Müslüman Çocuk Serisi #7: Çocuk ve Doğa
“Yeryüzünün güzelliğini seyre dalanlar, yaşam sürdükçe tükenmeyecek güç pınarları bulurlar.” diyor Rachel Carson. Doğa bir güç kaynağı ve yaşam enerjisi sunuyor bizlere. Doğaya ilgi duymak, doğayla ilişki kurmak ruhsal ve bedensel sağlığımıza iyi geliyor. Ve çevre sorumluluğuna, dünyayı daha yaşanabilir kılmaya olumlu etkiler sağlıyor. Çocuklar için de paha biçilemez bir konu çocuk-doğa ilişkisi. Bu yazımızda doğanın çocuk dünyasındaki önemine değinmek istiyoruz.
Yeşil Zamanlar
İçeriğimize bir farklılık katıp bu yazımıza mini bir uygulama ile başlayalım. Bu paragrafı bitirince gözlerinizi kapatıp düşünmeye başlayabilirsiniz. Şimdi kendinizi yemyeşil çimenlerin üzerine yaslanmış olarak tahayyül edin. Masmavi gökyüzü, baktıkça ferahlatıyor. Güneş iliklerinizi ısıtıyor. Hafif bir esinti, ağaçların yapraklarını kımıldatıyor ve tatlı bir serinlik veriyor. Şırıl şırıl akan nehirden gelen su sesi, gökyüzünde uçuşan kuşların ötüşleriyle buluşup kulağınıza doluyor. Rüzgârın getirdiği taze çiçek kokuları burnunuza doluşuyor.
Tahayyülü bile insanı onarıyor, kalbe şifa, ruha dinginlik veriyor değil mi? “Hem de nasıl!” dediğinizi duyar gibiyiz. Doğayla baş başa olduğumuzu düşünmek, doğa fotoğraflarına bakmak bile içimizde kıpırtılara sebep olurken toprağa ayak basmanın, rüzgârı kucaklamanın, yeşili seyrederken gözümüzü şenlendirmenin faydalarını daha yakından hissedebiliriz. Doğanın çocuk üzerindeki etkisine geçmeden yetişkin olarak bizlere tesirini bir nebze olsun hissedelim istedik. Peki çocuklarda bu hissiyatın oluşmasını nasıl sağlayabiliriz? Şimdi ona değinelim.
Doğaya Doğal Bağlanmanın Adımları
Çocukların doğa ile bağ kurabilmesinin en önemli parçası, bu bağı öncelikle ebeveynin kurmasıdır. Ebeveynin heyecanını hisseden çocuk, doğaya olan ilgisini kendi içinde geliştirecektir. Ebeveynin doğal yaşamı eve taşıyabilmesi, doğayı koruyabilme adına gösterdiği gayreti, üretkenliği, israftan kaçınması, hayvanlara, bitkilere karşı tutum ve davranışları çocuğun dikkatini çeker. Çocuk, bir kameraman edasıyla çevresini izler ve kayıt altına alır. Zihninde birtakım şemalar oluşmaya başlar. Ebeveyn, doğaya ilişkin tutum ve davranışları ile çocuğun zihin şemalarını olumlu özelliklerle de doldurabilir olumsuz özelliklerle de. Doğayla organik bir bağ kurabilmek için ebeveyn, örnekliğinin yanı sıra eylemleri ile süreci desteklemelidir. Bununla ilgili birkaç örnek sunacağız. Sizler de kendi imkânlarınız doğrultusunda listenize eklemeler yapabilirsiniz.
- Çocuğunuzun yaşına uygun okumalar yapabilirsiniz. Kuşları, hayvanları, ağaçları anlatan kitaplar olabilir. Okumak, hayal gücünün ekolojisini uyarır. Hayal dünyasında ulaşılabilir bir doğa, çocuk için anlamlı bir konuma erişecektir.
- Evde geri dönüşümle ilgili etkinlikler yapabilirsiniz. Sebzelerin saplarından, meyve kabuklarından vs. kompost hazırlayabilir, ceviz kabuğundan bitki besini yapıp çiçeklerinizi sulayabilir, plastik kullanımını azaltmak için düzenlemeler yapabilirsiniz. Meyve kabuklarından çeşitli sirkeler hazırlayabilir, bunları temizlikte kullanabilirsiniz.
- Evinizin uygun bir köşesini havayı temizleyen bitkilere ayırabilir, saksılara nane, maydanoz, çilek gibi yenilebilir bitkiler ekebilirsiniz. Meyvelerin çekirdeklerini biriktirip tohum panosu yapabilirsiniz. Sonra bu tohumları dikebilir, tüm aşamalarında çocuğunuza sorumluluklar verebilirsiniz.
- Doğa keşif çantası hazırlayabilirsiniz. İçerisine büyüteç, kazı aletleri, çevreden bulduğunuz ağaç dalı, yaprakları koyabileceğiniz torba ve ilginç bulduklarınızı not etmek için defter koyabilirsiniz.
- Doğa günlüğü tutabilirsiniz. Çocukların gözlemlediklerini, merak ettiklerini, ilginç bulduklarını not etmesini söyleyebilirsiniz. Okuma yazma bilmeyenler içinse görsel notlar almasını sağlayabilir ya da çocuğunuzun söylediklerini yazabilirsiniz.
- Doğada geçirilen zamanlar içinde çeşitli aktiviteler yapabilirsiniz. Kozalak toplama ve boyama etkinliği, yapraklardan ağaçları tahmin etme oyunu, yosunları takip ederek yön bulma oyunu, bulutlara isim verme, kuşların zikrini tefekkür etme, arıların bal serüvenini takip etme, kurumuş yapraklardan kitap ayracı yapmak gibi…
Doğayı Deneyimlemenin Etkileri – Doğal Dehayı Güçlendirmek
Doğayı deneyimlemenin bir sürü yolu var. Etkinlikleri çoğaltabilir, doğada geçirilen vakitleri daha kaliteli, anlamlı ve verimli hale getirebilirsiniz. Ebeveyn rehberliğinde çocuğun hareket kabiliyetini kısıtlamadan çocuğun kendini ve çevresini keşfetmesine zemin hazırlamalı ve fırsatlar sunmalısınız. Artık doğa, çocuklar için hava gibi su gibi temel ihtiyaçlardan biri oldu. Çocuğun duygu durumunu düzenleyebilmesi, teknolojinin içerisinde kaybolmaması için gerekli bir ihtiyaç haline geldi. Doğal deha; doğayı bütünüyle algılayabilme, doğadaki nesneleri ayrıştırabilme ve yaşama dönük pratik eylemlere dökebilme becerisidir. Bu zeka, doğal alanlarda ortaya çıkar. Ekranlar karşısında ortaya çıkması mümkün değildir. Yeşil alanlarda merak duygusu artıyor, üretici oyunlar ortaya çıkıyor ve odaklanma becerisi gelişiyor.
Doğada geçirilen zaman arttıkça ekran bağımlılığı azalıyor ve çocukların yaşam enerjisi yükseliyor. Aynı zamanda iyi bir hareket olanağı sağlanıyor. Bu da eş güdümün ve ince-kaba motor becerilerinin gelişmesine destek sağlıyor, özgüveni ve dikkati güçlendiriyor. Doğa, çocuğun duyularının tam olarak kullanmasını teşvik ederek üreticiliğini arttırıyor. Çocuk; yaşadığı stresi, kaygıyı, korkuları kısacası dünyanın karmaşalarını alıp kırlara, ormana taşıyor. Bu karmaşaları gökyüzüne salıyor, derelerde temizliyor ve onlarla yüzleşerek duygularını, ruhunu güçlendiriyor. Çocuğun doğada bulduğu özgürlük, hayal gücüne de geniş bir alan sunuyor. Doğadaki cazibe etkenleri, tefekkür numuneleri iyileştirici ve ufuk açıcı etkisiyle hem ebeveyne hem de çocuğa huzur veriyor.
Yaşanabilir Bir Dünya İçin Sorumluluk Bilinci Kazandırmak
Dünyayı yaşanabilir kılmak için de çocukların doğayla ilişki kurabilmesi önemlidir. Arıların işçiliğini gözlemlememiş, çam kokusunu içine çekip ferahlamamış bir çocuk için küresel ısınma, çevre kirliliği bir anlam ifade etmeyebilir. Çevreye duyarlı hale gelebilmelerinde doğada yaşayarak, gözlemleyerek öğrendikleri ders kitaplarında öğrendiklerinden daha etkili oluyor. Duyarlılık, ekran başında gelişmiyor, aksine çamura bulanmış ellerden, çimen lekesi olmuş giysilerden yüreğe ulaşıyor. Bir kuşun sesi çocuğun hayal gücünü destekleyebilir, tazecik bir çiçek kokusu kalbine olumlu duygular üfleyebilir. Doğanın kendine has ritmi çocuğu yüreklendirebilir. Doğayı ve doğallığı korumak istiyorsak doğa ile çocukların buluşmasına giden yolları açmalıyız. Çocuklar doğa ile bağ kurabildiklerinde, doğanın sunduklarını içselleştirebilir, çevreye karşı sorumluluk bilinci kazanabilirler.
Manevi Gelişimde Doğanın Etkisi
Doğayla kurulan bağ, çocuğun inanç kozasına yapılan manevi yatırımların kıymetlilerindendir. Yaratılış güzelliklerini, Rabbimizin sunduğu nimetleri ve kâinata serpiştirdiği ilâhi numuneleri doğanın içerisinde tefekkür edebiliyoruz. En narin bitkilerin toprağı yarıp yeşermesi, kâinattaki muazzam denge, yedi kat göğün sapasağlam inşa edilmesi, yeryüzünün çivisi dağlar, denizde yüzdürülen gemiler, gökyüzünü süsleyen kandiller… Akıp giden dünya telaşesi içinde bunları görebilmek ve düşünebilmek insana eşsiz bir haz ve manevi güç sağlıyor. Çocuklarla tefekkür yürüyüşleri ve düşünce egzersizleri yapmak, çocuğun doğadaki ilâhi sanatı görebilmesine zemin hazırlamak, çocuğu manevi olarak geliştirecek ve Allah inancını kuvvetlendirecektir. Bu sebeple çocukların yeşil alanlarda daha fazla zaman geçirmesini sağlayalım. Bırakalım çocuklar çamurdan oyuncaklar yapsın, ağaçların altında gölgelensin, yabani otların dokusunu incelesin, kırlarda seke seke rüzgarı kucaklasın.
Yeşil alanlarda, yeşil zamanları arttırmak duasıyla…