HaberlerAvustralyaHidayet Öyküleri

O Gece Müslüman Olmaya Karar Verdim (Rubin’in Hikayesi)

Hidayetin ne zaman, nerede ve ne tür vesilelerle geleceği belli olmazmış. Öyle düşünüyorum ki ihtida öyküleri her daim içerisinde efsunkar bir hava barındırmıştır. İşte onlardan biri de Rubin’in hikayesi.

O yıl Rubin çok zor bir süreçten geçiyordu. Çünkü anne babası ayrılmış, köpeği ölmüş ve çok sevdiği arkadaşı hayatını kaybetmişti. Bu kötü günlerin bir açıklaması ve içinde, o üzerini kapadığı sorularının bir cevabı olmalıydı.

Sabahları neden uyanıyordu? Hızlı ve anlık yaşadığı bu hayatın amacı neydi? Neden bu dünyadaydı? Tüm bu sorularının cevabını din arayışıyla bulacağını düşündü. Bir Avustralyalı olarak ilk olarak Hristiyanlığı araştırdı, birçok kişiye çeşitli sorular sordu. Ancak herkes kendi kafasına göre cevap veriyordu. Sorularının cevabını İncil’i açıp da cevaplamıyordu hiç kimse. Herkesin İncil’i çok farklı yorumladığını gördü. Bu açıdan bakınca Hristiyanlık çok kafa karıştırıcı gelmişti onun için.

Ardından Hristiyan bir tarikat olan Mormonların dediklerini araştırdı, okudukları diğer hristiyan yorumlarına göre daha yakın gelmişti ona. Ama bu dini kabul etmek için kuralları, herhangi bir kanıt olmadan kabul etmesi gerekiyordu. Rubin ise kanıt arıyordu.

İyi Günler Kardeşim, Nereye Gidiyorsun ?

Arayışlara devam ediyordu, Musevilik dinini de araştırdı ama yine aradığını bulamadı. En son Budizmi araştırdı. Bu dinde çok barışçıl ve aktif insanlar vardı, dolayısıyla bu din cazip gelmişti. Ancak dini daha detaylı araştırdığında, ilahi bir din olmadığını ve sadece güzel yaşam biçimi üzerine kurulu olduğunu fark etti. Yerle bir olmuş ve yıkık hissediyordu. Rubin’in bir din arayışı içerisinde olduğunu bilen Hristiyan arkadaşı, hangi dinleri araştırdığını sordu. Bu dinlerin içerisinde İslam yoktu çünkü Rubin için İslam ‘terörist dini’ idi.

Iyi Gunler Kardesim Nereye Gidiyorsun

Arayışları ve soruları devam ederken bir gün kendini camiye ayakkabıları ile dalmış bir vaziyetteyken buldu. Neden böyle yaptığı ve bu halde olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Karşısında ona doğru gelen, uzun sakallı, abayalı Ebu Hamza’yı görmüştü. Ebu Hamza, Ali İmran suresindeki öğüte göre yumuşak davranmıştı; “İyi günler kardeşim, nereye gidiyorsun?” demişti. Ebu Hamza’nın nazik davranışından ve doğallından çok etkilenmişti. Oysaki Rubin bu davranışından dolayı dayak yiyeceğini düşünüyordu. Bu insanlarla arkadaşlık kurmak istedi, onlara sorular sordu. Daha önce rahiplere din adamlarına ve arkadaşlarına sorduğu bütün soruları…

Küçük Bir Kıvılcım

Bu insanlara sorduğu her soruya, kendi cevapları yerine Kur’an’ı açıp “şurayı oku, burayı oku cevap orada” diyorlardı. Sonra başka bir soru soruyordu, sonra başka bir soru… Bütün bu soruları Kur’an’la cevaplıyorlardı. Bir gün çok sıkılmıştı, yine soru sordu. Arkadaşına; “senin bu konudaki fikrin ne, neden fikrini söylemiyorsun?” demişti.

Arkadaşı ise “Allah’ın indirdiği kelimeler varken fikrim ne olabilir ki?” demişti.

Aradığı dini bulmuştu Rubin. O gün Kuran’ı aldı, evine götürdü ve okumaya başladı. Bütün sorularına kanıtlarıyla cevap bulmuştu fakat ruhani bir his yakalamak adına kendince (haşa) Allah’a bir şans verdi. Küçük bir kıvılcıma ihtiyacı vardı.

Bir mum yaktı, pencereleri açtı. Tek istediği şey bir işaretti, küçük bir işaret. Bekledi uzun bir süre. Bir şimşek çakmasını ya da mumun sönmesini bekledi. Hiçbir şey ama hiçbir şey olmadı. Rüzgar bile esmiyordu. Hayal kırıklığı yaşadı, dipte olmak böyle bir şey olmalıydı… Oturduğu yerden muma ve pencereye bakıyordu ama hiçbir şey olacağı yoktu. Kur’an’ı tekrar eline aldı, en son okurken kaldığı sayfayı açtı. “İçinizde işaret arayanlar için size zaten yeteri kadar göstermedik mi? Çevrenize bakın, yıldızlara bakın, güneşe bakın, suya bakın. Bunlar bilen insan için işaretlerdir.” mânâsına gelen ayetleri gördü.

Kucuk Bir Kivilcim

Karanlığına Kur’an yine nur olmuştu, ışık olmuştu;
“Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi yaratılışınızda Allah’ın varlığına nice deliller vardır; hiç görmüyor musunuz? Gökte, hem rızkınızın sebepleri hem de size vaad edilen şeyler vardır. İşte, göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (vaat edilenler), sizin konuştuklarınız ses gibi apaçık gerçektir.”

Rubin o gece Müslüman olmaya karar verdi ve Ebubekir ismini aldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu