Medine-i Münevvere Şehrinin Kuruluşu
Bu yazıda İslam şehirciliğinin başlangıcı olarak tanımlayabileceğimiz, Müslümanların kurduğu siyasi ve dini düzeni gözlemleyebildiğimiz Medine şehrini kaleme aldık.
İlk olarak Medine’nin bir Müslüman yerleşimi olmadan önceki durumundan bahsetmek gerekirse merkezi idareden ve din birliğinden yoksun, kan davalarının yoğun olarak yaşandığı, birbirinden kopuk kabilelerden oluşan bir yapıdan söz edebiliriz. Bahsettiğimiz gibi hicret öncesinde Medine, halkın karışık olduğu bir şehirdir. Bundan dolayı şehir sakinlerinin Hz. Muhammed’in (sav) şehirdeki bu karışıklığı ve toplumsal hayatı düzenleyeceği yönünde bir umudu vardır. Nitekim Hz. Muhammed (sav) halkın bu umudunu karşılıksız bırakmamış, şehre gelişi ile birlikte birçok konuda düzenlemeler yaparak Medine’yi barışın hakim olduğu, huzurlu ve güvenli bir yerleşim haline getirmiştir.
Eski adı Yesrib olan Medine, bir Müslüman şehri olmasıyla ilk olarak isim değişikliği yaşamıştır. Kelime anlamı “kınamak, kötülemek zarar vermek, karıştırmak, bozmak” olan Yesrib ismi Hz. Muhammed (sav) tarafından “iyi, hoş, güzel” anlamlarına gelen Tabe Taybe olarak değiştirilmiştir. Efendimiz bu şehir için güzel anlamlar taşıyan başka isimler de kullanmış ve Yesrib isminin kullanılmasını yasaklamıştır. Ancak Medine ismi Allah tarafından bu şehre verilmiş, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli yerlerde bu şehir kastedilerek Medine kelimesi kullanılmıştır.
Şehir Planı
İsim değişikliğinin ardından Efendimizin devesinin çökmesi ile yeri tespit edilen, yapımında hurma ağaçlarının dallarının kullanıldığı Mescid-i Nebevi kurulmuştur. Mescid-i Nebevi, başlangıçta Müslümanlara bir mescit sunmak, dini faaliyetleri yürütmek amaçlı inşa edilse de zamanla yeni işlevler eklenerek şehrin kalbi haline gelmiştir. Mescit; ibadet mekanı, eğitim ve kültür merkezi ve sosyal merkez işlevleri üstlenmiştir. Şehir planı da Mescid-i Nebevi merkez alınarak oluşturulmuş, şehrin İslamlaşması ile medenileşmesi arasında paralellik kurulmak istenerek idare ve savunma, ekonomi ve pazar, dini hayat gibi medeni hayatın en önemli üç fonksiyonu sırasıyla düzenlenmiştir.
Mescit kurulurken Hz. Muhammed (sav) diğer taraftan ensar ve muhacirleri kardeş ilan ederek toplumsal barışı sağlamaya yönelik adımlar atmıştır. Bundan sonra ise Medine’nin sınırlarının belirlenmesini gerekli görmüş, şehrin bir kısmını harem bölgesi olarak ilan etmiş ve bu bölgede ağaç kesilmesini, hayvanların avlanmasını yasaklamıştır. Buradan Hz. Muhammed’in şehirde yaşayan insanların yanı sıra diğer canlılara da büyük bir önem verdiği anlaşılmaktadır. Efendimizin bu tavrı özellikle günümüz şehircilik anlayışı için örnek olması ve üzerine düşünülmesi gereken bir konudur.
Medine’de barışı sağlamak için yapılan bir başka uygulama anayasanın oluşturulmasıdır. Anayasa maddeleri toplumdaki düzeni sağlamaya yönelik borçluluk, savaş, insan hakları, devlet yönetimi, adaletin sağlanması gibi konuları içermektedir.
Şehrin kuruluşunda oluşturulan yapıları çarşı-pazar ve ticaret alanları takip etmiştir. Efendimiz pazar yerini bir şehir sakininin tavsiyesi ile belirlemiştir. Bu alanı şehrin ticaret alanı olarak ilan etmiş, ticarette dikkat edilmesi gereken hususlar, alışverişte hakkı gözetmek üzerine vurgular yapmıştır. Resullullah (sav) “Bu sizin pazarınızdır, burada bir eksiltme yapılmasın ve vergi konulmasın.” buyurmuştur.
Erdemli Şehir
Şehir kurulurken Hz. Muhammed (sav) evlerin düzenine, sokakların ve evlerin birbiri ile ilişkisine de önem vermiş, sokakların geniş olmasını istemiştir. Evlerin yapımında komşuların birbiri ile mutabakat içinde olması gerektiğini vurgulamıştır. Komşuların birbiri üzerindeki haklarından bahsetmiştir.
Görüldüğü gibi Hz. Muhammed (sav), Medine’nin kuruluşunda dini, siyasi bir lider olmanın yanında şehri düzenleyen, şehrin yapılarına ve işlevlerine karar veren, şehir sakinlerinin birbirleri ile ilişkisi hakkında emirlerde bulunan bir yöneticidir. Farabi‘ye göre “İnsanları kendileriyle hakikî anlamda mutluluğun elde edildiği şeyler için birbirlerine yardım etmeyi amaçlayan bir şehir; erdemli, mükemmel bir şehirdir.” Medine kurulurken bu anlayış benimsenmiş, Efendimiz erdemli, huzurlu, yardımlaşmanın üst düzeyde olduğu, insana, hayvana, ağaçlara, tüm mahlukata saygı duyulan barışın hakimiyeti altında bir şehir kurulmasını hedeflemiştir.
Kaynaklar
- Çelikkol, Y. (2003). VII. YÜZYILDA MEDİNE’DE SOSYAL VE DİNÎ YAPILAR. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 13(2), 393-419.
- Çetinkaya, B. A. (2010). Medine, Medeniyet ve İslâm Medeniyeti -Medine’den Medeniyete-. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi(22,), 5-50.
- Karataş, M. (2013). HZ. Peygamber’in Yerleşim ve Şehirleşmeye Yönelik Çabaları. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi(28), 59-84.
- Koyuncu, M. (2009). MEDİNE ŞEHİR DEVLETİ. SAÜ Fen Edebiyat Dergisi(2).