Ramazan Yazıları

Osman Nuri Topbaş: Ramazan Ayını Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Efendimiz aleyhisselamın ifadeleriyle başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan ayının gölgesiyle gönüllerimiz neşe ile dolu hamdolsun. Ramazan’ı vesile bilip, ahlakımıza ve hayatımıza, yüreğimize ve ibadetlerimize çeki düzen vermenin heyecanını taşıyoruz yüreğimizde. Ahiret yurdunda “Muhammed Ümmeti” diye çağırılan o grupta yürürken hayal ediyoruz kendimizi ve bunun için inançlarımız ve hayallerimiz doğrultusunda dolu dolu geçecek bir Ramazan hedefliyoruz. Bu kez gerçekten farklı olsun, daha öncekiler gibi geçip gitmesin, nefsimizi arındırsın, vedalaştığımızda günahlarımız affolmuş olsun istiyoruz. Ayet ve hadisler ışığında Ramazan ayını nasıl değerlendirelim, diye düşünüyorsanız o zaman sizleri Osman Nuri Topbaş Hoca’nın tavsiyelerine davet ediyoruz.

Kur’an ile

Kur'an ile

Biz Müslümanlara Ramazan ayı büyük bir lütuf olarak bahşedilmiştir. Öyle ki bu ay için Efendimiz aleyhisselam

Ramazan ayı girince Cennet kapıları açılır, Cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.

buyurur. Bu ayı günahlarımızın affı için bir nimet bilmeli ve gaflet ile geçirmemeliyiz. Bakara suresi 185. ayette de buyrulduğu üzere Kur’an, Ramazan ayında indirilmiştir. Bu mübarek ayın yol ve istikamet gösterici oluşunun hikmetini tefekkür etmeli, efendimiz aleyhisselamın Allah’ım senden niyazım şudur ki Kur’an’ı gönlümün baharı, sadrımın nuru, hüzün ve kederimin çaresi eyle! duasını bizler de dualarımıza katmalı Kur’an ile geçen bir Ramazan hedeflemeliyiz.

İbadet ile

İbadet ile

Rahmet ayı Ramazan ayında hiç şüphesiz ibadetlerimize her zaman olduğu gibi özen göstermeli, onların yoğunluğunu artırmalıyız. Namazlarımızı huşu ve bol ciddiyetle hep olması gerektiği gibi tadil-i erkân üzere ve cemaat ile kılmaya dikkat etmeliyiz. Her namazı dünyaya veda eden kişinin son namazı gibi kılmamızı hatırlatan Resulullah aleyhisselamın Namazı benim kıldığım gibi kılın şeklindeki buyruğunu unutmamalıyız.

Ramazan ve oruç ikilisi insana adeta kirlenen iç dünyamıza karşı bir temizlenme fırsatı sunuyor, bunu tefekkür etmeliyiz. Adabına riayet edilerek tutulan orucun kişiye merhamet duygusu kazandıracağı ifade edilir. Oruçlarımız bizi takvaya ulaştırıp bizleri Allah’a yaklaştırmalı. Gönüllerimize hassasiyet getirmeli, kalplere merhameti öğreten bir vesile olmalıdır. Orucu yalnızca midemize değil bütün uzuvlarımıza tutturabilmeli ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Misal gözün orucu; şeytani vitrinlere bakmaktan uzak durmakken kulağın orucu çirkin şeyleri dinlemekten uzak durmaktır. Dilin orucu ise dedikodu gıybet haram sözler sarf etmekten kaçınmaktır nitekim bu hususta gıybet ve dedikodunun orucun faziletini alıp götürdüğü unutulmamalıdır.

Dua ve İnfak ile

Dua ve infak ile

Bakara suresi 186. Ayette Rabb’imiz şöyle buyurur:

Kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki ben, şüphesiz onlara çok yakınım. Benden isteyenin dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.

Bizlere şah damarımızdan daha yakın olan Rabb’imiz gönlümüzden geçenleri bilir ve bizden kendisine yalvararak dua etmemizi ister. Ramazan ayını bunun için güzel bir fırsat olarak değerlendirmeli gönülden dua etmeliyiz. Resulullah aleyhisselam seher vakitlerini el açıp istiğfar ederek ihya edermiş. Bizler de Sabah akşam demeden yalvarıp korkarak kendi içinden alçak ses ile Rabb’ini zikret ve gafillerden olma! ayetine kulak verelim.

Bugünlerde zekât, sadaka ve infak hususunda bilhassa hassasiyet göstermeliyiz nitekim Allah Kur’an’da pek çok yerde bu konuya değinir ve kulunun veren bir kul olmasını istediğini ifade eder. Nitekim Allah merhametlidir, kulunun da merhametli olmasını ister. Cömerttir, kulunun da cömert olmasını ister. Münafikûn suresi 10. ayette: Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabb’im beni yakın bir süreye kadar ertelesen de ben de sadaka verip salih kişilerden olsam! Demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın. buyrularak bu hayrı geciktirmememiz gerektiğine vurgu yapılır. Bizler de infakı nimet bilmeli, hayır işlemeye bizleri muvaffak kıldığı için büyük bir hoşnutluk duymalıyız. Bunun için her daim teşekkürümüzü Rabb’imize sunmalıyız.

Tefekkür ile

Tefekkür ile

Hayatımızın her anında bilhassa da Ramazan ayında Allah’ı tefekkür etmeli, Rabb’imizin rahmetine nail olabilmeyi dilemeliyiz Nitekim Al-i İmran suresi 190 ve 191. ayetlerde Rabb’imiz: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün farklı oluşunda selim akıl sahipleri için açık ibretler vardır şüphesiz. Onlar ki ayaktayken, oturuyorken ve yanları üzerine yatıyorken hep Allah’ı anarak göklerin ve yerin yaratılışını düşünür ve şöyle derler: “Rabbimiz sen bunları boş yere yaratmadın, bizler seni tesbih ederiz. Sen bizleri cehennem azabından koru!” şeklinde buyurur. Bizler de Allah’ın ayetlerinde zikrettiği o zikreden kullarından olmaya gayret etmeli ve Allah’ın rahmetini gözümüze, kulağımıza ve şahsiyetimize yansıtmaya çalışmalıyız. Efendimizin “Kişi sevdiği ile beraberdir.” müjdesinden sonra Ashab-ı Kiram efendimiz ile beraber olabilmek için bir gövdenin gölgeye olan sadakati halinde yaşadılar. Bizlere de öyle bir sevgi ve sadakat vermesi için Rabb’imize dua edelim.

Rabb’imiz;  Ramazan’ı hayırla geçirebilmeyi, rahmet insanı olabilmeyi, Kadir Gecesi’ni hakkıyla ihya edebilmeyi, temizlenmiş bir şekilde bayram sabahına erişebilmeyi bizlere nasip etsin. İnşallah bu Ramazan diğerlerinden farklı olup ahlakımızı güzelleştirsin ve bize cenneti kazandırsın. Bu içeriği hazırlarken Osman Nuri Topbaş hocanın sohbetinden yararlandık, sohbeti dinlemek isterseniz aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu