurmaktadır. Orijinal kazanı taştan yapılan hamamın, taş kazanın fazla odun gerektirmesinden dolayı bakır kazan kullanılmıştır. Kesme taştan yapılmış olan bu Osmanlı hamamı günümüze kadar işlevini devam ettiren birçok eserden biridir.
- Kumbaracılar Hanı
16. yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı tahmin edilen eser geçmişten günümüze kadar birçok farklı isimle anılmış. Lefkoşa’da bulunan bu kervansaray ya da han 56 oda barındıran iki katlı bir yapıttır. Üst kat seyyahlar içinken zemin kat hayvanlar ve eşyalar içindir.
1953 ve 1963 yılları arasında restore edilip, 1964 yılı sonrası tamamıyla Türk kontrolüne geçmiş. 1976 ve 1991 yılları arasında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi olarak kullanılmış, daha sonra çeşitli restorelerden geçmiştir. Son restore 2018 Ocak’ta yapılmış olup kafe/restoran ve küçük dükkânlar halinde kullanılmaktadır.
- Canbulat Türbesi
Türbe anlatıla gelen efsaneye göre Osmanlı’nın Kıbrıs fethi sırasında kafası kesilse de kolunun altına alıp at üzerinde savaşa devam eden şehit Canbulat’a aittir. Söylenene göre Venediklilerin kale kapısından Osmanlıların girişini engellemek için yaptığı bıçaklı çarkı durdurmayı başarmış, ama bu esnada kafasını kaybetmiştir. Bu şekilde 3 gün 3 gece savaştığı rivayet edilmiş şehit Canbulat’ın. Mağusa limanına yakın olan türbe 1968 yılında müze olarak kullanıma açılmıştır.
- Kertikli Hamamı
Mağusa’da yer alan hamam dört büyük, iki küçük kubbeli mekândan oluşmakta. Kıbrıs Beylerbeyi Cafer Paşa’nın vakıfları tarafından yapılmış hamam, Surlariçi Naim Efendi Sokağı’nda kalmaktadır. Kubbeleriyle dikkat çeken hamam değişik plan özellikleri göstermekte, tonozla kapalı su deposu ve soyunmalık gibi kısımları barındırmaktadır. 16.yüzyıla ait bu Osmanlı yapısı günümüzde bazı kısımların yıkılmasına karşın halen Osmanlı’nın mimarisini yansıtmaktadır.
- Kutup Osman Efendi Türbesi
Halveti Tarikatı’nın mensubu Şeyh Fazlullah Efendi’nin oğlu olan kutup Osman Efendi Kıbrıs’ta Halveti Tarikatı’nın kurucusudur. Kendisi Bulgaristan Şumnu doğumlu olup ulema sınıfındandır. IV. Mehmet sarayda Osman Efendi’ye imamlık ve eğitmenlik görevini verse de iftira sonucu 1690 yılında Mağusa’ya sürgün edilmiştir. Sürgünden 1 yıl sonra Mağusa’da vefat etmiştir.
Zamanla kaybolmaya yüz tutan türbesini 1824 yılında Elhaç Seyit Mehmet Ağa tekrar inşa ettirmiş, yanına mescit, tarikat mensupları için odalar ekletmiştir. 1835 tarihli mezarının ahşap kitabesi Canbulat müzesinde sergilenmekte olan Kutup Osman Efendi’nin türbesi günümüzde de birçok turistin uğrak noktası olmuştur.
Baf Kalesi
Başlangıçta limanı koruması için inşa edilen kale çeşitli nedenlerle hasar gördükten sonra Osmanlı’nın adayı ele geçirmesi ile beraber restore edilmiş. İngilizlerin işgali sırasında kale, hapishane ve tuz deposu olarak kullanılmış. Baf şehrinin simgesi haline gelmiş kale 1935 yılında koruma altına alınmış,
Günümüzde turistik bir cazibe yeri olan kale kimi zaman sergilere kimi zaman festivallere ev sahipliği yapmaktadır.
Kelimelerin elvanından üstüne düşenle renklenmiş bir edebiyatçı. Anlamlar denizinden bir küçük damla dahi alabilmek ve verebilmek için çabalıyor.