Ousmane Sembene ve Kara Kız (la Noir) Filmi
Bi’Dünya Haber olarak bu yazımızda sizlere Afrika sinemasının babası kabul edilen Ousmane Sembene’i ve onun sömürgeciliğin kıtadaki etkilerini ve kıta ötesindeki yansımalarını çarpıcı bir şekilde anlattığı filmlerinden Kara Kız’ı tanıtmak istiyoruz.
Afrika Sinemasının Babası: Ousmane Sembene
Senegalli yönetmen, yazar, senarist ve aktivist Ousmane Sembene, ideallerine sarılarak çıktığı yolda, halkını aydınlatmak ve eğitmek için ilk önce hikâyeler ve kitaplar yazar. Eserlerini kaleme aldığı Fransız dilinde okuryazarlığın Afrika’da ne kadar az olduğunu fark edince, halka ulaşmak için sinemayı kullanmaya karar verir. Moskova’da aldığı sinema eğitiminin ardından Senegal’e döner, kendine özgün dili, üslubu ve seçtiği temalar ile eşsiz mesajlar içeren, nitelikli filmlere imzasını atar. Sömürgeciliğin tarihi, ataerkil toplum yapısının sebep olduğu sorunlar, toplumdaki çarpık din anlayışı, Afrika burjuvazisine eleştiri, yanlış olduğu halde ısrarla sürdürülen gelenekler ve kadının toplumdaki konumu gibi hassas konulara ustalıkla değinir.
Sömürgeciliğin Maskesini İndiren Film: Kara Kız
Sembene’in ilk filmi olan Kara Kız (La Noire), yazar ve yönetmenin kısa öykülerinden uyarlanan, 1966 yılı eski bir yapım.
Afrika ülkeleri her ne kadar bağımsızlıklarına kavuşmuş, sömürenler sömürdükleri topraklardan geri çekilmiş görünse de, sömürgeciliğin yıkıcı etkisi günümüzde devam etmektedir. Bağımsızlık sonrası Senegal’in durumunu tasvir eden filmde, işte tam da bahsettiğimiz yıkıcı etkilere değinilmektedir.
Sömürgecilerin kendi kaderine terk ettiği Senegal’de halkın büyük çoğunluğu işsizlik, yoksulluk ve benzeri nice sorunla mücadele etmekle birlikte, bir kesim de Fransa’ya gidip, daha iyi bir yaşam sürme umudu taşımaktadır. Filmin kahramanı genç kadın Diouana, yanında çocuk bakıcısı olarak çalıştığı bir aile tarafından, aynı görev vaadi ile Fransa’ya götürülür. Ancak kendisini tüm evin işlerini yapmak zorunda kalan, ücreti hakkıyla ödenmeyen, kendine ait yaşam alanı bulamayan ve sözde işvereni tarafından “insan” statüsünde görülmeyen bir konumda bulur. Hiçbir çıkış yolu bulamayan kadının ruhu her geçen gün yıpranır ve solar.
Genç kadın, film boyunca iç sesiyle seslendirilir, hiçbir diyalogda kendi sesi duyulmaz. Filmi hem bireysel hem de kültürel anlamda izole edilen, susturulan ve baskılanan kadının iç sesiyle aktaran Sembene, “insanlığı” bir türlü kabul edilmeyen ve sesine kulak verilmeyen Afrika insanını herhalde daha iyi betimleyemezdi.
Film Boyunca Semboller
Sembene, ırk ve renk kavramlarını çeşitli sahnelerde, dekorda ve kostümde izleyici ile buluşturur. Duvarlar, zemin ve kapılar siyah ve beyaz kontrastını sürekli hatırlatır. Diouana’nın Fransız toplumuna uyum sağlamak için giydiği küçük siyah puantiyeli beyaz elbisesi ve topuklu ayakkabıları yerini hizmetçi kıyafetlerine bırakır. Genç kadın birey olarak algılanmaz. Eşit bir insan statüsünde görülmediği filmdeki diyaloglarda çarpıtıcı şekilde vurgulanır. Evin hanımı kendini yalnız hissettiği için kocasından sempati bekler ve tatile çıkmak isterken, Diouana’nın yalnızlığını, iş yükünün fazlalığını ve dinlenme ihtiyacını hiç düşünmez. Eve gelen konuklardan biri onun Fransızcayı anlayıp konuşamamasını hayvanlara özgü bir içgüdü ile açıklayarak aşağılar. Aynı misafir, hiç siyah bir kadın öpmediğini öne sürerek, genç kadını izni olmadan herkesin içinde öper.
Film süresince sık sık hatırlatılan Afrika maskesi düşündürücü bir metafordur. Genç kadının yanında çalıştığı, daha doğrusu sömürüldüğü aileye hediye olarak getirdiği maske, asılı olduğu duvarda ona daima kendi kimliğini hatırlatmaktadır. Aynı maskenin Fransız aile için maddi önemi de günümüze kadar sömürülen Afrika sanatının bir yansımasıdır. Batı, kıtanın kaynaklarını, insanını, emeği, sanatı, kültürü kısaca her şeyi birer sömürge aracına dönüştürmüştür.
Sembene, her fırsatta Afrika halklarını tembel, amaçsız ve hayvani olarak tanımlayan Batılı sömürgecilere bir ayna tutar. Durmadan kavga eden, oburca yiyen, her fırsatta içki içip, saatlerce uzanan miskin bir Avrupalı aile portresi çizer. Buna rağmen ailenin hanımı, kendi tembelliklerini örtmek istercesine, Diouana’nın tembelliğinden yakınır.
Afrika sinemasındaki yeri hayli önemli olan Kara Kız filminin, düşünerek ve sindirerek izlenmesi gereken, insani mesajlarıyla izleyeni derinden etkileyecek ender sanatsal yapımlardan biri olduğunu belirtmek istiyoruz. Senegalli yönetmen Ousmane Sembene’in diğer yapımları arasında öne çıkan Xala, Moolade, Mandabi ve Borrom Sarret gibi filmler de Afrika sinemasına ilgi duyan izleyicileri hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Okur, yazar ve çizer.